Cömertlik; insanın, sahip olduğu imkânlardan, belirli ölçülerde ihtiyaç sahiplerine Allah rızası için ihsan ve yardımda bulunmasıdır; üstün bir ahlak merhalesidir.
İslam cömertliği tavsiye eder, cimriliği yasaklar. Malını tasadduk etmek, iyilik ve cömertlikte yarışmak Müslüman’ın şiarı olmalıdır. Çünkü Müslüman, malını Allah yolunda harcamanın kendisi için daha hayırlı olduğu bilincini taşımalıdır.
İnsanlar için bolluk da yokluk da bir imtihan vesilesidir. Yoksul ve zengin bir arada bulunduğu müddetçe, huzur ve mutluluğun temini için aralarında bir yardımlaşma zuhur etmelidir. İmtihandaki başarı da bu noktadaki düşünce, davranış ve gayretlere bağlıdır. İsyan etmek, şükretmek, takdir etmek, veren el olmak gibi fiil ve davranışlar ise bu yoldaki tercihlerimizdir.
Cimriliğin temelinde yatan nedenler; dünya sevgisi, bencillik ve kıskançlıktır. İnsanların doğasında mal sevgisi vardır, aynı zamanda insan önce kendini düşünen bir varlıktır. Birçok mala sahip olsa da yine malının bir kısmını infak etmek ona çok zor gelebilir. Hâlbuki bilmez ki aciz insanoğlu, içinde yoksulun hakkını barındıran mallar sahipleri için büyük bir kötülüktür. Hâlbuki bilmez ki şaşkın insanoğlu, dünya ve ahiret saadeti cömertlikle mümkündür.
Zenginlerin yoksullara yardımında yaygın olan düşünce, yoksulların rahatladığıdır; bilakis zenginler de bunun huzurunu ve malının emniyet halinin rahatlığını yaşar. Aynı zamanda yoksulların kin ve hasedinden de korunmuş olurlar.
Bazı insanlar veren el olmanın malı azaltacağını, malının gölgesinde duyduğu huzur ve menfaati kaybedeceğini düşünür. Bu, vesveseden başka bir şey değildir! Gerçek olan şudur ki; veren el olabilmek, bolluğu ve bereketi artırmanın yoludur. Başkasına infakta bulunmanın, Allah’ın bol ve tükenmez rahmetine vesile olacağı unutulmamalıdır.
İnsanlar bazen sonradan meydana gelebilecek olası zorluk ve yokluklara karşı koyabilmek için çocuklarına mal bırakmaya da çalışırlar. Niyet olarak bu doğrudur. Müslüman geride bırakacağı nesli korumak adına bunu yapabilir. Yoksulu gözetmemizi isteyen İslam, elbette ki kendi ailemizin de yoksulluk içinde olmasını istemez. İslam muhtaç olmayacak kadar mala sahip olmayı vacip kılar. Tabii ki aile reisi, ailesinin zaruri ihtiyaçlarını karşılamalı, onları yoksul bırakmamalıdır. Ancak geriye kalan kazancını harcamada başıboş değildir. Kişinin cimrilikte bulunarak, Allah’ın rızasını feda ederek, kendinden sonrakilere mal bırakma gayreti en büyük ahmaklıktır.
Malının fazlasında ise, en çok hakkı olan akrabalarımızdır. Yakınımızdaki muhtaçlar dururken, uzak yerlere hayırda bulunmak çok da anlamlı değildir. Hatta yakınımızdaki ihtiyaç sahiplerinin kalbinde kin ve düşmanlık oluşabilir. Böyle bir durumda verilen sadaka, Allah muhafaza hayır yerine vebal olur. Rasülullah bu konuda şöyle buyurmuştur: “ Miskine tasaddukta bulunmak, bir sadaka; akrabaya tasaddukta bulunmak ise iki sadakadır. Biri sadaka, diğeri yakınlık ecri…” (Tirmizi)
Allah resulü insanların en cömerdi, en iyilik seveni idi. Kendisinden bir şey istenildiğinde, asla hayır demezdi. Yapmak isterse “peki” derdi. Yapmak istemediği an susardı.
Bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar Allah‘ın rahmeti altındadır. Burada dikkat çekilebilecek husus “darlıkta da” ifadesidir! İnsan dar durumda nasıl tasadduk edebilir ki düşüncesi bir şeytan vesvesesinden başka bir şey değildir. Elindeki küçük bir malın ya da paranın bir kısmını veremeyen; zenginlikte ve bollukta hiç veremez. Unutulmaması gereken şudur ki, veren kazanacaktır! Hz. Aişe (r.anha) den şu hadis rivayet edilmiştir: ” Biz bir koyun kesmiştik. Rasülullah: “ondan ne kaldı?” diye sordu. Aişe (r.anha): “ yalnız kürek kemiği kalmıştır.” dedi. Rasulullah:”kürek kemiği hariç her tarafı kalmıştır.” buyurdu. Görüldüğü üzere esas kazanç, bereket, feyz ve rahmet veren el olmak iledir.
Her şeyde olduğu gibi cömertlikte de bir ölçü vardır. Vermede ölçüsüz davranmak ayrı bir hastalığı, israfı doğurur. Tavsiye edilen ise şudur: ” Ve onlar ki harcadıkları zaman ne israf ederler ne de cimrilik ederler; (harcadıkları) bu ikisinin arasında dengeli olur.”( Furkan 67)
Cömertlik vasfına sahip olmak sadece malından vermekle de olmaz! Cömertlik; gönüllü olma, karşılığını Allah’tan bekleme, insanlardan övgü-mükâfat beklememe, yardım edileni rencide etmeme gibi konularda da hassasiyet ister. Fani dünya menfaatleri için kısacık hayatta lütfedilen nimetleri rahatlıkla paylaşarak kullanabilecekken, cimrilik edip başkalarının hakkını da kendine alan insandan daha art niyetli ve azgını var mıdır acaba?
Huzursuzluğun, anarşinin, fuhşiyatın, açlığın, sefaletin temelinde de bu yok mudur?
Neden birileri perişanlık içerisindeyken birileri keyiflerince safahat sürerler? Bu gidiş nereye?