İNGİLTERE BAŞBAKANI: “İMAMOĞLU RÜŞVET DE ALSA DOKUNMAYIN MI” DEMELİYDİ?

Son aylarda ülkemizde çok ciddi vakalar yaşanıyor.

TBMM’de temsilci sayısı yönünden ikinci Parti konumunda olan CHP’nin Kongresi şaibeli olduğu iddiasıyla adli soruşturmaya konu oldu. Bu şaibeden kurtulmak isteyen CHP yönetimi geçenlerde Olağanüstü Kurultay yapmak durumunda kaldı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önce Üniversiteden mezuniyet diploması iptal edildi, daha sonra da hakkında çok sayıda suçlamaları içeren adli soruşturma başlatıldı.

İmamoğlu 19 Mart Çarşamba günü gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamaya göre, İmamoğlu hakkında iki tür suçlama yapıldı;

Birincisi, “silahlı terör örgütüne yardım etmek”, “Suç örgütü yöneticisi olmak”; “suç örgütüne üye olmak”tır.

İkinci tür suçlamalar, “irtikâp”; “rüşvet”; “nitelikli dolandırıcılık”; “kişisel verileri hukuka aykırı şekilde ele geçirmek”;  “ihaleye fesat karıştırmak”tır.

Yakalanarak gözaltına alınan İmamoğlu hakkında 23 Mart 2025 günü nöbetçi sulh ceza hakimliğince mali nitelikli soruşturmalar kapsamında “suç örgütü kurmak ve yönetmek”, “rüşvet almak”, “irtikap”, “hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek” ve “ihaleye fesat karıştırmak” suçlarından dolayı tutuklama kararı verildi.

İmamoğlu hakkında Beylikdüzü belediye başkanlığı döneminde yaptığı bazı fiiller sebebiyle daha önceleri açılan davalar devam ediyor.

Her gün hakkında yürütülen soruşturma ile alakalı yeni gelişmeler medyaya yansıyor:

Şu vakitte şu kadar para, şunun kasasına gitti; filan kişi aktif pişmanlık kapsamında şunları söyledi; filan kişinin evinde iki milyon dolar para bulundu; rüşvet ve usulsüzlük paralarının toplandığı kasa kayıp, devlet onu arıyor; İmamoğlu’nun şirketine şu yollardan yüz milyonlarla ifade edilen para aktı, yolsuzluk paraları önce şuna ödendi, o kişi filan kişiye verdi, o da şunlara dağıttı vb. haberler sürekli yazılı, görsel ve sosyal medyada yer alıyor.

CHP yönetimi, halkı sokaklara dökerek, bu soruşturmaların kaldırılmasını talep etti.

Özel, benim de kınadığım bazı ticari şirketlerin ve ürünlerin boykot edilmesi yönünde çağrılar yaptı. Bu şirketlerin sahiplerinin siyasi düşünceleri olabilir, belli bir partiye oy veriyor olabilirler. Ben bunların kime oy verdiklerini bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki, bunlar Türk şirketleri ve markaları. Bunların hedef alınmasını kınıyorum.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel önce 26 Mart 2025 günü İngiltere merkezli BBC’ye yaptığı konuşmada, İngiltere Başbakanı ve İşçi Partisi Genel Başkanı Keir Starmer’in “Nasıl bir gerekçesi var? Nasıl bir sebebi var? Bütün Avrupa tepki gösteriyorken İngiliz İşçi Partisi’nin, Starmer’in bu konuda herhangi bir şey söylememesini gerçekten anlayamıyoruz. Terk edilmişlik hissediyoruz. İstanbul’un büyükşehir belediye başkanını alıp hapse koyuyorlar ve İngiltere buna ses çıkarmıyor. O zaman bu nasıl dostluk, bu nasıl kardeş parti, bu nasıl demokrasiyi birlikte savunmak? Demokrasinin beşiği İngiltere ve bizim kardeş partimiz, İşçi Partisi buna nasıl sessiz kalabiliyor? Gerçekten çok kırgınız” dedi.

