Çölde yaşayan yoksul bir bedevi karısıyla dertleşmiş, kadın ona fakirlikten dert
yanmış ve halifeye gitmesini, halifenin misafirlerine ikramlarda bulunduğunu söylemiş.
Bedevi bunu kabul etmiş. Fakat “halifeyi ziyaret için gittiğimde ona bir hediye
götürmem gerekir, hediye olarak ne götüreyim” demiş. Kadıncağız testide yağmur suyu
olduğunu, halifeye bundan daha değerli bir armağan verilemeyeceğini söylemiş. Bedevi
de bunu kabul ederek, testiyi bir keçeye sarmış ve yola düşmüş. Nihayet Bağdat’a
ulaşmış. Misafirler hediyesini takdim ederken, o da bir testi suyunu takdim etmiş.
Halife, çölde yaşayan bir adamın nazarında en kıymetli olan şey su olduğundan,
bedevinin de kendi nazarında en kıymetli olan şeyi getirdiğini anlamış. Teşekkür etmiş.
Adamlarına bu testi karşılığında bedeviye altın vermelerini emretmiş, ayrıca “Bu adam
gelirken çöl yolundan gelmiş, Dicle’nin olduğu taraftan götürmeyin ki, nehri görünce ben bu
testiyi boşuna getirmişim demesin” diye de emretmiş.
Kıymetli kardeşim!
Biz güç bela beş vakit namaz kılıyoruz, bir de kendimizi çok şey yapmış
zannediyoruz. Aslında kıldığımız 5 vakit namaz, Allah’ın nimetlerine karşı, halifeye bir testi
su götüren adamın haline benziyor. Sarayının önünden koskoca nehir akan Halife, bedevinin
bir testi suyunu kabul ediyor, onu terslemiyor, hediyesini küçük görmüyor. Allah da aslında
bir testi hükmündeki ibadetimizi, lutfuyla, merhametiyle kabul ediyor, azımızı çok kabul
ediyor. Hâlbuki onun öyle kulları var ki, onlar bizim testimizden kat, kat büyük nehir gibi,
deniz gibi, okyanus gibi ibadetlerini Allah’a takdim ediyorlar.
Onun huzurunda secdeden
başını kaldırmayan melekleri var. Yıllarca Allah’a bir an isyan etmeden ibadet eden
peygamberler var. Sabahlara kadar namaz kılan, gündüzde oruç tutan sayısız, evliya, salih
kullar var. Bütün bunlara rağmen Allah, bu asrın tembel insanlarının gözlerinde çok
büyüttükleri beş vakit namazı lutfuyla büyük bir hediye imiş gibi kabul ediyor.
Bazıları da hem Allah’ın nimetlerinden istifade ediyor, hem de “vakit bulamıyorum”,
“kalbim temiz”, “ihtiyarlayınca namaz kılacağım” gibi boş laflar ediyorlar ve bu beş vakit
namazı bile kılmıyor. Elbette onlar da Allah’ın hadsiz nimetlerine nankörlük ettikleri için
cezaya müstahak olurlar.