Orhan Kemal Kimdir?

Asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü olan Orhan Kemal, 1914’de Adana Ceyhan’da doğdu.

Toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden olan yazar, eserlerinde diyaloglara ağırlık vermiş ve hızlı olay akışını ön planda tutmuştur.

Türk edebiyatına işçi sınıfını getiren yazarlar arasında yer alır.

Özellikle Çukurova’daki işçileri, köyden kente göç eden mutsuz, yoksul insanlar gibi toplumsal meseleleri ele almıştır.

Ailesi ve Çocukluk Yılları

Babası Abdülkadir Kemali Bey, Çanakkale cephesinde Dardanos’ta topçu teğmeni olan bir avukat, annesi Azime Hanım rüştiye mezunu bir ilkokul öğretmeniydi.

Orhan Kemal’in çocukluğu Adana’da geçti. I. Dünya Savaşı sonrasında Adana’nın Fransız işgaline uğraması üzerine ailesi Niğde ve Konya’ya göç etti.

Babası Abdülkadir Kemali Bey, Kuvâ-yi Milliye’ye katıldı ve isyanın bastırılmasından sonra TBMM’de Kastamonu milletvekili olarak görev aldı.

Aile, bir süre Ankara’da kaldıktan sonra 1923’te Adana’ya döndü.

Takrir-i Sükûn Kanunu döneminde birçok gazete ile birlikte babasının çıkardığı Toksöz gazetesi de kapatıldı ve Abdülkadir Bey 11 ay hapis yattı.

1930’da Ahali Cumhuriyet Fırkası ve Ahali gazetesini kurdu. Ancak Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapanmasının ardından kendi partisini de kapatıp Suriye’ye kaçtı.

1931’de tüm ailesi Beyrut’a yerleşti.

Orhan Kemal, babasının yanına Beyrut’a gitti ancak orta öğrenimini yarıda bırakıp işçilik yaptı.

Kısa süre sonra Türkiye’ye dönerek babaannesinin yanına yerleşti ve Adana’da çırçır fabrikalarında çalıştı.

Bu dönem deneyimlerini daha sonra ilk romanı olan Baba Evi ve Avare Yıllar adlı romanlarında işledi.

1937’de Nuriye adlı bir fabrika işçisiyle evlendi, bir yıl sonra ilk çocukları Yıldız dünyaya geldi.

Cezaevi Yılları

1938’de askerlik için Niğde’ye giden Orhan Kemal, Maksim Gorki ve Nazım Hikmet okumakla suçlanarak “yabancı rejimler lehine propaganda” gerekçesiyle 5 yıl hapse mahkûm edildi. Cezasını Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde çekti.

İlk şiiri Duvarlar’ı Kayseri Cezaevi’nde yazdı ve Reşat Kemal imzasıyla yayımladı.

Babası Abdülkadir Kemali Bey, sekiz yıllık sürgünün ardından 1939 yılında Adana’ya döndü.

Babasının girişimi ile önce Adana Cezaevi’ne, onun Bergama Ağır Ceza Reisliğine atanmasından sonra da Bursa Cezaevi’ne nakledildi.

1940’ta Bursa Cezaevi’nde Nâzım Hikmet’le tanıştı ve onun toplumcu düşüncelerinden etkilenerek şiiri bırakıp öykü ve romana yöneldi.

Nazım Hikmet’ten fransızca, felsefe ve siyaset dersleri aldı. İlk düzyazısı olan Onsekiz Yaş adlı romanını, Nâzım Hikmet’in rehberliğinde yazdı ancak yayımlanmadı. Ardından öykücülüğe yöneldi.

İlk öykülerini Bacaksız Orhan takma adıyla yayımladı.

1940’ta Yeni Edebiyat dergisinde çıkan “Balık” öyküsü, ilk yayımlanan eseri olarak bilinir. Ancak oğlu Işık Öğütçü, 1939’da Türk Sözü gazetesinde yayımlanmış bir öyküsünün olduğunu belirtmiştir.

“Orhan Kemal” adını ilk kez 1943’te “Asma Çubuğu” öyküsünde kullandı.

Eserlerinde Panait Istrati ve Maksim Gorki etkisi görülür. Sade bir dille, hayatın içinden konuları, sıcak ve gerçekçi bir üslupla anlattı.

1943’te tahliye olan Orhan Kemal, Adana’ya dönerek amelelik, hamallık, nakliyecilik ve memurluk gibi işlerde çalıştı; ancak geçim sıkıntısı yaşadı.

1944’te doğan oğluna Nazım Hikmet’e duyduğu saygıyla “Nazım” adını verdi. 1945 yazında yarım kalan askerlik görevini tamamladı.

Bu dönemde hikâye yazmaya devam eden yazar, eserleri çeşitli dergilerde yayımlandıkça okurların dikkatini çekti.

Eserleri ve Yükselişi

1945’te Varlık dergisi okuyucuları tarafından “en beğenilen hikâyeci” seçildi.

1948’de ilk öykü kitabı Duygu, ilk romanı Baba Evi ise 1949’da yayımlandı. Böylece Türk edebiyatında tanınan bir yazar hâline geldi.

1949’da babasını kaybeden Orhan Kemal, aynı yıl doğan çocuğuna babasının adını verdi ve ailesiyle İstanbul’a yerleşti.

Hayatının geri kalanında kitap, makale ve senaryo yazarak geçimini sağladı.

1950’li yıllardan itibaren Murtaza, Cemile, Bereketli Topraklar Üzerinde, 72. Koğuş gibi eserleriyle toplumsal sorunları konu eden güçlü bir edebiyatçı olarak tanındı.

1958’de Önce Ekmek adlı kitabı ile Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı.

1961’de Devlet Kuşu adlı romanı Avare Mustafa adıyla sinemaya uyarlandı; ikinci kez 1980’de başrolünü Kemal Sunal’ın oynadığı Devlet Kuşu adıyla film yapıldı.

1965’de Nazım Hikmet’le ilişkisini anlattığı “Nazım Hikmet’le 3,5 Yıl” adlı anı kitabını yayınladı.

Aynı yıl yayınlanan Bir Filiz Vardı adlı romanını otobiyografik romanına çevirdi ve 1960 yılında tanışıp duygusal bir ilişki içerisinde olduğu ancak ilişkilerinin ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra ayrılmak zorunda kaldığı son aşkını anlattı.

1967’de 72. Koğuş romanını, oyunlaştırdı. Eser, Ankara Sanat Tiyatrosu tarafından sahnelendi. Orhan Kemal, bu oyunu ile Ankara Sanat Sevenler Derneği tarafından en iyi oyun yazarı seçildi.

1969’da Türk Dil Kurumu Ödülü‘nü kazandı.

2 Haziran 1970’te Bulgaristan gezisi sırasında geçirdiği beyin kanaması sonucu hayatını kaybetti. Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.

Anısını yaşatmak için Cihangir’de Orhan Kemal Müzesi açıldı, Fatih Ordu Caddesi’nde bulunan il halk kütüphanesine adı verildi ve 1972’den bu yana “Orhan Kemal Roman Armağanı” adlı roman yarışması düzenlenmektedir.

Exit mobile version