Özel, 11 Nisan 2025 günü de, Birleşik Krallık merkezli Guardian gazetesine verdiği röportajda, “İşçi Partisi ile CHP’nin kardeş parti olduğunu, Starmer ve İşçi Partisi yönetiminin İmamoğlu’nun tutuklanmasını görmezden gelerek hayal kırıklığı meydana getirdiğini, bu yaşananları Türkiye’nin iç meselesi gibi görerek tarihi bir hata yaptığını” belirterek, Starmer’e yönelik önceki eleştirilerini tekrarlamış oldu.

Peki Özel’in bu sitemleri şu aşamada ne kadar haklıdır?

Starmer Özel’in eleştirilerine olumlu cevap verseydi neler söyleyebilirdi?

Starmer muhtemelen bir eleştiri getirseydi, CHP gibi doğrudan yargıyı hedef alması gerekirdi; bu yöndeki yıkıcı açıklamalardan Özel’in kârı ne olurdu; Türk Yargısının hasarı ne olurdu; bu hasardan Özel, hangi saiklerle mutlu olacaktı?

Bu soruların cevapları son derece önemlidir.

Masumiyet Karinesi

Önce bir belirleme yapmak isterim. Ben bir hukukçuyum; ifadelerim hukukçu kimliğimle uyumlu olmak zorundadır. Hukukçu kimliğimle şunları söyleyebilirim:

İmamoğlu soruşturma kapsamında iddia edilen bütün suçları yapmış mıdır?

Cevap: Bilmiyorum, kesinkes yaptı diyemem, ama peşinen kesinlikle yapmadı da diyemem. Bir belirsizlik söz konusu.

Bu belirsizliği giderecek olan yargı mercileridir.

Bu adli soruşturmalar tamamen afaki, siyasi, hayali, vehmi, lekeleme, İmamoğlu’nun ikbalini karartma amaçlı mıdır?

Cevap: Bunu da bilmiyorum. Aslında Özgür Özel de bilmiyor. Çünkü hukuken adli soruşturmaların gizliliği esastır. Bu, soruşturmanın tabiatı gereğidir; bu gizlilik sadece İmamoğlu hakkındaki soruşturmalarla sınırlı değildir, bütün soruşturmalar böyle olur.

Peki, Özel, İmamoğlu hakkında, Yargının bütününü hedef alan bu açıklamaları neden yapmaktadır; hiç haklılık payı yok mudur?

Cevap: Bu sorunun cevabını da bilmiyorum. Çünkü herkes gibi, ben de dosyada olanları bilmiyorum. Bilmediğim bir konuda olumlu ya da olumsuz açıklama yapmam. Yaparsam, hukukçu kimliğimle çelişmiş olurum.

Özel’in bu tutumunun kesinlikle hukuki dayanağı ve meşruiyeti yoktur.

Esasen Özel’in bu söylem ve yönlendirdiği sokak eylemleri, tamamen anayasal düzene, anayasada öngörülen yargı düzenine yönelik yıkıcı ve yakıcı eylemlerdir.

Söylemlerin siyasi sebepleri olabilir. Ama hiçbir siyasi sebep, dosyanın içeriğini bilmeksizin, mutlak olarak kaldırılmasını istemeyi meşru kılamaz.

Asıl konuşulması gereken zaman, karar aşamasıdır; delillerin kamuoyu tarafından bilinir kılındığı zamandır.

Bir kişinin bir başkasını katlettiği, kamuyu milyarlarca zarara uğrattığı belgelerle iddia edildiği halde, bu kişi hakkında soruşturma açılamaz demekle, İmamoğlu hakkında benzer sözleri söylemek arasında bir fark yoktur.

Bu saldırılardan doğrudan Türk Yargısı zarar görüyor.

Yargı bağımsızlığı yok ediliyor.

Soruşturmayı yürüten savcılar, bütün bu “BODOSLAMA, İNKÂRCI, İTHAMCI, YIKICI, MESNETSİZ, DELİLSİZ” SALDIRILAR KARŞISINDA nasıl görev yapacaklar?

İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın Tutumu

Satrmer bu yaşananlar karşısında merak ediyorum ne diyecekti?

Ey Cumhuriyet Savcıları, elinizin altındaki tüm bilgileri, bulguları, belgeleri, delilleri elinizin tersi ile bir kenara itin, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerini görmezden gelin mi diyecekti?

