Türkülerimizdir bizi biz yapan, hangi ara öz kimliğimiz olan türkülerimizin bizlere anlatmaya çalıştığı
hakikate, sevgiye, kahramanlıklara, fedakarlıklara, hüzne, acıya böylesine sağır, dilsiz ve kör olabildik
bilmiyorum.
Orta Asya’dan, günümüze dek gelen tarihî sürece baktığımızda büyük bir kültür hazinesi olan
türkülerimiz kültür erozyonunun yaşandığı günümüz toplumunda popüler kültürün tüm değer
yargılarımıza verdiği zararı türkülerimiz üzerinde de görmekteyiz.
Popüler kültürün türkülerimiz üzerinde ki olumsuz etkilerini bir kaç örnekle sizlerle paylaşmak
isterim. Örneğin, Denizin Dibinde Hatcem, ve Hey On Beşli türkülerimiz birer ağıt olmasına rağmen
bugün popüler kültürün kurbanı olmuş ve göbek havası haline getirilerek haksız bir muameleye
maruz bırakılmışlardır. Bunlar yalnızca bir kaç örnek daha nice türkülerimiz var ki heba olunan. Bugün
hikayesini sizlerle paylaşacağım türkümüzde bunlardan yalnızca biridir. Yıllardır göbek havası olarak
karşımıza çıkan ancak Ankara yöresine ait GÜVERCİN UÇUVERDİ (MİSKET) türküsünün acı dolu
hikayesini sizlerle paylaşmak isterim.
Misket, Ganizadelerin ufacık tefecik kızlarının ismidir. Gerçek ismi Hayriye olan bu güzeller güzeli kız
her gün evlerinin önünde ki elma ağacının üzerine çıkar, oradan sevdiği Osman Efe’nin yolunu gözler.
Osman Efe o ağacın adını koyar bu deli kızın ismini. Misket der ona. Osman Efe’de yakışıklı burma
bıyıklı bir delikanlıdır, oda sevdalıdır Hayriye’ ye.
Yörenin ünlü ağalarından biri olan Kır Ağa’ da vurgundur Hayriye’ye. Bir çeşme başında vurulur ve
haber salar Hayriye’nin babasına. Babası zengin ağaya kızını vermeye taraf olur, nede olsa zengin, hali
vakti yerindedir. Kızı rahat edecek, kendisi de böylece hatırlı biriyle akraba olacaktır.
Hayriye’ ye durumu anlatır ama Hayriye direnir isyan eder babasına “Ölürüm de varmam” der Kır
Ağaya.
Hayriye akşamı zor eder bunu sevdiğine anlatmak, ondan yardım istemek için. Sonunda sokağın
başında atının üzerinde Osman belirir, Hayriye hemen misket ağacının üzerine tırmanır. Bahçenin
önünden geçerken durumu fısıldar “ Beni Kır Ağaya verecekler” der .
Osman Efe çılgına döner hemen haber gönderir Kır Ağaya “ Kendisini sever sayarım, mert biri
bellerim. Yolumdan çekilsin, sonu iyi olmaz, sevdiğime yan gözle bakmasın “ der.
Bu haber karşısında Kır Ağa’da deliye döner. Oda der ki; “ Demek dünkü çocuk bana kafa tutuyor,
kendine güveniyorsa karşıma çıksın” diye haber salar. Sonunda şöyle bir karar alırlar. Kıran kırana bir
kavga sonunda sağ kalan misketi alacaktır.
Belirlenen günde karşı karşıya gelirler, bıçaklar çekilir. Osman Efe yiğit delikanlı kavgada Kır Ağayı
zorlar. Mert bir adam olan Kır Ağa bu yağız delikanlıya kıyamaz, onun cengaver halinden etkilenir ve
der ki; “Benimle böylesine boy ölçüşen yiğide, ben kıyamam. Koç olacak kuzuya bıçak çekemem, vur
bıçağını bağrıma Misket senin olsun.”
Osman Efe önce şaşırır, sonra da bıçağı yere atar ve koşup ellerine sarılır Kır Ağa’nın. Kavgada böyle
sonlanır.
Misket, ağacın üzerinde Osman için dua ederek beklerken, kalabalığın yaklaştığını görür, Kır Ağa
önde, Osman görünürde yoktur. Durumu yanlış anlayan Misket’in gözü kararır, fenalaşır ve elmaağacından yere düşer ve oracıkta ölür. Kalabalık yaklaşıp durumu görünce, Osman feryat figan
sevdiğinin üzerine kapanır. Çare yok Hayriye yani sevdiği Misket’i ölmüştür.
Osman Efe perişan olur terk eder oraları ve bu olayı görenler, duyanlar onun adına bu türküyü
yakarlar.
Lütfen bizi biz yapan değerlere sahip çıkalım.
“ Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır “ demiş
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygıyla özlemle anıyor
şükranlarımızı sunuyoruz…
Hoşça Kalın..
GÜVERCİN UÇUVERDİ (MİSKET)
Güvercin uçuverdi
Kanadın açıverdi… Ben yandım aman
Eloğlu değil mi… Aman aman
Sevdi de kaçıverdi.
A benim hacı yarim
Başımın tacı yarim
Eller bana acımaz
Sen bari acı yarım
Güvercinim uyurmu
Çağırsam uyanır mı… Ben yandım aman
Sen orada ben burda… Aman aman
Buna can dayanır mı
Deniz susuz olur mu
Dibi kumsuz olur mu
Ben müftüye danıştım
Yiğit yarsız olur mu