İnsanlar arası çatışmayı “Farklı düşünceleri, duyguları, ihtiyaç ve arzuları olan insanların birbiriyle uyuşamaması, anlaşamaması, ters düşmesi” olarak tarif edebiliriz.
Aile hayatında olsun, toplum hayatında olsun çoğunlukla çatışmalara maruz kalırız. Bu çatışmalar, bizi de muhataplarımızı da gerginleştirir, aramızdaki ilişki ve iletişimleri zedeler veya bitirir. Bazen bu çatışmalar her iki tarafa da maddi manevi zarar vererek hayatımızı mahvedecek duruma gelebilir.
Rahat ve huzurlu olabilmemiz bu çatışmalardan kurtulmakla mümkündür. Ama çatışmaları hayatımızdan tamamen kaldırmamız da mümkün değildir. Farklı duygu ve düşüncelere sahip olan insanların tabiatı, ister istemez çatışmaları da netice verecektir. Bununla beraber çatışmaları tamamen yok edemesek de en aza indirmemiz mümkündür. Sağlıklı aile veya sağlıklı toplum, hiç çatışmayan aile veya toplum değildir. Sağlıklı aile veya sağlıklı toplum, çatışmalarını çözerek en aza indirebilen aile ve toplumlardır.
***
Çatışma çeşitleri
Yönetim biliminde değişik çatışma türleri üzerinde durulmuştur. Bir tasnife göre beş türlü çatışma vardır:
- Kişinin kendi iç çatışması
- Kişiler arası çatışma
- Kişi ile gurup arası çatışma
- Gurup içi çatışmalar
- Gurubun başka bir gurupla çatışması
Bu bölümde kişiler arası çatışma ve çözüm yolları üzerinde duracağız.
Çatışmaları Çözmek
Çatışmaları bütünüyle kaldırmak mümkün değildir. Fakat bazı faaliyetlerle bu çatışmalar en aza indirilebilir. Aşağıda bu konular ele alınacaktır.
İletişim Kopukluğu
Çoğu zaman çatışmalar iletişim kopukluğundan kaynaklanır. Önce şu kıssaya bakalım:
Kocası ölmüş hamile bir kadın, kendisine arkadaş olması için dağda yaralı olarak bulduğu gelinciği evinde beslemeye başlamış… Gelincik her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da oldukça uysallaşmış ve kadının yanından ayrılmaz olmuş…
Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğmuş… Günler geçmiş… Kadın bir gün bir kaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalmış. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlar. Kısa bir zaman sonra anne eve dönmüş ve gelinciğin ağzının yüzünün kan içerisinde olduğunu görmüş. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırıp oracıkta hayvanı öldürmüş. Ardından içerdeki odadan bir bebek sesi duymuş. Anne odaya girdiğinde beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görmüş.
Kıssadan hisse; bir şeyin aslını, hakikatini öğrenmeden, hüküm vermek bizi yanlışlıklara götürebilir.
Önyargılı insanlar, muhatap konuşmadan onun ne demek istediğini anladığını sananlar, muhatabı dinlemek zahmetine katlanmazlar. Çoğu zaman bu yüzden çatışmalar çıkar.
Çatışmaları azaltmanın en mühim yolu, muhataba saygı göstermektir. Ve bu saygıyla beraber muhatabı -önyargısız- dinlemek, anlamak ve anlamanın ışığında çatışmayı uzlaşmaya dönüştürmektir.
Algılama Farklılıkları ve Hoşgörü
Algılamadaki farklılıklar insanlar arası ihtilaflara ve çatışmalara sebep olabilir.
Herkesin kabul ettiği (veya İslami yönden kabul etmesi gerektiği) temel konuların haricinde, şahsi konularda, hiç kimse bizimle aynı fikirleri paylaşmak veya bizim şahsi fikirlerimizi kabul etmek zorunda değildir. Bu anlayışı kabul eden insanlar pek çok çatışmalardan uzak kalırlar. Fakat kendi fikirlerini aşırı derecede beğenen, aklına, bilgisine çok güvenen şahıslar, bazen muhataplarını kendileri gibi düşünmeye zorlarlar. Çoğu zaman bu yüzden çatışmalar çıkar.
Örneğin aşağıdaki resimde ne görüyorsunuz?
Bir vazo mu, yoksa karşılıklı bakışan iki kişi mi?
Eğer siz vazo, muhatabınız ise iki kişi diyorsa onu yanlışlıkla itham eder ve onu resmin vazo olduğuna inandırmaya çalışır mısınız?
Resme vazo demek ne kadar doğruysa, karşılıklı bakışan iki kişi demek de o kadar doğrudur.
Bu örnekte olduğu gibi, sosyal hayatta bazen bir hakikatin farklı şekillerde algılanması fertler arası çatışmalara sebep olabilmektedir. İkisinin de doğru olduğu bir hakikati, farklı algılayan taraflardan her biri, kendi algısını esas yapıp gerçeği kendisi gibi algılamayanları yanlışlıkla itham ederek onlara kendi algısını kabul ettirmeye uğraşırsa bu yüzden münakaşalar, çatışmalar ortaya çıkar. Bu konularda yapılan tartışmalar yersiz, lüzumsuz ve tehlikelidir.
Şafi mezhebiyle, Hanefi mezhebi arasındaki farklılıkları araştırdığımız zaman, bu tür algılamaların oldukça çok olduğunu görürüz. Mesela, imamla namaz kılarken cemaat Fatiha okumalı mı, okumamalı mı? Bu konuda iki tarafında kendine göre delilleri vardır ve ikisi de doğrudur. Bu farklılıklar günümüzde mezhepler arası hiçbir tartışma ve düşmanlığı netice vermiyor. Mezhepler arası bu güzel hoşgörü anlayışını, bizim fertler arasına da yerleştirmemiz pek çok çatışmaların önüne geçilmesine vesile olacaktır.