Daha somut ifade etmek gerekirse; Starmer aşağıdaki açıklamaları mı yapacaktı:

– “Ey Cumhuriyet Savcıları, İmamoğlu’nun, “İRTİKÂP” suçunu işlediği iddia edilse, bu konuda deliller olsa bile, soruşturma açamazsınız mı” demeliydi?

– “Ey Cumhuriyet Savcıları, İmamoğlu’nun, “KİŞİSEL VERİLERİ HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE ELE GEÇİRMEK” suçunu işlediği iddia edilse, bu konuda deliller olsa bile, soruşturma açamazsınız mı” demeliydi?

– “Ey Cumhuriyet Savcıları, İmamoğlu’nun, “RÜŞVET” aldığı iddia edilse, bu konuda deliller olsa bile, kesinlikle soruşturma açamazsınız mı” demeliydi?

– “Ey Cumhuriyet Savcıları, İmamoğlu’nun, “NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK” suçunu işlediği iddia edilse, bu konuda deliller olsa bile, soruşturma açamazsınız mı” demeliydi?

– “Ey Cumhuriyet Savcıları, İmamoğlu’nun, “İHALEYE FESAT KARIŞTIRMAK” suçunu işlediği iddia edilse, bu konuda deliller olsa bile, soruşturma açamazsınız mı” demeliydi?

– “Ey Cumhuriyet Savcıları, İmamoğlu’nun, “SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE YARDIM ETTİĞİ” iddia edilse, bu konuda deliller olsa bile, soruşturma açamazsınız mı” demeliydi?

– “Ey Cumhuriyet Savcıları, İmamoğlu’nun, “SUÇ ÖRGÜTÜ YÖNETİCİSİ OLDUĞU” iddia edilse, bu konuda deliller olsa bile, soruşturma açamazsınız mı” demeliydi?

– “Ey Cumhuriyet Savcıları, İmamoğlu’nun, “SUÇ ÖRGÜTÜNE ÜYE OLDUĞU” iddia edilse, bu konuda deliller olsa bile, soruşturma açamazsınız mı” demeliydi?

– Ey Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ekrem İmamoğlu, yukarıda bahsi edilen suçların tamamını ya da bir kısmını işlemiş olsa bile, Yargı mercilerine kesin talimat ver, soruşturma kaldırılsın” mı demeliydi?

Bunların hiçbirisinin kabulü mümkün değildir.

İngiltere Başbakanı Starmer, bir hukuk devletinde nasıl hareket edilmesi gerekiyorsa öyle hareket etti. Bir hukuk adamı gibi davrandı.

Esasen Özel’in söylediklerinin yerine getirilmesi demek, “hiçbir kimse suç işleyemez, suç işlediğinde hakkında derhal adli soruşturma açılır, gerektiğinde bu kişi tutuklanır, yapılan yargılama neticesinde suçlu bulunursa, mahkûm edilir; ama İmamoğlu’nun her türlü suçu işleme hakkı vardır; adam da öldürebilir, rüşvet de alabilir, ihaleye fesat da karıştırabilir, alenen hırsızlık da yapabilir, ama kimse ona dokunamaz” demektir.

Hiç kimse kusura bakmasın, bu ülke haydutlar, berduşlar, çapulcular ülkesi değildir.

Yüz yıllık Cumhuriyet rejiminde artık kurumlar eksiğiyle gediğiyle de olsa büyük ölçüde yerleşmiştir. Elbette ki bazı hatalar olabilir; ama hatasız yargı hiçbir ülkede yoktur.

Şayet bu Cumhuriyeti CHP kurmuşsa, şimdiki CHP’nin Cumhuriyeti kuran CHP ile %0001’lik bile bir benzerliği yoktur.

Cumhuriyetin kuruculuğu ile suç işleme hürriyetini savunmak, bazı imtiyazlı kişilerin işlediği iddia edilen suçların üzerinin örtülmesini savunmak kesinlikle bağdaşmaz.

CHP, bu ülkenin milli bir partisi ise, hukuk devletine inanan bir partiyse, demokratik hukuk devleti olan cumhuriyeti savunuyorsa, aslına rücu etmelidir. Aksi halde, Cumhuriyetin kurucusu değil, yıkıcısı bir misyona bürünmüş olur. Benden söylemesi…

Exit mobile version