HER DERDE DEVA İLACINIZ: İÇTEN BİR KAHKAHANIZ

Hayat, kimi zaman üzerine devrilen dağlar gibi ağır gelir insana. Günler birbirine benzediğinde, umutlar puslu bir sabah gibi uzaklaştığında, insan bir çıkış kapısı arar. O kapı, bazen bir dostun omzu, bazen bir fincan kahve, bazen de içten katıksız bir kahkaha olur. Evet kahkaha. Belki en ucuz ama en etkili ilaçlardan biri.

Kahkaha, sadece neşenin dışa vurumu değildir. İçimizde sıkışan duyguların serbest bırakıldığı bir an, hayatın “her şey yolunda değil ama ben hala buradayım” deme şeklidir. Bir bebek gülüşünü düşünün.  Ne kadar saf ne kadar gerçek. Gülmek çocuk kalabilmenin direnişidir belki de. Yaş aldıkça unuttuğumuz, ciddiyet maskelerinin ardına sakladığımız bir savunma mekanizmasıdır aslında.

Gülmek, yaşadığım tüm olumsuz durumlar karşısında her daim yanımda taşıdığım antidepresanımdır.

Ve bu alışkanlığıma kasteden her türlü şeyi hayatımdan uzaklaştırma kararı aldığımdan beri, inanın tebessümün tüm fizyolojik etkilerini bir bir deneyimledim. Mesela vücut direnci kuvvetli biriyimdir. Kolay kolay uzun süren, dayanılmaz ağrılarım olmaz. Soğuk algınlığına en son ne zaman yakalandım hatırlamıyorum.

Çevreniz sizi hep gülen yüzünüzle hatırladığı için, sizi mutsuz görmeye de tahammül edemiyor. Bu da çok güzel bir şey. Çünkü tebessümünüzle çevrenize yaydığınız pozitif enerjinizden istifade eden insanlar da var. Dikkat ettiniz mi hiç bilmiyorum ama asık suratları artık fıtratlarına yerleşmiş insanların, her şeyden şikâyet etmelerine, kendilerini mutsuz etmek için hep bir sebep aramalarına ve mimiklerine yerleşen endişe ifadelerine…

Oysaki tebessümü bol olan insanlar şükrü bol olan insanlardır. Kendileriyle barışık, özgüveni yüksek insanlardır. Her zaman bardağın dolu tarafıyla meşgul olan insanlardır. Böyle insanlara her yerde fazlasıyla ihtiyaç duyar hale gelmedik mi? Evimizde, iş yerimizde, mahallemizde…

Elbette gülmek, her zaman neşeden doğmaz. Bazen bir kahkaha, içimde biriken acının dışa vurumudur. “Gülmekten ağladım” sözünü duymuşunuzdur ama bazen de “ağlamamak için güldüm deriz” işte bu yüzden, kahkaha sadece eğlence değil, aynı zamanda bir başa çıkma biçimidir. Ruhun kendini iyileştirme çabasıdır.

İnsanı insana yaklaştıran, yabancılığını eriten, duvarları yıkan bir anahtardır kahkaha.

Her derde deva bir ilaç arıyorsanız, aynada kendinize gülümseyin. En sevdiğiniz arkadaşınızla kahkahalara boğulun. İçinizden geldiği gibi, hesapsız, filtresiz bir kahkaha atın. Çünkü hayatın yükünü taşımanın en hafif yolu, bazen sadece bir tebessümdür.

Unutmayın; gülmek hayatı küçümsemek değil, aksine onunla baş etmenin en cesur yoludur.

Son olarak diyorum ki: her derde deva olan içten kahkahalarınızı çoğaltın… Sadaka yerine geçen tebessümlerinizle, belaları başınızdan uzaklaştırın… Mutlu değilseniz, mutlu edemezsiniz…

TEBBESSÜMLERİNİZLE GELEN SIHHATİNİZ BOL OLSUN.

Exit mobile version