PKK-AMERİKA İLİŞKİLERİ: PKK YAZILIR AMERİKA OLARAK OKUNUR

Bu makalemizin başlığını, Tuncay Benli’nin 18.01.2024 tarihli Milliyet Gazetesinde yayınlanan “PKK/YPG yazılır ABD diye okunur” şeklindeki başlıktan esinlenerek belirliyoruz.

Önce Amerika’daki sistem hakkında bilinen genel bilgilere yer vereceğiz.

Günümüzde çoğu kereler algılarla olgular, verilen imajlarla gerçeklikler farklılık arz edebilmektedir. Daha somut bir ifadeyle, gerçekte katil olan bir kişi, algı olarak mazlum ve masum gösterilebilmektedir.

Amerika ile alakalı bilinen genel bilgiler kısaca şu şekildedir:

* Dünyada en hür ve demokratik ülkelerin başında Amerika gelmektedir.

* Amerika’da hukukun üstünlüğü, hakların korunması birinci derecede önemlidir.

* Devletin nihai ve en önemli hedefi adaletin gerçekleşmesidir.

* İnsan onuru, tüm insanların insan haklarına sahip olmaları, insan haklarının evrensel ölçekte korunması en önemli öncelikler arasında yer almaktadır.

* Eski totaliter Sovyetler Birliği rejimi karşısında hür dünyanın lideri Amerika’dır.

* Terör, insan haklarının, özellikle vücut bütünlüğü ve hayat hakkının en acımasızca ihlalidir; terörü savunmak ya da terör örgütlerinden yararlanmak, bunları desteklemek, organize etmek insan haklarının en ağır şekilde inkâr edilmesi ile eşdeğerdedir.

Bütün bunlar, Amerika hakkında oluşturulan olumlu algılardır. Çoğu kişilerin, nerede yaşamak istersin dendiğinde, tereddütsüz vereceği cevabın Amerika olacağı söylenebilir.

Peki, bütün bu söylenenlerin tamamı mutlak ve istisnasız bir şekilde doğru mudur?

Bu sorunun cevabı, değişen şartlara göre değişkenlik arz edebilecektir.

Burada sadece PKK ve uzantıları olan ayrılıkçı, bölücü, eli kanlı terör örgütleri ile Amerika arasındaki sıkı ilişkilere temas edilecektir.

PKK ve Diğer Ülkeler Arasındaki İlişkiler Bağlamında Bazı Belirlemeler

Önce PKK’nın bağlantılarına temas edeceğiz.

Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan’ın da ifade ettiği üzere, PKK, soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliğinin yönlendirmesi ile Hafız Esad rejimi tarafından Bekaa Vadisi’nde kurulan Marksist-Leninist bir örgüttür.

Sovyetlerle Suriye’deki Baas rejiminin işbirliği ile kurulan PKK, sadece bu iki ülke ile ilişkili kalmadı, günümüzde PKK’yı vekâlet savaşçısı olarak en etkin kullanan ülke ABD’dir.

Günümüzde, PKK ile ilişkili olan, değişen ölçülerde ona destek veren ülkeler arasında Rusya, Suriye, İran, Irak, KYB bölgesel yönetimi de yer almaktadır. Diğer Batılı ülkeler de, PKK ve uzantıları ile ilişkileri, Amerika ile benzerlik arz etmektedir.

Burada bazı gerçeklikler zemininde belirlemeler yapmak istiyorum.

* Ülkelerin birbirleri ile olan ilişkileri, değişik zeminlerde farklılık arz edebilmektedir.

* Bir devletin, bir başka devletle ilişkileri resmiyette/görüntüde çok iyi gibi görünse de, kamuoyuna yansımayan boyutları çok gerilimli olabilmektedir.

* Devletlerin Terör örgütleri ile olan ilişkileri, resmiyette bir türlü, gizli mahfillerde başka türlü olabilmektedir. Bir devlet, resmiyette bir örgütü terör örgütü listesine alsa da, fiili ilişkilerde gizli mahfillerde bu örgütle değişen ölçülerde etkileşim içinde olabilmektedir.

Batılı devletlerin birçoğunun PKK ile olan ilişkileri, resmiyette bu örgütün bir terör örgütü listesinde yer alması şeklinde ise de, bazen açık bazen de gizlenen ilişkilerin çok farklı olduğu görülmektedir.

Bugün hemen hemen bütün Batılı ülkelerin terör örgütleri listesinde PKK da yer almaktadır. Ama yine bu ülkelerin hemen hemen tamamı PKK’yı fiilen koruyucu yönde işler yapmaktadırlar. Yani içi farklı dışı farklı ikiyüzlü bir siyaset söz konusudur.

