Bazen şehirleri hep yanlış algı ve ön yargılarla tanırız. Meselâ ben Adana’yı hiç böyle bilmezdim…
Hep kavgalı-gürültülü olayları ile tanıdığımız her toplumdan insanların oluşu çok fazla göç alması hasebiyle merkezin bazı bölümlerinde yaşanmış birtakım hadiseler tüm şehrin tarihi kültürel ve iç, dış turizm açısından zarar vermekte olduğunu bu gezimizde bir kez daha Adana da görmüş olduk…
Adana’nın tarihi ve turistik yerlerini gezip görerek keşfetmek bizlere tanınmış en güzel fırsatlardan biridir.
Bizde bu hafta Türkiye’nin muhtelif şehirlerinden gelen gazeteci, yazar dostlarımızla kültür ve sanat adına güzel ve etkileyici bir Adana gezisi yaptık.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından organize edilen Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmalarının üçüncüsünün ikinci ayağı Adana’da gerçekleştirildi, bizlerde iştirak ettik.
Bizi Sarıçam Belediyesinde gönlü sıcak insanların karşılaması adeta bizlerin gurbette bir şehri gezmeye değil de sanki evimize gitmiş gibi mutlu etti.
Sarıçam ilçemizden kısaca bahsedecek olursak İki farklı üniversite bu ilçemizde kültür ve yemekleriyle ilgi odağı olan yeni bir ilçemiz.
2009 da ilçe olması hasebiyle ciddi bir göç almakta yeni bir şehir kurulmakta olduğunu gördük.
Tüm spor faaliyetlerinin yapıldığı geniş alanlara sahip bir ilçemiz. OSB’lerin birçoğunun bu ilçe sınırlarında olması ilçeyi kısa sürede ilgi odağı haline getirmiş.
Havasının sıcak olmasının yanında bizi karşılayan ev sahibi arkadaşların gönül sıcaklığı bizi daha da mutlu etti.
Bizleri öyle yerlere götürdüler ki kısa sürede çok işler yaptık.
Muz bahçeleri, çilek bahçeleri, tarihi köprüler, varda köprüsü, Karaisalı Kapıkaya Kanyonu, Ulu Cami, Yağ Cami, Büyük Saat Kulesi, Adana Müzesi, şehir turu ve Taş Köprü…
Bize mihmandarlık yapan Sarıçam belediye basın müdürü Şükür Bey ve ekibi Adana da kısa bir zamana sığdırdığımız bu tarihi ve kültürel gezimizde çok şeyleri görmemiz için ayrıca çaba sarf ettiler.
MEĞER HAVASI GİBİ İNSANININ GÖNLÜ DE SICAK MEMLEKETMİŞ
Adana kent yaşamı olarak milattan önce 6. Yüzyıl’a dayanıyor… Çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapması coğrafyanın bereketli topraklardan olması Seyhan nehrinin şehrin ortasından geçmesi şehre farklı bir atmosfer katmış… Suyun medeniyet olmasını Adana’ya kattığı güzellikle gördük.
Adana’nın tarihsel açıdan İlk, Orta ve Yeni Çağ olarak değerlendirirsek;
İlk çağda yaşayan kavimler Hitit Devleti’nin M.Ö. 1191 – 1189 yılları arasında batıdan gelen akınlarla yıkılması ile birçok küçük krallıklar ortaya çıkmış. Sırasıyla Kue Krallığı, Asurlular, Klikya Krallığı, İranlılar, Makedonyalılar, Selokidler, Çukurova Korsanları, Romalılar hakim olmuş.
Orta Çağ’a baktığımızda ise Romalılar’dan sonra Orta Çağ’da Bizanslılar, Araplar, Selanikliler, Ermeniler, Mısır Türk Memlük Devleti, Ramazanoğulları.
Ramazanoğulları Vakfiyesine göre büyük imar atılımları bu dönemde yapılmış; camiler, mescit ve medreselerle birlikte, yüksekokullar ve diğer kültür kurumları, sağlık ve sosyal hizmet veren kurumlar…
Yeni Çağ döneminin sonunda ve Yakın Çağ’da buraya Osmanlı İmparatorluğu hakim olmuştur. 1517 – 1918
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Hristiyan tebaanın yaşadığı kendi inançlarına göre ibadet yapacağı Kilisesi’nin bulunması da çoklu medeniyete ev sahipliği yaptığının göstergesidir.
Ayrıca Çukurova’nın tahıl, narenciye ve iç piyasada yeri büyük katma değeri milli hasılaya katkısı tartışılamaz. Tufanbeyli ilçemizde bulunan antik kentin asırlara dayanması…
Tarihi Ulu Cami Ramazan Beyoğlu beyliği Memlûklü ve Osmanlılar Dönem’lerine ait mimarî karakterleri üzerinde toplayan bu eserin üç ayrı kitabesinden, ilk defa 1513 yıllarında Ramazan oğlu Halil Bey tarafından inşasına başlandığı, 1541 yılında Halil Beyin oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından bitirilerek ibadete açılmış.
Büyük saat kulesi 1881 de vali (Şair) Ziya paşa döneminde başlanıp sonrasında 1882 yılında Vali Abidin Paşa tarafından tamamlattırılmış. 32 metre olmasıyla Türkiye’nin en büyük Saat kulesi olduğu söyleniyor.
Kısaca Varda Köprüsünden bilgi verecek olursak Sultan 2. Abdülhamit ile Alman İmparatoru Kaiser Wilhem tarafından imzalanan sözleşme ile İstanbul, Bağdat ve Hicaz demiryolu hattını tamamlamak üzere 1907-1912 yıllarında inşa edilmiş. Hicaz Mekke Medine için lojistik destek ve ticareti yapmak adına yapılmış olduğunu öğrendik.
