Çekirdek

 

Bazı ağaçların 100 metre boyları olduğundan bahsedilir. Bu muazzam büyüklükteki ağaçların hepsi küçücük bir çekirdekten meydana gelmişlerdir. Çekirdek küçüktür, fakat netice verdiği ağaç büyüktür.

Dünya tarihinde bazı insanlar -liderler- adeta çekirdek gibi bir rol üstlenirler. Başlangıçta tek başlarınadırlar. Fakat onların başlattıkları dava daha sonra çığ gibi büyür, muazzam devletler, kültür ve medeniyetler vücuda gelir.

Tarihte çekirdek rolü oynayan insanlar içerisinde peygamberimizin müstesna bir yeri vardır. Hira’da gelen ilk vahiy adeta bu mukaddes çekirdeği harekete geçirdi. Bu çekirdek 23 senede, 100 bine ulaştı. 100 sene sonra da dünya tarihinin en büyük imparatorluğunu, kültür ve medeniyetini netice verdi.

Kur’an’da onun ve sahabelerinin hakkında şöyle buyrulur:

(Onların) İncil’deki vasıfları, Bir ekin gibidir; Filizini çıkarmış, Sonra onu kuvvetlendirmiş, Sonra kalınlaşmış Ve gövdesi üzerine dikilmiştir.” (Fetih: 29)

Müfessirler, bu ayetlerin, başlangıçta sahabelerin az olup, sonraları süratle çoğalıp dünyaya hâkim olacaklarına işaret olduğunu söylerler.

Üstad Bediüzzaman da şöyle der: İncil’in bu iki fıkrasından anlaşılıyor ki, Sahabeler gerçi başlangıçta az ve zayıf görünecekler; fakat çekirdekler gibi neşvünemâ bularak yükselip, kalınlaşıp kuvvetleşerek, kâfirlerin gayzlarını onlara yutkundurup boğduracak vakitte, kılıçlarıyla nev-i beşeri kendilerine musahhar edip, reisleri olan Peygamberin (a.s.m.) âleme reis olduğunu ispat edecekler. (Lem’alar.)

***

            Evet, bir zamanlar, çekirdek hükmündeki peygamberimiz,   1400 yıllık başı göklere değen İslam ağacını netice verdi. Bir zamanlar İslam dünya üzerindeki siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda yegâne güç idi. İslam’ın son müdafii Osmanlının toprakları 20 milyon km. kareye yayılmıştı. Osmanlının yıkılmasıyla adeta, 1400 yıllık başı göklere değen İslam ağacı da tahrip edilmiş oldu.

Bununla beraber tahrip edilen büyük İslam ağacının kökleri olan Kur’an ve sünnet hala mevcut. Bu iki kaynaktan feyz alarak yeni ışkınlar, yeni filizler sümbül verebilir. Ve bu filizler yeniden kısa bir zamanda bütün dünyayı istila edebilir.

Bunun için:

Ümmeti Muhammed’in her bir ferdi, kendini İslam adlı muazzam ağacın bir filizi olduğunu, kendisinin de asli ağacı gibi, yeni bir ağacı netice vermesi gerektiğini düşünmelidir. İzlenmesi gereken plan ve program Kur’an ve sünnette hazır olarak var.

Üstad Bediüzzaman, bitkilerin lisanı hâlleriyle şöyle dua ettiklerini söyler:

“Yâ Rabbenâ! Bize kuvvet ver ki, yeryüzünün herbir tarafında taifemizin bayrağını dikmekle saltanat-ı rububiyetini lisanımızla ilân edelim. Ve yeryüzü mescidinin herbir köşesinde Sana ibadet etmek için bize tevfik ver. Ve meşhergâh-ı arzın herbir tarafında Senin Esmâ-i Hüsnânın nakışlarını, Senin bedî ve antika san’atlarını kendi lisanımızla teşhir etmek için bize bir revaç ve seyahate iktidar ver”.

Bu dua bizim de duamız olmalıdır.

***

            İslam düşmanları, ağacı yıktıklarını, kestiklerini, ama hala köklerin direndiğini, yeni filizlerin çıktığını biliyorlar. Var güçleriyle bu filiz ve kökleri yok etmeye çalışıyorlar.

Bizim bu kâfirlere nasıl bir tepkide bulunacağımız, geleceğimizi tayin edecek.

Her Müslüman, kâfirlere şairin dediği gibi “Adını bir gün fazla yaşamak koyduk / Düşmana inat bir gün fazla yaşamak” diyebilmeli.

Peygamber ve ashabının çileli hayatı ve mücadeleleri bize güç ve ilham kaynağı olmalı ve “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” deme cesaretini gösterebilmeliyiz.

Bizim “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” deme cesaretini gösterebilmemiz, bizi hâkim ve üstün kılacaktır. Aksi halde kuzgunlar leşlerimizle semizleşecek.

 

Exit mobile version