* Aslında bir örgüt terör örgütü ise onun uzantısı olan, onunla aynı amaç ve hedeflere yönelen örgütler de aynı mahiyettedir. Mesela Suriye ve Irak’ın Kuzeyinde, Amerika’nın mutlak himayesi altında faaliyet gösteren PYD ve YPG de, PKK ile aynı amaçlara sahip mutlak uzantısı olan örgütlerdir. Bu sebepledir ki, PKK ile PYD/YPG arasında hiçbir fark yoktur. Yani isim değiştirmekle, kimlik değişmiyor.

Mesela nasıl ki, bir milyon insanı hunharca katleden bir katil, adını değiştirmekle nasıl katil olmaktan çıkmıyorsa, benzer şekilde PKK, adını PYD/YPG olarak değiştirmekle ya da bu adlarla anılır olmakla terör örgütü olmaktan çıkmamaktadır. Çünkü PKK’nın da PYD/YPG’nin de eylem ve amaçları aynı yöndedir.

Türkiye’nin PKK ile Mücadelesi, PKK-Amerika İlişkileri

PKK, başlangıçta Türkiye’nin bölünmesi için kurulan, daha sonra harici güçlerin Suriye ve Irak için de bölücü eylemleri gerçekleştirir hale gelen bir terör örgütüdür.

Her ne kadar, Amerika, PKK’yı resmiyette bir terör örgütü kabul ettiğini ilan etse de, gerçekte bu örgütü bizzat yönetmektedir.

Amerika’nın bu örgüt üzerindeki etkinliği, bu örgütün diğer ülkelerle olan ilişkilerini ortadan kaldırmıyor. Ama Amerika bu örgütü en etkin şekilde kullanan ülkedir.

Amerika, PKK’yı yıllar yılı destekledi. Uzunca süre bu işi gizliden gizliye yaptı.

Mesela, 1992 yılının başlarında, Cudi Dağı’nda TSK tarafından kıstırılan bölücü terör örgütü elemanlarına Diyarbakır’dan kalkan ABD helikopterleri malzeme attı. Amerika bu işi gizli yaptığını düşünse de, bir askeri timimiz olay yerine PKK’lı teröristlerden önce ulaşarak 27 çuval malzemeyi ele geçirdi. Çuvallardan yiyecek, giyecek, sıhhi malzeme vb.’leri çıktı. ABD’liler bu olayı doğrulamakla birlikte, malzemenin yanlışlıkla atıldığını söylediler (14 Ocak 1992).

Bu izahatıyla ABD, “bu işi gizli yapmak istiyordum ama fark ettiniz” demeye getirdi. ABD de, iki kere ikinin dört ettiği kadar biliyor ki, Türkiye bu yaptıklarını biliyor. Ama utanmadan, sıkılmadan, yüzü kızarmadan, yalan söyleyerek, bu işin yanlışlıkla yaptığını söyledi. Amerika, bu konuda yalan söylemeyi kendisi için büyük bir erdem olarak biliyor.

Nitekim bu ilk de değil, muhtelif kereler benzer olaylar yaşandı. “ABD’liler 1991-1993 yılları arasında muhtelif kereler Cudi Dağı’na Sikorsky’lerle gece karanlığında içinde botların, elbiselerin, sıhhi aletlerin yer aldığı malzemeleri atıp gitti. Bunlar askeri birimlerimiz tarafından tespit edildi. Bir kısmını sivil vatandaşlarımız da bilmektedir.

Amerika, 1990’lı yıllarda gizliden gizliye yaptığı bu işi, artık aleni olarak yapıyor.

Komutanları ile, PKK’nın mutlak uzantısı olan, bir yandan Suriye’nin bölünmesi için, diğer yandan da PKK’nın misyonunu sürdürmek için yoğun faaliyet gösteren PYD/YPG birliklerini, sözde komutanlarını, yöneticilerini kendi komutanları ile eğitiyor. On binlerce kamyon dolusu silah ve mühimmatı, aleni olarak bu terör örgütüne teslim ediyor.

Yine Bütçe Kanunuyla, yüz milyonlarca Dolar parayı bu örgüte resmi olarak tahsis ediyor. Burada Amerika, başta PKK olmak üzere, terör örgütlerini dilediği şekilde kurmayı, organize etmeyi, yönlendirmeyi, eğitmeyi, her türlü lojistik desteği vermeyi, kendine düşman bildiği ülkelere karşı bunları kullanmayı, hatta bunlar yoluyla ülkeleri bölüp parçalamayı kendisi için üstün ve karşı konulmaz bir hak biliyor.

