CENNET KUŞU YÜKSEKLERDEN SESLENDİ

Hüma kuşu çoğu vakit cennet kuşu olarak da adlandırılan, çok yükseklerde dinlenmeksizin sürekli uçan, asla yere değmeyen hatta bazı kaynaklarda ayakları olmadığı da ifade edilmiştir.
Cennette yaşayan, yedi kat göğün üzerinde ki felekler ve buralar arasında doksan ve hatta Tanrıya kadar gidip gelen bir kuş olarak da görülmektedir.

Hüma kuşu Türk edebiyatında erişilemeyecek yüksekliklerin sembolüdür.

Osmanlı, Türk, Fars ve Urdu edebiyatında sıklıkla kullanılan motiflerden biri olması yanı sıra Hüma ve Hümayun Mesnevileri ile kuşlar arasında ki konuşmalara dayanan alegorik eserlerde öncelikli yer almaktadır.

Feniks, Garuda, Simurg ve Kaknüs gibi diğer efsanevi kuşlarla karıştırılan Hüma, divan şiirinde mitolojik kuşlar içinde özellikleri nedeniyle en çok sözü edilenlerden biridir.

Bugün ki hikayemiz Erzurum yöremize ait olan Huma Kuşu türküsü ile Halk müziğinde ki yerini de bu örnekle beraber sizlerle paylaşmak isterim.
Seferberlik ilan edilmiş ülkedeki tüm gençler okuyan okumayan tümü askere çağrılmıştır.

Erzurum’un Ilıca nahiyesine bağlı Tikkir (Çiğdemli) köyünde Mustafa ve Gülbahar’ın dillere destan aşklarını bilmeyen yoktur.

Evlenmelerine izin verilir ve evlenirler. Mustafa askere alınır. Gülbahar’ın iki gözü iki çeşmedir ama yapacak bir şey yoktur. Vatan savunmasıdır.

Mustafa gitmiştir ve Gülbahar her sabah kalktığında bahçeye çıkar yavuklusunun yoluna uzun uzun bakarak geleceği günü bekler. Bekler ama ne gelen var nede haber. Gülbahar’ın bu durumu kaynanasını ve kayınbabasını çok üzmektedir. Gelin her geçen gün eriyip gitmektedir. Huma kuşuna bir cennet kuşu da denir. Çok yükseklerde uçar ve bu uçuşu günlerce sürer adeta bir haberci kuşu gibidir.

Mustafa’dan yıllarca haber gelmez. Ev halkı artık umutlarını kesmek üzeredir. Kayınbabası gelinin her sabah yavuklusunun yolunu gözlemesini uçan kuşlardan haber istemesine o kadar üzülür ki bu ağıtı yakar. Huma kuşu yuvasından havalanan ve çok yükseklerde günlerce uçan bir kuştur. Mustafa’yı da Huma kuşuna benzeterek ve yine Huma kuşunun çok yüksekte uçması haberci bir kuş olmasına atıf ederek başlar söylemeye. Gülbaharın ağlaya ağlaya göz pınarları kurumuştur.

Kayınbabası bakın nasıl söylemiş.

Huma Kuşu Yükseklerden Seslenir
Yar Koynunda Bir Çift Suna Beslenir
Sen Ağlama Kirpiklerin Islanır
Ben Ağlim ki Belki Gönül Uslanır

Sen Bağ Olki Ben Bahçende Gül Olim
Layık mıdır Yanim Yanim Kül Olim
Sen Bey Olki Ben Kapında Kul Olim
Koy Desinler Buda Bunun Kuludur

Sevgilerimle…

Exit mobile version