Çatışmaya Verilen Tepkiler
İnsanların çatışmaya verdikleri tepki üç çeşittir:
- Çatışmadan kaçınmak
- Saldırgan bir tepki vermek
- Problemi yapıcı bir şekilde çözmek
Bunları sırayla ele alalım:
- Çatışmadan Kaçınmak
Aynı ortamı paylaşan, fakat farklı düşünce ve duygulara sahip olan insanlar, çatışmaya sebep olacak bir olay olduğunda var olan ilişkinin daha kötü hale gelmesinden korktukları için çatışmaya girmekten kaçınırlar. Rahatsızlıklarını içlerine atar, birbirlerine mesafeli durarak resmi bir tavırla iletişimlerini devam ettirirler. Çatışmaya sebep olan hal üzerinde durulmadığında, bazen zamanla unutulabilir, yok olabilir. Fakat bazen de çatışmaya sebep olan haller birikerek ileride daha kötü bir hali netice verebilirler. Bu yönüyle çatışmaya girmemek bazen iyi olabilirken bazen de durumu daha kötü bir hale dönüştürmektedir.
- Saldırgan Bir Tepki Vermek
Saldırgan tepki verilen çatışmalarda, her iki taraf kendisinin haklı, muhatabın haksız olduğunu savunur. Deliller genellikle “Benim haklı olduğuma ve senin haksız olduğuna dair”dir. Her iki taraf da objektif olmaktan, insaflı olmaktan uzaktırlar. Her iki taraf da kendi hatalarını veya muhatabın haklı olduğu yönleri görmez veya görmemezlikten gelirler. Çünkü bu tarz çatışmalarda muhataba üstün gelmek, çatışmayı kazanmak, bir amaç haline gelmiştir.
Saldırgan tepki verilen çatışmalarda her iki taraf eşitse çatışmaya çözüm bulunamayacaktır. Yalnızca problem daha da büyüyecektir. Eğer taraflardan biri güç ve otorite sahibi ise, onlar güç ve otoritelerine dayanarak çatışmayı kazanacak, astlar ise kaybedeceklerdir.
Bu tür çatışmalarda, sonuç ne olursa olsun, hiçbir zaman problem çözülmeyecek, belki daha da büyüyecektir. Çatışma her iki tarafında ilişkilerini bozacak, daha çok kızdıracak, kinlendirecektir. Çatışmayı bir taraf kazansa bile, neticede her iki tarafta çatışmadan zararlı çıkacaktır. Çünkü bu çatışmanın neticesinde aralarındaki ilişki ve iletişim, hiçbir zaman önceki gibi olmayacaktır.
Problem yapıcı bir şekilde çözüldüğünde, her iki tarafta kazançlı çıkar ve iletişim daha zengin bir hale dönüştürülebilir.
- Problemi Yapıcı Bir Şekilde Çözmek
Bu tür çatışmalarda önemli olan, kimin haklı veya haksız olduğu değildir. Önemli olan iki tarafı da kırmadan çözüm bulabilmektir. Bir önceki çatışmada şahıslar “kimin haklı olduğuna” odaklanmışlardı. Hâlbuki bu üçüncü kısımda asıl olan “problem” değil, “çözüm”dür. Probleme odaklanan insanlar öfkelenirler, şikâyet ve tenkit ederler, fakat problemi çözemezler. Problemi, probleme değil de, çözüme odaklanan insanlar çözerler.
Problemi yapıcı bir şekilde çözmek için, her iki tarafın da karşı tarafa saygılı, anlayışlı olması ve her iki tarafın da çözüme istekli olması gerekir. Şöyle ki:
Çatışma her iki tarafın farklı ihtiyaç ve isteklerinden kaynaklanmaktadır. A’nın dediği olursa B’nin; B’nin dediği olursa A’nın istediği olmuyor. Fakat konuya her iki tarafın da kabul edeceği bir şekilde yaklaşmak mümkündür. A şöyle diyebilir:
“Benim bir ihtiyacım/isteğim var, senin de bir ihtiyacın/isteğin var. Benim dediğim olursa sen; senin dediğin olursa ben zararlı çıkacağız. Ben seni kırmak, üzmek istemiyorum. Fakat ben de kırılmak ve üzülmek istemiyorum. Senden istediğim, beraberce, hem senin kabul edeceğin hem de benim kabul edeceğim bir çözüm yolu bulabilmektir. Öyle bir çözüm yolu olsun ki neticede ikimiz de kazançlı çıkalım, aramızdaki iletişim bozulmasın, birbirimizi kırmayalım.”
Bu formülle, her iki taraf birbirine anlayışla yaklaşırsa pek çok çatışmalar çözülebilir, iletişim zedelenmez, dostluklar daha çok pekişir.
İki taraf da uzlaşarak ortak çözüm bulmak için şunlara dikkat etmelidir:
- Problem nedir?
- Problemin kaynağı nedir?
- Her iki tarafın da kabul edeceği muhtemel çözüm yolları nelerdir?
- En iyisi hangisidir?
Buraya kadar anlattıklarımızla, bütün çatışmaları çözmemiz mümkündür, demiyoruz. Fakat bu yolla bazı çatışmaların önüne geçmek veya bazı çatışmaları çözmek mümkündür, diyoruz.