GAZZE’DE YAŞANANLAR MÜSLÜMANLARIN EN BÜYÜK İMTİHANIDIR

Siyonist, soykırımcı İsrail yönetimi bir yandan Gazze’de katliamları sürdürürken, diğer yandan da bir Suriye’ye, bir Lübnan’a, bir İran’a, bir Yemen’e saldırıyor.

Dün gece bir kez daha, Suriye’nin başkenti Şam dolaylarını bombaladı.

Bu arada, doğrudan saldırmaya cesaret edemediği için, Türkiye’yi kendileri için en büyük tehdit olarak görüyor ve finalimiz Türkiye ile olacak diyorlar.

Burada saldırılan bölgelerin tamamı Müslüman coğrafyasıdır.

Tabii ki, en acımasız saldırılar Gazze’de gerçekleştiriliyor.

Soykırımcı İsrailli haydutlar, uluslararası hukukta tanımı yapılan bütün soykırım suçlarını işlemiştir.

Dünyanın vicdan sahibi her bölgesinden İsrailli haydutlara yönelik kınamalar geliyor.

Almanya’da, Hollanda’da, İspanya’da, Amerika’da, İtalya’da, Fransa’da ve diğer Hristiyan Batılı ülkelerde, onbinlerce, belki bazı ülkelerde yüzbinlerce vicdan sahibi insanlar sokaklarda gösteri yürüyüşleri yaparak Gazze’de yaşananlar sebebiyle Siyonist İsrailli haydutları lanetliyorlar.

Bazı ülkelerde, hükümette ve bürokraside görev yapan bazı yöneticiler, kendi yönetimleri İsrailli haydutlara etkili tepki vermedikleri için görevlerinden istifa ediyorlar.

Esasen Hristiyan olan Venezuela devlet başkanı Nicolas Maduro, “Filistin’in hayat, bağımsızlık ve var olma hakkını savunmak, Venezuela’nın, Latin Amerika’nın ve Karayipler’in var olma hakkını savunmakla aynıdır. Faşizme ve sömürgeciliğe karşı kritik bir savaş veriliyor. Filistin halkına yönelik bir imha savaşı yürütülüyor. …Venezuela halkı daima Filistin’in yanında olacaktır ve haklı davasında onları yalnız bırakmayacaktır” dedi.

Ünlü bir akademisyen ve aynı zamanda bir tasavvuf büyüğü olan Prof. Dr. Muhyiddin Şekur, sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı:

“Allah’ım Gazze’deki kardeşlerimiz için, bir çıkış yolu nasip et! Açlıklarını gider… (çünkü onların) Sen’den başka kimseleri kalmadı!”.

Tabii ki bu sözün birinci derecede doğrudan muhatabı İslam Dünyasıdır.

Peki, “…Sen’den başka kimseleri kalmadı!” ne demek?

Bu söz, tüm Müslümanların olmasa da en azında yetkili, etkili olabilecek Müslümanların yüzlerine balyozla vurmak gibi bir şeydir.

Maalesef İslam Dünyasında Türkiye’den başka bir ülkeden tepki gelmiyor. Ne halkları sokaklarda, ne de yöneticilerinden bir tepki var, ne de ekonomik yaptırımlar yapıyorlar.

Yani Gazze’lilere etkili olabilecek Müslüman ülkelerden hiç bir destek gelmiyor.

Desteği bir yana bırakalım, Gazze’de sözüm ona ateşkes için çaba sarf ediyormuş gibi  görünen bazı ülkelerin yöneticileri, Amerika ve İsrail haydutlarının Gazze’ye savaşla kabul ettiremediklerini Gazze’lilere masada kabul ettirmek için aracı piyonluk yapıyorlar.

Mesela bir hayal etsek, Suudi Arabistan’a bir saldırı olsa, hangi İslâm Ülkesi ittifakla saldırgan düşmana karşı durur, direnç gösterir?

Muhtemelen yine Türkiye’den başka bir ülkeden destek gelmeyecektir.

Ben bu şartlarda şunu merak ediyorum.

Suudi Arabistan Kralı ve Prensi ne kadar Müslümandır, diğer Arap ülkelerinin yöneticileri ne kadar İslam’la ilgililer, halkları demir yumruk altında olsa da, tüm insanlığın vicdanını yakan Gazze katliamlarına karşı neden suskunlar?

İsrailli haydutların Suriye’ye, Lübnan’a, Yemen’e saldırılarına, Türkiye’ye yönelik tehditlerine karşı hangi İslam Ülkesi yöneticileri ve halkları tepki veriyor?

Maalesef, tüm bu soruların cevapları olumsuzdur.

Oysa İslam Ülkeleri ittifak etseler, bu bölgede bir tane Yahudi Siyonist kalamaz, hepsi geldikleri yerlere kaçarlar.

Ama maalesef, İslâm Dünyasının çok büyük ekseriyeti ya duyarsız, ya ABD ve İsrail’e işbirliği yapıyorlar, hatta İsrail Gazzelileri neden kısa sürede yok etmedi diye hayıflanıyorlar.

