Açlık Krizi: Gazze’de Gıda Yetersizliği ve Bir Halkın Mücadelesi

Derinleşen insani krizde Filistin, bütün engellemelere rağmen hâlâ uluslararası gündemde birinci sırada yer alıyor. Dünyada ve ülkemizde bu gündem sürerken, insanların duyarsızlığı ve vicdan muhasebesinin eksikliğini derinden hissediyoruz. Bu durum karşısında tepkiliyiz. Peki, bu duyarsızlık neden? Vicdan muhasebesini neden yapmıyoruz? Katil İsrail’in ürünlerini hâlen neden tam anlamıyla boykot edemiyoruz? Bunların hepsi kafamızda ayrı ayrı soru işareti oluşturuyor.

Katil İsrail’in uyguladığı abluka nedeniyle açlık krizi gün geçtikçe derinleşiyor. Açlık sebebiyle çocuk ve yetişkin ölümleri hızla artıyor. Susan insanları hayretle izliyorum, tepki göstermeyenleri buradan kınıyorum. Boykota duyarsız kalan tüketiciden esnafına, esnafından iş insanına kadar herkesi uyarıyorum. Vebali ağır olur, ahirette hesabını veremezsiniz. Dini İslam’a inanmıyorsanız bile, insanlığınızı çiğniyorsunuz, insanlığı çiğnettiriyorsunuz. Gazze’de bulunan anneniz, babanız, kardeşiniz veya çocuğunuz olsa yine böyle duyarsız mı kalacaksınız? Empati duygunuzu geliştirin. Silkelenin, kendinize gelin! Dünya hayatınız bitmeden tavrınızı ve duruşunuzu net bir şekilde ortaya koyun ki “Biz de bunlar insanmış” diyebilelim.

Uluslararası haber ajansı Reuters’ın haberine göre, Gazze’de beş yaşın altındaki yaklaşık 12 bin çocuğun akut yetersiz beslenme sorunu yaşadığı ve açlık kaynaklı ölümlerin arttığı belirtildi. Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Cenevre’deki merkezde yaptığı açıklamada, “Temmuz ayında Gazze’de beş yaşın altındaki yaklaşık 12 bin çocukta akut yetersiz beslenme tespit edildi. Bu, şimdiye kadar kaydedilen en yüksek aylık rakam” dedi. Emin olun ki bu rakam, yapılan açıklamanın da üzerindedir. Bölgede ambargo ve kısıtlamalardan dolayı kesin sayı tespit etmek oldukça zordur. Artık Gazze’de açlık ve ölüm öyle bir hâl aldı ki, rakamların bile bir önemi kalmadı. Katil İsrail’in sınır kısıtlamaları ve günlük ölüm sayısındaki artış nedeniyle beyaz kefenler yetersiz kalıyor; hastanelerde bazı cenazelerin kalın desenli battaniyelere sarıldığı bilgisi geliyor. Gazze halkı artık İslami usullere göre defin işlemi yapamıyor. Cenazelerine sahip çıkmaları bile engelleniyor. Uluslararası yardıma muhtaç hâle getirilen Filistin halkı, yardım almak için gittikleri bölgelerde katil ve barbar İsrail askerleri tarafından ateş açılarak öldürülüyor.

Uluslararası haber ajansı AP News’in haberine göre, BM Gıda ve Tarım Örgütü ile BM Uydu Merkezi tarafından hazırlanan yeni bir raporda, son aylarda İsrail’in kapsamlı tahliye emirlerinin ardından Gazze’deki ekilebilir arazilerin yalnızca %8,6’sının hâlâ erişilebilir durumda olduğu, yalnızca %1,5’inin ise erişilebilir ve hasarsız olduğu belirtildi. Uluslararası haber ajanslarının bu bilgileri yazmasına rağmen İsrail’e “katil” ifadesini kullanamıyor olması dikkat çekicidir.

Fransa, Malta, San Marino, Kanada, Birleşik Krallık, Avustralya, Yeni Zelanda ve Lüksemburg gibi ülkeler, Filistin’i devlet olarak tanıma eğiliminde, karar aşamasında veya bu kararı vermiş durumdadırlar. Filistin devletinin uluslararası olarak tanınması olumlu bir gelişme iken, İngiltere, Kanada ve Avustralya’nın Filistin’i silahsızlandırma şartı öne sürmesi asla etik bir yaklaşım değildir.

Gazze’de öğrenciler ciddi bir eğitim krizi yaşıyor; eğitim kurumlarının yaklaşık %97’si ya hasar gördü ya da kapandı. Eğitim, gıda, barınma, tıbbi hizmetler ve insani tüm yaşam haklarının sistematik şekilde baltalandığı bir bölgede, İsrail’i engellemeye ve durdurmaya maalesef hiç kimsenin gücü yetmiyor. Çünkü Siyonist Yahudilerin büyük bir parasal gücü var ve bu gücü son derece etkili bir şekilde kullanıyorlar. Bu nedenle, uluslararası alanda boykotun gündeme gelmesi ve uygulanması hiç şüphesiz İsrail’i anında durdurur. Bizler Anadolu insanı olarak önce kendi ülkemizden başlamalı ve bunların ürünlerini tam anlamıyla boykot etmeliyiz. Çevremdeki herkesi boykota davet ediyorum. Sizler de çevrenizdeki insanları davet edip onların da kendi çevrelerindeki insanları davet etmelerini rica edebilirsiniz. Bu daveti yaparken kimseye aldırış etmeyin. Eleştirilere ve olumsuz konuşmalara kulak tıkayın. Çünkü size, “Bir avuç insanla mı yapacaksınız?” diyenler olabilir. “Size mi kaldı bu işler? Boykotla çözülür mü?” diyenler çıkacaktır. Siz burada insani duruşunuzu sergileyeceksiniz. Ve aklınıza Hz. İbrahim’in şu menkıbesi gelsin:

Hz. İbrahim’i ateşe atacakları gün, bütün canlılar toplanmıştı. Küçük bir karınca, ağzında bir damla suyla ateşe doğru koşuyordu.

Diğer hayvanlar:

“Bu suyla o koca ateşi mi söndüreceksin?”

Karınca:

“Belki söndüremem ama tarafım belli olsun; ben Hz. İbrahim’in yanındayım.”

Exit mobile version