Köprü 99 metre yüksekliğinde ve 172 metre uzunluğunda olup çok derin bir vadiyi birbirine bağlıyor. Varda Köprüsünün bir diğer önemli özelliği de düz bir köprü olmayıp virajlı olduğunu yerinde gördük.
Yağ Cami Saint Jacque adına yaptırılmış, Haçlı Kilisesi’dir, 1501 yılında Ramazanoğlu Halil Bey tarafından camiye çevrilmiş. Yağ cami denmesinin sebebi ise eskiden caminin önünde yağ pazarı kurulurmuş.
Yağ caminin ana giriş kapısının üst tarafın da tersten baktığımızda baykuşa benzeyen bir yapıtın olduğunu gördük.
Kapıkaya kanyonu Karaisalı İlçesi sınırları içerisinde Kapıkaya Köyü’nde yer alıyor. Ortalama 200 metre yüksekliğinde 7 bin 250 metre yürüyüş yolu ortasından Çakıt çayının geçtiği görmeye değer bir yer olduğunu söylemeden geçemezdim.
Türkiye’nin ilk 10 büyük müzesinden biri olan Adana müzesini gezdik. Mersin, Antep ve Maraş’tan toplanmış eserler vardı. Kendi elektriğini ve suyunu üreten bir müze…
Tarihsel olarak ilk 1907 Adana’da yaşayan (azınlık) Simyonoğlu ailesi tarafından iplik fabrikası olarak yaptırılıyor. Sonrasında aile Fransa’ya gidiyor ve fabrika 1927 yılında Atatürk’ün emri ile Milli Mensucat fabrikası adını alarak üretime geçiyor.
Hatta Türk edebiyatının önemli yazarı Orhan Kemal’in de bir süre bu fabrikanın muhasebe bölümünde kâtip olarak çalışıyor ve burada yaptığı gözlemlerle, Murtaza romanına esin kaynağı oluyor.
Türkiye Cumhuriyetinin ilk 10 sanayi kurulusundan biri olan tarihi Milli Mensucat Fabrikasının, 2014 yılında Kültür ve Turizm bakanlığının restorasyona başlaması ile ilk etap olan arkeoloji müzesi 2017 yılında ziyarete açılmış.
Adana Arkeoloji Müzesi de yine Türkiye Cumhuriyetinin ilk 10 muzesi arasinda, 1924 de Bölge müzesi olarak açılan müzenin eser yönünden çok zengin. Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait birçok eser müzede sergilenmekte.
Adana Müze Kompleksi, 37.000 m² kapalı, 25.000 m² açık olmak üzere 62 bin m² toplam alanı ile Türkiye’nin en büyük, Dünya’nın ise 5. büyük müzesi unvanını da kazanacağı söylenmekte.
Şehri gezerken yolumuz Adnan Menderes bulvarına Paralel Seyhan baraj gölü etrafında mesire alanı olarak ve halkın gelip ailesiyle birlikte vakit geçirdiği gençlerin arkadaşlarıyla birlikte eğlenebileceği stres atabileceği bir mekân olması şehre ayrı hava katmış…
Balık tutma merakı olanların dostlarıyla birlikte hoşça vakit geçirebileceği de bir yer…
Tabi bizlere mihmandarlık yapan Şükrü Bey bizlere çiçekli bölgesinde bulunan çilek tarlalarını da gezdirdi… Çilek tarlasında gezme ve tadına bakmak nasip oldu… Çileğin tarladan yemesi tadı ve rayihası mükemmeldi. Çileğin yetiştirildiği Çiçekli de toplamda yöre halkının ektiği çilek 400 dönüm. Birde buna çilek festivali yapmışlar…
Bunun üzerine Sarıçam ilçesine bağlı Çiçekli köyünde Hicaz narı yetiştiriliyor olduğunu öğrendik toplam 2500 dönüm ekiliyor ve lezzeti çok güzel olduğu için genelde Rusya ve Ukrayna’ya ihraç ediliyormuş…
Nar bahçelerinde Ekim’de kesime başlanıp ortalama 1 ay süren hasattan sonra birde Ekimin sonlarına doğru Nar festivali yapıyorlarmış… Belki bir festivale nasip olursa davet edilirsek gitmeyi isteriz.
Yine Sarıçam ilçesinde Muz bahçesine girdiğimizi de yazmadan olmazdı bahçe sahibi arkadaşlar bize dalından muz ikram etti dalından yemekte varmış. Yöre halkı muzun yanında patates yetiştiriyor ayrıca şunu merkezi hükümetten istiyorlar, IPART kırsal kalkınma desteği yanlarındaki komşu illerde var fakat Adana da yok neden acaba? Ümid ediyoruz bu sorunları en kısa zamanda çözülür.
Tabi bu gezimizde tatlı ve unutulmaz şeylerden biride Cuma Namazımızı Sarıçam Belediyesi’nin içindeki mescid te kılmamızdı ezanın binada yankısı ortamın ambiyansı çok güzeldi…
Bizlere konaklamada ev sahipliği yapan Sarıçam Belediye Başkanı Bilal Uludağ ve ekibine, Adana’ya gidişimizde bize ulaşım desteği veren Ankara Pursaklar Belediye başkanımız Ertuğrul Çetin ve ekibine de husûsen teşekkür ediyoruz.
İlgisini sanata bilime yoğunlaştıran insan, farkında olmasa da başa gelecek felaketlerin üstesinden gelmiş olur… Sağlıcakla kalın.