KENT, ŞEHİR VE KÜLTÜR KAVRAMLARI ARASINDA KISA MOLA

Kur’an’da şehir ifadesi MEDİNE için kullanılır. Hicretten önce Yesrib denilen bölge Efendimiz ( AS ) ‘ın oraya hicreti ile birlikte medeni bir yerleşim alanı olmaya başlar. Yesrib artık bir şehirdir. Yesrib artık bir Medine’dir.

Kur’an’da kent ifadesinin Karye ismi ile kullanıldığını görürüz. Üzerinde yaşanılan bir bölge, coğrafi bir yer anlamı taşır. Ama medeniyetten veya tarihten günümüze iz bırakmış eserlerden bahsedilmez karye veya kent toplulukları için. Çünkü tamamı tarumar olmuş veya helak edilmiştir. Günümüze ise sadece o dönemde ki insanların ibretli kıssaları ulaşmıştır.

Arkeolojik kazılarda, binlerce yıldan bu yana intikal eden kültür objeleri bize şehirleri anlatmaktadır. Şehirdeki medeniyeti, insan ve kültür inşasını iletmektedir. Şehirlerden arta kalanlara baktığınızda bir enkaz görmezsiniz, üzerinin tozlarını özenle sildiğinizde, ruh ve kültür dünyanızı aydınlattığınız medeniyet iklimlerine rastlarsınız onlarda.

 

Bizim, Buhara, İSFAHAN, Urfa gibi çift kutuplu hem dünyevi hem uhrevi kültür görsellerine sahip ortak ümmet kültürümüz var. Oysa Londra, Paris, Berlin, Zürih gibi batılı beldelerde şehir medeniyetinden uzak, kent bencilliği ile örülmüş, zoraki kural ve disiplinlerle yaşayan seküler hayatların olduğu bir tarz gözlemleriz. Kimsenin kimseye dünyevi karşılık olmadan selam bile vermediği bir hayat tarzıdır bu.

 

Mesela, 1453’e kadar ayrı bir medeniyet, 1453’ten sonra ayrı bir kültür iklimine giren ve, diğer kültürlerin kalıntılarına zarar verilmemiş bir İSLAM ŞEHRİ olan İstanbul, her gidişimizde ne kadar da heyecanla paylaşır anılarını bizimle değil mi?

 

Bazen Kız Kulesinin önünde, bazen Kuzguncuk sahilinde, bazen de Eyüp Sultanda çay içerken dinleriz İstanbul’u.

Aldığımız bireysel ve toplumsal kararlar ve tavırlar, bizi ya Karye kalıntısı ya da Şehir medeniyeti olarak gelecek nesillere aktarır.

Sadece yollara, yapılara değil, bize sunulmuş olan bu günümüz nimetlerinin yanında, gönüllerimizi o eski kadim kültütürün ince mesajlarına da açmalıyız.

Çocuklarımıza ortak bir HEMŞEHRİ kültür dili bırakalım.

Çocuklarımız bu eserlerimizden etkilensinler, karakter ve ahlak yapıları bu ortak ülkülerimiz ile şekillensin. Ve ben İstanbulluyum, Bayrampaşalıyım, Fatihliyim, Üsküdarlıyım, Eyüplüyüm, Esenlerliyim desin.

 

Selam ve sevgiler….

Exit mobile version