PKK tarafından son günlerde gerçekleştirilen katliamlar sonrasında, Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki PKK kampları TSK tarafından yoğun bombardımana tabi tutuldu. PKK kamplarına ve önemli stratejik bölgelere yönelik TSK tarafından gerçekleştirilen nokta operasyonlardan sonra, Amerika Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın (CENTCOM) eğitip donattığı, aralarında örgütün sözde özel kuvvetleri arasında yer alan teröristler, Irak’ın Kuzey bölgesine Amerikan helikopterleri tarafından taşınmaktadır.

Teröristleri aleni olarak himaye etmek konusunda zerre kadar tereddüt göstermeyen Amerika’nın, bu işi yaparken “SAHTE BELGE” düzenlemekten kaçınmadığı da görülmektedir. Teröristlerin Kuzey Irak’a geçişini sağlayan Amerika bu işi “tutuklu ve yaralı nakli” diye sahte belge düzenleyerek yapmıştır. PKK’nın Kuzey Irak’ta TSK’nın üs bölgelerine düzenlediği saldırılarda gece görüş dürbünleri kullanmasının ardından bu bilgilerin ortaya çıkması, bu saldırılardaki ABD rolünü çok net bir şekilde ortaya koyuyor.

Aslında Amerika, Irak ve Suriye’nin Kuzey bölgelerinde PKK’lıları bizzat eğitmesi, silahlarını, giyeceklerini, yiyeceklerini temin etmesi, dilediği eylemleri yaptırması, bu örgütün kontrolünün mutlak olarak Amerika’da olduğunu göstermektedir.

Yani PKK/PYD/YPG’li teröristlerle bu bölgelerdeki Amerikalı askerler arasında pek bir farkın kalmadığı görülmektedir.

Bazen şu soru soruluyor:

“Acaba Türkiye tarafından yürütülen operasyonlar kapsamında Türk askeri ile ABD askeri karşı karşıya gelebilir mi”?

Bence bu soru abes ve lüzumsuz. Çünkü PKK/YPG/PYD, basit bir terör yapılanması değildir. Bu örgütler içinde ABD’li askerler var. ABD’li komutanlar, kendi resmi askerlerini nasıl eğitiyorsa, PKK ve uzantılarının militanlarını da aynı şekilde eğitiyor. Her türlü silah ve diğer mühimmatını da veriyor. Dilediği şekilde bu örgütü sevk ve idare ediyor. O zaman PKK ve uzantılarına karşı savaşmak aslında, bu bölgede bizzat Amerika’ya karşı savaşmaktır.

Bu bölgede PKK ve uzantılarının ABD ya da diğer müstemleke ülkelerinin himayesi olmaksızın yaşaması imkânsızdır. Bu vesileyle, bu terör örgütü her şeyini ABD’ye borçludur.

PKK’nın eylemlerinden Amerika’nın sorumlu olması şu misale benzetilebilir. Mesela, bir koyun sürüsü, başkasının mallarına zarar verse de mes’ul olmaz. Şayet bu sürünün sahibi varsa, bu sürünün başkalarına verdiği zararlardan sahibi sorumlu olur. Sahibi, ya kasten sürüyü serbest bırakarak ya da başkasının tarlasına girmesini sağlayarak bu zararı verir ya da sahibinin dikkatsizliği sebebiyle sürü başkasının tarlasına zarar verir. Sürünün sahibi, birinci durumda kasten, ikinci durumda taksirli olarak sorumlu olur. Benzer şekilde Amerika da, PKK’nın eylemlerinden, bu örgütün hamisi ve koordinatörü olarak kasten sorumludur.

PKK ve uzantılarına mensup militanlarla Amerikalı askerler arasında tek fark, saldırıları Amerikalı komutanların yönetmeleri, saldırılarda resmi Amerikalı askerler yerine teröristlerin kullanılmasıdır.

O zaman bütün bu söylenenlerden sonra şu sözler söylenebilir:

* PKK, Amerika’nın Türkiye ve Suriye’ye yönelik kullandığı vekâlet savaşı aparatıdır.

* PKK/PYD ile Amerika’nın mutlak güç birliği söz konusudur.

* PKK/PYD’nin Amerika’nın emri, yönlendirmesi, koordinasyonu olmaksızın eylem gerçekleştirmesi söz konusu değildir.

* Burada, Amerika’dan bağımsız ve bağlantısız bir PKK/PYD yoktur.

* Türkiye, bu savaşı sadece PKK/PYD’ye değil, Amerika’ya karşı yürütmektedir.

Bu vesileyle final sözümüz şu olsun:

“PKK YAZILIR, AMA AMERİKA OLARAK OKUNUR”.

Exit mobile version