Kültürümüzde ağıtların ve türkülerin önemi büyüktür. Hele bu türküler ve ağıtlar;
yaşanmış olaylardan ibret alınarak “yakılmış” ise, yürek burkan mısralar bir ağu gibi yüreklere
dökülür. Bazı ağıtlar da vardır ki, kimin ne zaman söylediği bilinmez ve giderek halk arasında
anonimleşmiş ve tamamen halk ile özdeşleşerek, bir kültür mirası gibi kendisine mal
olmuştur. Kültür birliği ile beraber ortak yaşanmışlıkların derin izler bıraktığı, yürek paralayan
bu türkülerin-ağıtların üzerinden, yüz yıllar geçse de asla unutulmazlar
Sözlükte ise ağıt; “yaşanan bir dramı, ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini,
iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını veya büyük felaketlerin açık etkilerini
dile getiren, söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye, ağlama, yuğ töreni (yas), gelin
olan bir kızın arkasından meziyetlerini söyleyerek ağlama” (Türkçe sözlük 1, 1988: 23-23)
biçiminde tanımlanır.
İşte; bu ağıt-türkülerden birisi olan, “ipek mendil” veya “Celal Oğlan” olarak ta
bilinen ve Deliilyas Beldesinde sessizce uyuyan Celal Oğlan’ ın, buğulu buruk ve acıklı
hikâyesidir. Çevre illerden Malatya (Arguvan) ve Yozgat’ta da bu türkü ve hikâye
sahiplenilmek suretiyle, Celal Oğlan’ın, kendi bölgelerinde, geçmişte yaşanan benzer bir olay
ile ilişkilendirmişlerdir.
Deliilyas köyü, Türkmen aşiretine mensup bir obadır. Bereketli geniş yaylaları ile
cazibe merkezi durumundadır. Bu köyde yaşayan Celal Oğlan, tahminen 1920 yılında
doğmuş, 1947 yılında ise düğününden bir gün önce vefat etmiştir. Mezarı Deliilyas’tadır. Son
derece dürüst, yardımsever, yakışıklı ve yiğit bir kişiliğe sahip olduğu anlatılır. Ancak bir o
kadar da talihsiz Celal Oğlan; amansız bir hastalığa yakalanarak, düğününden bir gün önce
ölmesi herkesi üzüntüye boğar. Celal Oğlan’ ın zamansız ölümü üzerine, Celal Oğlan Ağıtı
söylenir. İlk mısralar ablası Döne tarafından söylense de tamamına yakını nişanlısı, bir subay
kızı olan Döndü tarafından söylenmiştir.
Celal Oğlan’ ın babası seferberliğe gider ve kendisinden bir daha haber alınamaz.
Babasından az bir zaman sonra annesi de vefat edince, ablası Döne tarafından adeta bir anne
şefkati ile büyütülür. 1930 lu yıllarda, Sivas’ta yapımına başlanan Çimento fabrikası
inşaatında çalışmaya başlar. Çok sevdiği, köyünün güzel kızı Döndü ile evlenebilmek için,
paraya ihtiyacı vardır. Çalıştığı fabrika inşaatının bir odasında kalmaktadır. Çalışma şartlarının
son derece ağır olması, çimento tozları ilerde başına gelecek olan hastalığını tetikleyecektir.
Birkaç yıl çalıştıktan sonra köyüne dönmeye karar veren Celal Oğlan, bir sabah uyandığında
yıkanması gerektiğini anlar ve kış günü, Kızılırmak suyunun buzunu kırmak suretiyle soğuk
havada yıkanarak abdest alır. Bununla da yetinmeyip, yürüyerek köyüne gider. Köyüne
gittikten on yedi gün sonra hastalanır ancak, bunu hiç kimseye söylememiştir. Bir rivayete
göre de hastalığına “tifo” derler. Düğün hazırlıkları ise bütün hızıyla sürerken, düğününden
bir gün önce yatsı namazından sonra yatağına uzanır ve bir daha uyanamaz.
Celal Oğlan ağıtını ilk söyleyen nişanlısı Döndü’ nün hangi tarihte doğduğu
bilinmemektedir. Celal Oğlan öldükten sonra amcasının oğlu ile evlenmiş ve adını da Şükran
olarak değiştirmiştir. Bu evlilikten Abdulbaki isminde bir oğlu olmuş ancak, 10 yaşında iken
çiçek hastalığından oğlunu da kaybetmiştir. Bunun üzerine hayattan tamamen kopmuş,
psikolojik bunalımlar yaşamış ruh dünyasını büyük oranda etkilemiştir. 1985 yılında bir
akrabasının düğününden dönerken, geçirdiği bir trafik kazası sonucu bir tarafı felç olmuş ve
2003 yılında vefat etmiştir. Mezarı Kayseri’ dedir.
İPEK MENDİL (CELAL OĞLAN)
İPEK MENDİL DANE DANE
YUDULAR SERDİLER GÜNE
ANA CELAL’İ VURDULAR
BAŞ UCUNDA DÖNE DÖNE
EVLERİNİN ÖNÜ YONCA
YONCA KALKMIŞ DAM BOYUNCA
BU YONCAYI KİM BİÇEÇEK
CELAL OĞLAN OLMAYINCA
EVLERİNİN ÖNÜ KARE
SELAM SÖYLEN CELAL YARE
NİŞANLISINI ELLER ALMIŞ
BULUNMAZ MI BUNA ÇARE
SEVGİLERİMLE…
Yazılarınız yorumlarınız muhteşem takip ediyoruz efendim sizleri selamlar sevgiler.saygılar….