Elimi açtım sana tutar mısın bilmem? Bir fecir vakti huzurundayım. Karşındayım, rükûdayım, secdedeyim. Haykırmak, yalvarmak istiyorum sana. Yalnız öyle süslü cümleler kurmayı beceremem. Kelimelerim kırık dökük olsa da içimden geldiği gibi davranmak istiyorum. İstiyorum ki bir çocuğun annesine yakarışı, bir babanın evladına duası gibi içten olsun. En zor şartlar altında dua edenlerin dualarını, ateşle başa çıkan İbrahim’in yakarışını, Zekeriya’nın temiz bir nesli için ettiği duayı öğret bana. Yusuf’un iffetli kalabilmesinin yollarını göster. Hüznümün giderilmesi için Yakub’un gözyaşına, düşmanlarına karşı Musa’nın cesaretine, nefsime karşı Yunus’un duasına ihtiyacım var. Lakin tüm bunları ne kadar becerebilirim bilemiyorum. Samimiyetimi teste tabi tutmadım. El açıp dua etmeyi bile hak etmeyişimin farkındayım. Kaç defa bağışlanmamı dilerken bile yine kusur işledim. Kaç defa gözü yaşlı secdeye kapandığım halde fanilerin dünyasına koştum. Buyruklarını çiğnediğimin haddi hesabı yok. Bunca ikramına ve dostluğuna rağmen vefasızlık şurubunu içmekten vazgeçmedim. Sayısız bozdum tövbemi. Sadece senden yardım dileyeceğimi bilmem ki kaç bin kere tekrarladım. Fakat her nedense sözlerim vücut bulmadı bir türlü yüreğimde. Ancak sen her şeye rağmen bir sabah daha bahşettin bana, tıpkı diğer sabahlar gibi. Her konuda cömert davrandın. Oysa hiçbir padişah bu kadar müsamahakâr değildir. Bizler bir ters bakışa bile sabırsızlık gösterirken sen kırık, dökük kulundan gülümsemeni hiç esirgemedin. Sana kaldırdığım elimi, ellerimizi hiç indirmedin. Makamına çıkıp arzu hal etmekten men etmedin bizi hiç.
Ey Rabbim! Kalbim başka dudaklarım başka şeyler söylese de yine de kapını çalmaya devam edeceğim. Bir gün açacağını biliyorum. Belki de açıktır da miyopluğumdan göremiyorum. İstediğimi verdiğinde dua etmeyi keseceğim belki. Seninle konuşmamı bitireceğim. Kim bilir bu yüzdendir kapını her seferinde ısrarla çalmamın sebebi. Dua etmemi benim için istediğini biliyorum. Bende sığlığımın ve ıssızlığımın farkına vararak istemeye devam edeceğim. İsminle başlayacağım yine dualarıma. Seni takdis ederek devam edecek, sevgilini anarak bitireceğim. İstediklerimin gerçekleşip gerçekleşmemesinden ziyade mutmain bir kalple huzuruna dönebilmek en büyük arzum. Kalbimin inşirahına giden yolları bilmiyor değilim aslında. Lakin heva ateşi yakıyor bedenimi. Bu ateşten kaç kere kaçmayı denedimse de nafile… Tulumbacıları bekledim belki gelirler diye. Gördüm ki onlarda kendi yangınlarıyla baş başalar. Geriye her zamanki gibi sen kaldın. Gönderdiğin bir yağmurla yaptıklarıma bakmadan söndürebilirsin ateşimi. Sana sen dediğim için ne olur kızma bana. Bana, senin için “sen” dedirten şüphesiz senin yakınlığındır. “Siz” demek bir mesafe koyar araya. Bana benden daha yakın olduğuna göre “sen” demek en doğru olanı. Duaya giden yollarımın arızalı olduğunun farkındayım. Çocukluğumu saymazsam günahsız bir ağzım hiç olmamıştır. Gereği yapılmamış bir hayatın mahkûmu olarak yaşıyorum. Mahkûm, hâkime boğun eğer, kararına rıza gösterir. Elimden beratımı dilemekten başka bir şey gelmiyor. Pişmanlık duygumu ve affedilmeyi günahımdan da büyük eylemek senin elinde. Kınadıklarımla imtihan olduğum dünyada kınamamayı öğret bana.
Her bir günah masumiyetimizden bir parça alıp götürüyor. Lakin çamura saplansam da çıkmayı hep deneyeceğim. Ümidimi, günahımı affının gölgesine serdim. Sevdiğin dostlarının hatırına bu görgüsüzü de kabul et. Affedilmek bana, af sana; cahillik bana, ilim sana; kusur bana, mükemmellik sana; kölelik bana, şan sana yaraşır. Ölçüye gelmez günahımın sınırı affediciliğinin sınırsızlığı yanında hesabı olmaz. Bağışlanmamı dilerim.
