ÖZGÜRLÜK

Hissetmektir özgürlük adım adım. Gölgelenirken dokunmaktır güneşe. Avucunda biriktirdiğini paylaşmaktır insanlarla. Çıplak ayaklarınla dolaşmaktır kumsallarda. Ciğerlerine kadar çektiğin havayı bırakırken gökyüzüne “Hu”  demektir sadece. Nefes vermektir nefessizlere. Paylaşmaktır organik mutluluğu. Ortak olmaktır acılar şirketine. Kimsesizlerin kimsesi olmaktır. Zamandan zaman çekmektir kendine. Oynamaktır çocuklarınla güvercin taklası bazen saklambaç yahut körebe. Kuş gibi uçmaktır evlerin üzerinden devler gelmeden önce. Vicdandır kararmamışsa şayet. Akıldır kullanabiliyorsan eğer. Tefekkürle gülmektir gökyüzüne bakarken.

Merdivenine çıkmaktır düşüncenin dilediğince. Kelepçe vurmamaktır dimağının ellerine.  Fikir kavgası gütmendir hem kendinle hem de herkesle. “Zihinsel konforunu” terk etmendir alışılagelen. Ne verildiği değil, ne aldığındır özgürlük. Doğru ya da yanlış seçeneğinin arasında sayısız doğru ve sayısız yanlışı seçebilme yetisidir de. Yönelme kabiliyetindir iyiye ve güzele. Disipline edilen bir hayata merhaba demektir, hiç erinmeden. Bağlayıcı olanın bağına bağlanmaktır özgürlük. Öğreticinin öğrenene ket vurmamasıdır da. Terbiye etmektir kişiyi kişiliğine dokunmadan. Yanlış doğruların boyunduruğundan doğru yanlışların boyunduruğuna girmektir. Göz hapsinden kurtarmaktır gözü, dili ve ruhu.

Aşılmamasıdır özgürlük sınır çizginin. Ötekileştirmemektir kimseyi siyah ve beyaz diye. Vardiyalı çalışmaktan kurtarmaktır düşünceyi. Deriye indirgememektir görmeyi, duymayı, tatmayı ve hissetmeyi. Hor görülsen bile hakkın, hukukun savunucusu olmaktır her daim. Zulme karşı ben buradayım demektir. Nefsin prangalarını parçalamaktır. Taşıdığın posayı zayıflatırken Herkül etmendir ruhunu. Cennetten ihracıdır Âdemin. Şeytandan kaçışın, Allah’a varışın adıdır özgürlük.

Yarıştır.

Barıştır.

Oluştur.

Ölüştür.

Ebede doğru yürümektir tökezlemeden. Farklı yaşamak değil farkına varmaktır düzenin. Başlardan başını çevirip başını secdeye koymaktır özgürlük. Sebep denen binlerce ilahı silmektir gönül aynasından. İlim öğrenmektir kölesi olmadan. Emre müheyya bir nefer olmaktır hakikatin. Süfli duyguların ulvi duygulara boyun eğmesidir özgürlük. Sevgi putlarını kırmandır yüreğinde her ne varsa zahiri. Güvendir yürüdüğün karanlık sokaklarda sana bir mum yakan. Güneştir içini aydınlatan. Başını koyduğun yastıktır geceleri hiçbir telaş duymadan. Kuraldır kuralsızlara. Hudut koymaktır hududuna dokunanlara. İradenin asıl iradeye ram olması değil midir? Değil midir insanca yaşamak geçim derdi olmadan? Heva ve heves perdesini yırtmaktır. Madde bağımlığından mana bağımlılığına bağlanmaktır. Ruhumuzun el etek çekmesidir dünyadan, buluşacağımız o kutlu güne dek.

“Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok. Ruhunuzu satmayın yeter.” der Nelson Mandela. Yalnız yıldızlara da göç etmeli ey Mandela. Bulutlara da çıkmalı insan. Karanlığı da avlamalı bazen. Özgürlüğün mahzeni marifet, madeni hüner, neticesi terakki.

İnsanlığın ortak kültürüdür koca koca biriken. Boyun eğmektir özgürlük yüce buyruğa. Dur demektir gelişmiş mitralyözlerden yayılan barut kokusuna. Bazen de cenk etmektir barışa selam durmak için.  Sarsılmamaktır kopan en ufak bir fırtınada.

Zorlukları aşmandır.

Gönülden taşmandır.

