Hristiyanlık âleminin de tıpkı bizde ki gibi kıyamet alametleri vardır bunlardan en bilineni yedi mühür isimli alametlerdir. Mühürler teker teker açıldığında alametler sırasıyla gerçekleşir. İçinde bulunduğumuz şu zamanda bunlardan bir kaçının gerçekleşmiş olduğunu görüyoruz. Hristiyan âleminin gerçekleşen bu kehanetlerden sakınması beklenirken ve tarafını Türk milletinden yana yapması gerekirken, onlar mevcut durumun teşvikini hızlandırma gibi bir eğilimin içerisine girmeyi tercih etmişlerdir.
Mühürlerden yedi mührün ilk dört tanesi mahşerin dört atlısı olarak bilinir. İlk mühür beyaz atlı Mesih’in karşıtı olarak Armegedon’da savaşılacak Türk milletini işaret eder, ikinci mühür kızıl atlı büyük bir savaşa neden olur, mührün üçüncüsü olan siyah atlı kıtlığa neden olur, dördüncü mühür soluk renkli atlı olan salgın hastalık ve daha çok kıtlık getirir.
Farkındaysanız burada sıralama tersten gidiyor sebebi iblis ve avenesi tersten iş yapmayı seviyor olmalarındandır. Cinler gökyüzünden kovulmadan önce gelecekten haberler alırlardı, edindikleri bilgilerle geleceği biliyor olmaları yüzünden geçmişe doğru yön almayı adet haline getirmişlerdir, bu nedenle salgın hastalıklar bölümüyle işe başlamışlardır.
Bu senaryoya göre içinde bulunduğumuz salgın sonrasında bu yıl gelecek olan kıtlıktır, önümüzde ki yıl küresel büyük ekonomik çöküşler ve son senesin de armegedon denilen Türklerle savaş vardır.
Alametler ibret ve tedbir almak ve uyarılmak anlamında kendine çeki düzen vermeyi gerektirir. Fakat İsa (as) ın Cebrail (as) ile olan konuşmasından beri Hristiyan âleminin gerçeği algılayamama durumu, günümüze kadar hep yanılgılar içinde yaşadıklarını göstermiştir.
Beşinci mühür, bu yaşanılacaklardan sonra Mesih’e olan inançlarından ötürü ölenlerden, altıncı mühür açıldığında büyük bir deprem gerçekleşeceğinden bahseder.
Bu felaketlerden sonra hayatta kalanlar, “Dağlara, kayalara, ‘Üzerimize düşün! Tahtta oturanın yüzünden ve Kuzu’nun gazabından saklayın bizi! Çünkü onların gazabının büyük günü geldi. Buna kim dayanabilir?’” diye feryat etmekte haklıdırlar (Vahiy 6:16-17). Yani bu senaryoyu hazırlayanların sonunda acı bir gazaba uğrayacakları açıkça ifade edilmiş fakat akılları başlarından gitmiş, iradelerini başkalarına vermiş ve kalpleri mühürlenmiş olan bu kişiler gerçeği göremiyorlar.
Kuranda da şaşkınlık içinde olanlar için kullanılan kalplerin mühürlenmesi meselesi kalıpların içine sokulup hapsedilmeyi kısıtlanmayı ifade eder.
Bilinmesi gereken bir şey var; iki kötülük ancak bir iyiliğe denk gelir çünkü olumlu olan her şey tahribattan daha güçlüdür ve harekete geçerek ışık saçan bir iyilik milyonlarca kötülüğü yok eder.
Mahşerin dört atlısının beraber olmasında ki sır; bir amaç için yan yana gelen dört kişinin manevi kuvvetleriyle milyonları etki altına almasının kolay olacağı anlamında kullanılmıştır, bunun doğruluk payı da vardır.
Buna Bediüzzamandan bir örnek verilmesi gerekir, kendisinin şöyle bir işareti vardır; üç tane bir rakamını ayrı yerlere yazarsanız sadece üç eder fakat yan yana getirirseniz 111 ( yüz on bir) insan kuvveti alır. Dört tane dört ayrı ayrı yazılsa toplamı on altı eder, eğer özel bir maksat ve bir amaç için yan yana gelseler 4444 (dört bin dört yüz kırk dört) kişi kuvvetinde olacağını söyler.
Dört kişinin bir araya gelmesiyle açılan frekans kapıları yeterli motivasyonla yüz bin kişiyi etkisi altına alır, kendilerinde bulunan bilgi birikimi ve amaçladıkları şey ve hedefleri yakın çevrelerinde bulunan bu sayıda ki insana içsel yolla geçer.
Yine Bediüzzamanın risalei nur’un el ile yazılmasını tavsiyesi, aynı amaç için bir araya gelen kişilerin edindikleri bilgilerini amaç ve hedeflerini yazmak fiilini yerine getirmekle oluşturdukları sinerjiyle, mesajın başkalarına aktarımını sağlama amaçlıdır. Bu aktarım duygu ve frekanslarla başka şehirlerde ki insanları da olumlu yönde etkilediği görülmüştür. Bu konularda yapılan birçok bilimsel deneyler gerçeği tasdik etmiştir.
Belirli sayılarda edilen dualar da bir frekans açma yoludur tıpkı radyo frekansı gibi ulaşılması istenilen istasyona sizin mesajınızı taşır.
Bu anlatılanları içinde bulunduğunuz şehrin veya kasabanın nüfusunun yüzde birini alıp ve çıkan sonucun karekökünü çıkartmanızla o istenilen özel sayıya ulaşabilirsiniz. Böylelikle kaç kişiyle toplumun ne kadarlık kısmına frekanslar yoluyla ulaşabileceğinizi hesaplayabilirsiniz.
Tarihimizde ki kırklar, yediler isimli erenler hep bu ekolü sürdürmeyi amaç edinmişlerdir.
Tüm bunlar bize yalnız kalmamamız gerektiğini, birlik beraberliğin önemini, iyilik ve yardım severliğin zorunluluğunu hatta çok fazla kişiye ulaşmanın böylede bir yolu olduğunu gösterir.
Hepimizin bildiği, yalnız olanın dostu şeytandır ifadesi ise ; bize insanın yalnız kaldığında manevi enerjisinin düşeceğini, hal böyleyken düşük frekanslı şeytanların enerjisi düşen insanları kolaylıkla avlayabileceğine işaret eder.
İşte bu yüzden, kötülük ve kötü amaçlı insanların enerjileri her zaman düşüktür korkutmayla aldatmayla iyileri alt etmeye çalışırlar, burada ki yedi mühür meselesi de tam olarak budur. Korkmadığımızda, kendimize güvendiğimizde onların yukarıdaki sıralamaları gerçekleştirmelerini engelleye biliriz çünkü biz insanız ve insan soyunun temsilcileriyiz karşımızdakiler ise sürüngen geni taşıyanlardır.
Emeğine sağlık abi
👏👏👏👏👏🤗🤗🤗
Bu bilgilerden faydalandırdığın için teşekkür ediyorum emeğine sağlık abi👏👏
Çok etkileyici bir yazı olmuş tebrikler👏
Emeğine kalemine sağlık bulent
👏👏
Emeğine yüreğine sağlık yazılarınızı hiç kaçırmadan takip ediyorum tebrikler 👏👏👏👏👏👏👏