Yazı başlığımız “Kumar Bağımlılığı” olabilirdi. Ancak internetin ve akıllı telefonlarının sanal hayat üzerinden hayatımıza getirdiklerine, aslında “götürdüklerine” baktığımızda bu başlık üzerinden konuyu işlemek istedim.
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, eski zamanda yıllarla ulaşabileceğimiz şeylere evet bir “tık” ile ulaşabiliyoruz. Tabi bütün bunlara “Teknolojinin nimetleri” demiyoruz. Allah’ın biz aciz insanlara olan ikramları diyoruz. Lakin bu ikramlar ve imkânlar bizim için ayrıca imtihan sebebi de oluyor.
Eskiden evliyalar üzerinden keramet olarak anlatılan kimi şeyler bu zamanda gayet normal işlerden oldu. Evliyaların kalpten kalbe konuşması bu zamanda telefon vasıtasıyla dünyanın öbür ucundaki kimselerle görüşmek artık sıradan bir iş oldu. Süleyman (as) verilen mucizenin ses ve görüntü nakli bize de verildi. O Peygamber rüzgârla uçuyordu, bizler de uçaklarla. Maddenin nakli de bakalım olacak mı? Olacağı söyleniyor. Oturduğumuz yerden kâbeyi de izleyebiliyoruz, birçok rezaleti de.
Okumaktan çok hoşlanmıyor musunuz “sesli kitaplar” var. Vaazlar, dersler, sohbetler var. Okulda hocanızdan anlayamadığınız dersler artık elinizin altında. Döndür döndür izle çalış. İşte bu ve daha nice imkanları olan internet maalesef bizleri ahlaki açıdan ciddi anlamda dejenere de etti, ediyor.
Evet, bir telefonla bu zamanda girilmedik günah yok diyebiliriz. Sosyal Medya ile evet dünyaya açılabiliyorsunuz. Bedeniniz evde, işte ama ruhunuz, aklınız ve kalbinizle size açılan binlerce pencereyle başka başka âlemlerde oluyorsunuz. İşte imtihan da burada başlıyor.
Birisi demiş “ Ben hiç rüşvet yemedim” Ona sormuşlar “Sana hiç rüşvet teklif edildi mi? Hayır demiş. Elbette teklif edilmeden bu ortaya çıkmaz. İşte sanal hayatın bize öyle teklifleri, öyle imkânları var ki. Bundan kaynaklı olarak yıkılan aileler, aldatmalar, kumar bağımlılıkları, gayri ahlaki film, dizi bağımlığı, kısa yoldan para kazanma hırsları, kendi mahremini, evini, ailesini, para kazanmak uğrunda açılan kanallarda, hesaplarda kullanmak ve dahası. İşte bütün bunlar içinde biri var ki, bu sanal kumar alışkanlığı olarak kendini gösteriyor. Bir psikolog arkadaşım bu bağımlılığın ciddi oranda artığını söyledi.
Normalde bildik tarzda kumar oynamak için bir ortama gitmeniz, sizin gibi belli sayıda kimselerin olması lazım. Ancak sanal kumarda fiziki bir mekâna ihtiyacınız yok, internet ve telefon yeterli. Kısa yoldan para kazanma hırsının, özentinin, merakın, bir deneyelim diye olan denemelerle başlayan sanal kumar nice gençlerin ve dahi yetişkinlerin hayatını mahvetmeye devam ediyor. Youtube’da kumar bağımlılığı ile ilgili kimi videoların altına yapılan yorumları okudum da, birçok kıvranan, pişmanlık duyan yorumları görünce içim yandı.
Kumar dinimizce haram, lakin azıyla başlayan bu illet bir zaman sonra çığ gibi büyüyor. Kaybettiklerini telafi etmek, kazanınca biraz daha fazla kazanma hırsıya devam eden bu illet bir zaman sonra “bağımlılığa” dönüyor. Yani artık kazanmak ve kaybetmek kumarın bahanesi oluyor. O esnada yaşanan haz, dopamin, heyecan asıl olmaya başlıyor.
Yıllar önce okuduğum bir makalede rahmetlik Rasim Özdenören’in aklımda kalan şöyle bir tespiti olmuştu. “Kumar oynayan birisine ne kadarlık oynuyorsun diye sorun, -diyelim şimdiki rayiçten mesela Bin lira olsun.- Al sana iki bin lira git bunu evinde çoluk çoğunla ye, onlara bir şey al, deseniz kabul etmez. Çünkü onun asıl sorunu para kazanmak değil, kumar bağımlığı olduğu için o menhus, uğursuz oyunun verdiği psikolojiyi, dopamini o şeytani hazzı tatmin etmek isteyecektir” demişti.