Ey Rabbim! Beni yüzsuyumu döktürecek hareketlerde bulunmaktan sakındır. Kimseye el açmayacak kadar bir varlığın emanetçisi kıl. Verdiğin mülkün daha ötesi azdırmayacaksa şayet cömertliğini de esirgeme lütfen. Senden temiz bir kalp, savrulmayacağım bir itikat isterim. Muradın neyse, neredeyse ve kimlerleyse beni de onların arasına kat. Ne güzel bir dua öğretiyorsun kitabında: “Bize dünya ve ahirette iyilik ver.” İyi ve iyilik yapanlardan olmak ne güzel. Ahlakımı güzelleştir. En korktuğum şeydir davranışlarım yüzünden insanların senden uzaklaşması. Bilerek ya da bilmeyerek sebep olduğum bir saikla çukura düşenler olursa vah halime. Kendi günahımın yükünü rahmet denizine sunarım da benim vesilemle başka günahkârların günahı sırtıma yüklenirse ne yaparım? Kötülükte çığır açıcı olmak istemem. İsyanımın sadece kendimde kalmasını ve yok edilmesini dilerim. Beni benden koru. Küfrü ve kötülüğü bana ve neslime kötü göster. Bizi biraz korku biraz açlıkla imtihan edeceğini söylüyorsun. Ne olur bizleri bunlardan emin kıl. Yine de korku ya da açlık gelirse bunlarla başa çıkabilecek dayanma gücü ver. Seninle olan buluşma vakitlerimize çocuklarımızı da dahil et. Dünya buluşmalarımdan hoşnutsuz olduğun birileri varsa bana o buluşmalarımı kesecek bir irade ver. Kalbimi, başkaları hakkında olumsuz düşüncelerden uzak tut. Gıybeti sohbet diye anlayanlardan ya da sohbetini gıybete çevirenlerden olmak istemem. Bazen “Birileri hakkında niçin hüküm vermiyorsun?” diyorlar bana. Kendine hükmü geçmeyenin başkasına ne hükmü olabilir ki?
Ey Rabbim! Gönlüm dar, işim zor, dilim tutuk. Gönlümü geniş, işimi kolay, dilimi çöz. Seni anlatabilecek söz gücünü ver. Bir tek sermayem olan kalemimi senin çizdiğin desenleri anlatmamda kullandır. Duanın tatlılığını tadacak bir dil, gücünü anlayacak bir idrak, yakınlığını hissedecek bir kalp ver. Dualarımın kısırlığının farkındayım. Niyazımın çeşitliliği seni gerçek manada tanımamla ancak mümkün olabilir. Bana seni tanımaya gidecek imkân ve kabiliyeti ver. İtminana kavuşmuş bir ruhla huzuruna varmak saadetlerin en büyüğü. Sana olan uzaklığımı yakınlığınla kapat. Musibetsiz gözyaşına ihtiyacım var. Her ne kadar hak etmesem de iyilerin zümresine beni de dâhil et. Celali isimlerine gerek kalmadan cemali isimlerinle terbiye etmeni dilerim. Bütün isimlerinin tecellilerine muhtaç olmakla birlikte hikmet ve ilim sıfatlarının tecellilerine daha çok ihtiyacım var. El- Hâkimle! Bana eşyanın mahiyetini öğretirsen niçin ve neden sorularımın cevabını bulabilir, gönderdiğin mektubunu anlayabilir, hakikati mecazdan ayırabilirim. El-Âlim ile de her şeyin bilgisinin yanında olduğunu bilir böylece yanlışa düşmekten korunabilirim. İsimlerinin hatırına bilgi dağarcığımı ince ince, nakış nakış örmemde bana yardımcı ol.
Ey Rabbim! Zamanımın bir kül gibi savrulmasına müsaade etme. Meşguliyetimi boş uğraşlardan bir amaca; dilimi boş sözlerden hikmete çevir. Öfkeye karşı sabrımı; gurura karşı vakarımı, kibre karşı tevazumu kalkan et. Korkularımdan, korktuklarımdan emin kıl. Doymak bilmeyen nefsimi zikrinle, şükrünle ve fikrinle doyur. Fikrin, zikrin ve şükrün en güzelini dilime pelesenk kıl. Yaşarken ne kendime ne de başkasına yük olmaktan koru beni. Ağzımdan çıkan duayı kalbimin de tasdik etmesini isterim. Aksi takdirde kalbimin aynası olmayan sözlerle boş yere çırpınır dururum. Dualarımı sevdiklerinin dualarıyla süsle. Süleyman’ın mührünü kalbime vur ki senden başka bir otoriteye boğun eğmesin. Eyyûb’u sabırla ıslattığın gibi beni de metanetle ıslat. İsa’nın dirilten nefesiyle gönlüme inşirah ver. İki cihan serverinin kapsayıcı ahlakına tıpkı herkes gibi benimde ihtiyacım var. Çocuk sevmeyi, anne ve baba kıymeti bilmeyi nasip eyle. Zira dünya da cennettin kokusunu duyabilmek ancak böyle mümkün olabilir.