Ben bu tip Müslüman görünümlü kişilerin önce İslamlıklarından sonra da vicdanlarının varlığından şüphe ederim.

Bu kişiliksiz, vicdanlarını kaybetmiş, Müslüman görünümlü duyarsız kişiler, vicdan sahibi Hristiyanlardan daha da aşağılanmış, zelil hale gelmiş görünüyorlar.

Peki, İslam Ülkelerinin Duyarsızlıklarının Sebebi Nedir?

Ey kendilerini Müslüman olarak gören insanlar ve İslam Ülkelerinin yöneticileri!

Söyler misiniz, sizler kimlerin safındasınız? Gazze bombalanırken, masum Müslüman bebekler, kadınlar katledilirken, Müslüman kadınların namusları kirletilirken, milyonlarca Gazze’li zalimlerce açlığa, susuzluğa, ölüme mahkûm edilirken, camiler, hastaneler, eğitim kurumları yerle bir edilirken diliniz suskun, kalbiniz mühürlü, vicdanınız tepkisiz; zevk-i sefanız yerinde… Hatta Gazze’deki Hristiyan din adamları kadar bile tepki veremiyorsunuz!

Hepiniz güya “Elhamdülillah Müslümanız, Kur’an’a iman ediyoruz” diyorsunuz, ama sormak lazım! Hangi ayetler sizlere mazlumu yalnız bırakmayı öğretti, hangi sünnet zalimlere karşı susarak zulümlerini onaylamanızı emretti?

Sizler maalesef, zalimlere karşı değil mazlumlara karşı birleşmişsiniz, mazlumun yanında yer almak yerine, susarak, tepki vermeyerek, boykot yapmayarak, hatta bazılarınız içinizden Gazze’li mazlumların yok edilmelerini arzu ederek, zalimlerin, kâfirlerin safında yer alıyorsunuz, Kâfirlerle olan ticaretiniz zarar görmesin, zalimlerle aranız bozulmasın, dostluğunuz zayi olmasın diye Müslümanlarla kardeşlik bağlarını kesip atıyorsunuz;

Yoksa Allah’tan değil de zalimlerden, kâfirlerden mi korkuyorsunuz?

Oysa Cenab-ı Hak muhtelif ayetlerde şöyle buyuruyor:

* “yalnızca benden korkun”! (Bakara, 40, Nahl, 51) ve benden sakının  (Bakara, 41).

* “…Artık siz de onlardan (zulmedenler) korkmayın, benden korkun”! (Bakara, 150).

* “Ey iman edenler! Kudret ve yüceliğine yaraşır bir biçimde Allah’tan nasıl korkmak gerekiyorsa öylece korkun” (Âl-i İmran, 102).

* “Sizi korkup düşmandan kaçmaya çağıran ancak şeytandır. … Şu halde, gerçekten mü’min iseniz onlardan korkmayın, yalnız benden korkun”!  (Âl-i İmran, 175).

* “Öyleyse siz insanlardan korkmayın da yalnız benden korkun”! (Maide, 44).

* “Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer mü’minseniz, kendisinden asıl çekinip korkulacak olan Allah’tır” (Tevbe, 13).

* “Buna rağmen siz hâlâ Allah’tan başkasından mı korkuyorsunuz? (Nahl, 52)

Allahtan korkmayıp Mazlumların yanında yer almayarak, Zalimlerin safında yer almanın bedeli çok ama çooook ağır olacaktır; bu bedel Allah tarafından ya bu dünyada ya da ahirette en ağır haliyle ödettirilecektir.

Tüm kalbimle, hissiyatımla, latifelerimle, hüceyrat-ı bedenimle, ruh-u canımla, Rabbim’den, tüm imkânsızlıklara, Müslümanların duyarsızlıklarına, ittifaksızlıklarına rağmen, Gazze’li Müslüman, mücahid kardeşlerime zafer vermesini niyaz ediyorum.

Ey Rabbim! Tüm kâinatın yaratıcısı sensin! Her şeyin dizgini senin elinde, her müşkülü halledecek olan sensin. Mazlumların en güçlü sığınağı sensin! Tüm kâinat ittifak etse bile Rabbim bir şeyi yapmayı dilediği zaman, yapar, kimse de ona mani olamaz.

Bu vesileyle, Ya Râb! Gazze’li kardeşlerime zafer nasip et, hürriyet bahşeyle; O’nların senden başka kimselerden bir beklentileri kalmadı; Onları yüreklerinden istedikleri zaferden mahrum bırakma! Zalim, Haydut, soykırımcı Siyonist İsrail ve destekçilerinin bu savaşta galip gelmeleri halinde, onları dizginlemek çok daha zorlaşacaktır.

Ya râb! Gazze’li mücahid kardeşlerimize zafer bahşettiğin gibi, Müslümanlara da hidayet ver, basiret ver, ittifak ve ittihadlarını ziaydeleştir, ittifak ve ittihaddan uzak duranlara da bildiğin gibi muamele eyle!

Meded y Râb! İmdad Ya Râb! Niyazımızı en kısa zamanda kabul eyle Ya Râb!

Exit mobile version