Evet, böyle illet bir bağımlılık hayatı ve özellikle gençlerin hayatını zehir etmeye, evlilikleri bitirmeye ve Allah korusun intiharla sebep olmaya devam ediyor. Eğer böyle bir alışkanlığa duçar olunmuş ise; mutlaka çözüm yolunda gayret göstermeli, ümitsiz olunmamalı, bu konuda uzmanlardan yardım alınmalıdır. Yerine göre bunu aileye açmalı ve onların da desteği istenmelidir. Ama en başta Allah’a sığınmalıdır.
Kumardan kazanan sadece yasa dışı siteler ve kumarhanelerdir. Tabi onların ki de kazançsa. Çünkü haram kimseye huzur, mutluluk getirmez. Diyelim kumarda bütün elleri kazanacaksınız, ne olacak? Huzurlu mu olunacak? o sözde kazançlar gırtlaktan rahat rahat geçecek mi? O paralarla çoluk çocuk mu büyütülecek? Ne olacak? Şu ölümlü dünyada az da olsa “Helalin tadından” daha tatlı ne olabilir? Aza yetinmek, kanaat etmek, alnının teriyle hayatını idame ettirmek mi daha tatlıdır, yoksa haram yolların kumarı, faizi mi? Hiçbir hırsız çaldığında bir şey bırakmadan çalmazmış. Bıraktığı şey de “vicdanıdır” Tabi bu vicdan gün gelir kalmayıp, dumura uğrayabilir. O yüzden yol yakınken ne durumda yaşta olunursa olunsun “zararın neresinden dönülürse kardır” gerçeğince Allahtan yardım istenmelidir.
Bir uyuşturucu bağımlısı genç birçok yollar deneyip uyuşturucudan kurtulamayınca kendisini Allah’a arz ediyor ve samimi bir istekle yalvararak Allah’tan kendisini bu illetten kurtarmasını istiyor, dualar ediyor. Sonuç mu? Kurtuluyor, elhamdülilah.
Evet, kumar bağımlığı gibi olan birçok bağımlılıklar beyinde uyuşturucu gibi tesir yaptığı uzmanlarca ifade ediliyor. Fakat ne olursa olsun. Allah yeter ki, yâr olsun, biz de bu illetlerden kurtulmak isteyelim, inanıyorum ki, kurtuluruz. Bunun güzel örnekleri de vardır.
Bağımlılık her ne kadar kötü bir kavram olarak ifade edile gelse de, güzel şeylere bağlı ve yerine göre bağımlı olmak da mümkün. Bir arkadaşım kayınpederi için şunu demişti. “Gece teheccüde kalmak, belli başlı evrad ve zikirler okumak en büyük zevklerindendir. Her gece kalkar ve mutlaka en az bir iki saatini buna ayırır” demişti. Demek ki, insan güzel şeylere de yerine göre “bağımlı” olabilir. Eğer bir bağımlılık olacaksa böyle şeylere olmalı, mesela kitap okuma bağımlısı olalım. Yani bir şeyde haddi aşacaksak onsuz yapamayacaksak böyle şeyler olsun. Kitap, spor, ibadet, hayır hasenata koşturmak bizim bağlılıklarımız, aslında bağlılıklarımız olsun.
“Alışkanlıklara zıt alışkınlıklar ile gem vurulur” denilir. Şu durumda azla başlayan hayırlı güzel alışkanlıklar edinerek bu gibi alışkanlıklardan uzak durmaya çalışmalıyız. Amma bu konuda ki en büyük dayanak noktamız ise, Allah korkusu, Allah sevgisi olmalı ve kendimizi ve ailemizi sevmek, acımak olmalı. Nasuh bir tevbe ile yola konulup, “olanlar geride kaldı, artık kaybettiklerimi maddi olarak telafi etmeye değil, bu alışkanlıktan kurtulmaya kendimi adıyorum” deyip hayra yönelmeli. Zaten bir müddet bu helalin güzel tadı insana geçmişi için “keşkeler” dedirtecek olsa da, keşkeler yerini “Estağfirullah”lara bırakacaktır. Bu da çok daha hayırlı olacaktır.
Rabbim bütün kötü alışkanlıklardan ve bilhassa kumar bağımlığından kendimizi, neslimizi muhafaza eylesin. Sağlıcakla kalınız.
Zamanın vebası olmaya hızla ilerleyen sanal kumar bağımlılığı basit, sade ve anlaşılır şekilde anlatılmış. Kıymetli yazarımızı tebrik ediyorum. Bir psikoterapist olarak yazıya imzamı atıyorum. Devletin son zamanlara kadar reklamını da yasakladiğı ancak şuan yasağı kaldırıp vergi indirimi de yaptığı bu melanet sektör sigara bağımlılığını sollayan bir kötülük nüfuzuna sahiptir. Devletin sigara bağımlılığını azaltmak adına attiğı her adımı desteklediğimiz kadar sanal kumarın önünü açmasını bir o kadar eleştiriyorum zira durum çok kötü. Devletin ve toplumun bir an evvel bu vebaya karşı harekete geçmesi şart.