Hayatını adamaktır hayatını verene. İçtiğin su, yediğin ekmektir doyasıya. Uykudur deliksiz. Dervişin ayın şavkıyla yarışan “Hu” diyen nefesidir geceleri. Eğilen başın, ettiğin duan, döktüğün yaşındır seher vaktinde.  Evlattır gözünün aydınlığı. Yol arkadaşlığı yapan eşindir yoldan çıkmaman için. Sırdaşındır, dostundur dünyada belki de tek kazandığın servet. Malındır dağıttığın. İlim, irfandır anlattığın. Tamir etmektir kalbi kırık bir çocuğunun gönlünü. Okşamaktır yetimin başını. Elinden tutmaktır düşenin ve düşünenin. Hoş etmektir yolunu gözleyen annenin. Rotasında yüzdürmektir her fırtınaya karşı insan denen gemiyi. Yoldaş olmaktır Yunus’la. Kuyuya girmektir Yusuf’la. Yanmaktır ya da yanmamaktır İbrahim’le. İçmendir sabrı yudum yudum Eyüp ile. Beklemektir Yakup gibi kan kokulu gömlek ile.

Mızıkçılık yapmamaktır zorluk göründüğünde. Tepmemektir sofra gibi önüne serilen nimetleri. İkram edenin ikramıyla yetinmektir. Âdemin Âdeme köleliğinden Âdemi âdem yapana kulluktur özgürlük. Paranın, malın, şöhretin, şehvetin bukağılarından kurtulmaktır. Üzerinde dilediğince dolaştığın topraktır.

Bir bilsen ah dostum, bir bilsen bayraktır özgürlük göklerde dalgalanan. Vatandır, nice canlar yakan. Giyotindir, nice başlar biçen.

“Azatlığı istemirem tırnak tırnak, gram gram

Golumdaki zincirleri gram gerek gram gram

Azatlığı istemirem bir hep gibi, ilaç gibi

İsterem hava gibi, güneş gibi, cihan gibi

Kalk yolumdan ey gaspkâr

Men bu halkın hak sesiyem

Men istemem sıska bulak

Ben ummanlar teşnesiyem.” diyen şairlerindir özgürlük.

Özgürlüğü özgür kılan ne kukladır ne kuklacı. Ne handır ne de hancı. Hakikate âşık göğsündeki ateştir sadece yanan. Güçlüye değil, gücüne değil gücü verene inanmaktır özgürlük. Patlamaktır bir mayın gibi zalimlerin hayâsız yüzüne. Ateşten korumaktır ateşe yaklaşanları. Güvercindir kanatlarında aziz Meryem’e mektuplar taşıyan. Okunan ezandır minarelerden gün de beş vakit. Irgatların nasırlaşmış elleridir tarlalarda ter döken. Yük taşıyan hamalların alın teridir sokaklarda. Öğretmendir köhne düşünceleri baltalayan. Annelerdir yavrularına bağırlarını açan. Babalardır çocuklarının güvenle sığındığı liman. Mütefekkirlerdir irfanımızı ince ince, nakış nakış ören. Sanattır marifete ulaştıran. İlimdir hikmete dönüştüren. Kalemini hak için oynatandır. Hakikati ne doğuda arayandır ne de batıda. Nerede bulmuşsa orada yapışandır. Aşmaktır alışkanlıklarımızı, ön yargılarımızı. Sözünü yere düşürmeden gönüllere işlemektir özgürlük. Ne kendisinin ne de başkasının çiğnememektir hukukunu. Ne zaman keseceği belli olmayan kılıcıdır adaletin. Bütün “izim” lerin izini sürmeden yaşamaktır. Kanunlardır kanunsuzlara.

Bombalar altında gülüşüdür uçurtma uçuran çocukların. Her şeye rağmen yeşermesidir umutların. Selim’in sesidir yükselen Süleymaniye’de. Kuşların ötüşüdür İstanbul’daki bir gemi iskelesinde. Bağdat’tan, Şam’dan, Diyarbakır’dan gelen nağmeleridir âşıkların sazlarının telinde. Kalemin uçuşudur gökyüzünde medeniyet kuran. Mesih’in nefesidir dirilten ölüleri.

“Hay” diye bir haykırıştır işte.

Güneşten daha parlak, sudan daha berrak beyaz bir tülbentsin annelerin yüzünde. Mavi bir kelebeksin daldan dala konan. Nazenin çiçeğisin dağların.

Özgürlük…

Ne faraziye yakınsın ne tahayyüle. Hayatsın hayatında hayatı. Satılan kumaşsın pek pahalıya, bezirgânın elinde. Nesin sen?

Hey özgürlük!

Exit mobile version