AMİŞLER VE DİĞER KÜLTÜRLERİN ANA VATAN TÜRKİYE’YE DÖNÜŞLERİ

Amiş’ler Avrupa’da Anabaptist bir mezhep arasından bölünmeyle ayrılmışlardır. Jakop Ammann tarafından kurulan bu gurup Hz İsa (AS) ‘ın zeytin dağı vaazının bazı bölümlerini yaşam tarzı olarak temel alırlar. Kavgadan uzak dururlar, çalışkanlığı ve namuslu yaşamayı prensip edinmişlerdir. 

Amiş’leri diğer Hristiyan mezheplerinden ayıran en önemli öğreti Rumspringa’dır.  Buna göre insanların çocukken değil yetişkinken kendi isteğiyle vaftiz edilmesi gerektiğini savunurlar bu anlayış Katolik ve Protestanlar tarafından tıpkı Pavlikan’ların inanç sistemi gibi pek hoş karşılamış ve fikirleri yüzünden yaşadıkları dönemde yer yer katliamlara maruz bırakılmışlardır.

Yaşam onlar için çekilmez bir aşamaya geldiğinde Amerika’ya göç etmeye karar vererek, ABD’nin Pensilvanya ve Orta Batı eyaletlerine ve Kanada’ ya yerleşmişlerdir.

Avrupa’daki bu baskılar nedeniyle Osmanlı İmparatorluğuna da göç eden Amişler Kars’a yerleşmiş tarım ve hayvancılık üzerine bir yaşamı tercih etmişlerdir. Rus ve Ermenilerin tacizleri sonucu İzmir ve İstanbul Kadıköy’e Hasan Paşa ve etrafına göç etmek zorunda bırakılmışlardır. Yine burada’ da yaşadıkları olumsuz gelişmeler üzerine yenidünya Amerika ve Kanada’ya göç etmeye karar vermişlerdir. 

Erkekler bıyıksız sakal bırakırlar ve sade giyinmeye özen gösterirler. Kadınları ise uzun kol ve uzun elbise giyerler ibadet ederken saçlarını göstermemeye dikkat ederler, evlenmeden önce şapkayla evlendikten sonra başörtüsü veya şapka kullanmayı tercih ederler. Dünyevi zevklerden kaçınarak makyaj yapmaz ve takı takmazlar. Erkekleriyle ve çocuklarıyla ilgilenmeyi prensip edinmişlerdir. Boş durmayı sevmezler ve bu durumu iblisle ilişkilendirerek; doğruluktan alı koyacağını düşünürler. Ürettikleri malları değerinin üstünde satmak günah sayılır. Sabretmeyi olgunluk sayarlar, ibadet etmek, dostluk kurmak amaçları arasında ilk sırada yer alır. Ticaret ve sosyal yaşantı kurallarının birçoğunun İslam’la bağdaştığını söyleyebiliriz. 

Kendi dinlerince duaların çok makbul olduğuna inanılan İstanbul’a gelerek, tek din İslam birlikteliğinde yer almalarını engelleyecek hiçbir olumsuz durum gözlenmemektedir.

Kars gravyerinin ‘de Amiş kültürünce, ülkemize kazandırılan bir değer olarak görebiliriz.

Nüfusları 200,000 bine yaklaşmış olan Amiş’lerin tekrardan Türk topraklarına dönmek arzusu son zamanlarda artmış durumdadır. Her ne kadar hepsinin gelemeyeceğini söylesek’ de yaklaşık 1,000 kadarının bu konuya yakın sayı olduğunu söyleyebiliriz. Ada İstanbul’da temsilcilik, İzmir ve yakın şehirlerde bir çiftlik hayalleri karşılanabilir bir konudur. 

Gelecek yıllarda çok kültürlülüğe alışmamız gereken bir süreci yaşayarak başkalarıyla aynı ülkede bulunmanın kültürel zenginliğine kavuşacağız.

Bu konu sadece Amişleri kapsayan bir süreç de değildir, kültürlerini koruyan veya yok olmaya başlamış toplumların ülkemizde temsilcilikler vasıtasıyla korunmaları sağlanacaktır. 

Çok kültürlülükte, dini ve dünyevi bir cazibe merkezi haline getirilecek olan İstanbul ve Anadolu insanı bu duruma hazır olmalıdır.

Exit mobile version