Şehir hikâyeleri yazı dizimizde bu hafta Yeşilırmak vadisi Harşena Dağı eteklerine kurulmuş, gezip görülecek pek çok tarihi ve doğal güzelliği bulunan ilginç bir şehir, Amasya’dan bahsedeceğiz. 8 bin yılın üzerindeki tarihi boyunca bilim adamları, sanatkârlar, şairler yetiştirmiş, Osmanlı şehzadelerinin sancağı olmuş, dünyanın en güzel misket elması, kirazı ve bamyasının üretildiği, Milli mücadelenin temellerinin atıldığı Kurtuluş savaşının ilk önemli adımını teşkil eden genelge’nin okunduğu, krallık başkentliği dahi yapmış buram buram tarih ve kültür kokan önemli şehirlerimizden biridir Amasya.
Efsanevi aşkları ile artık ölümsüzleşmiş Ferhat ile Şirin hikayesi ile kendini ‘aşkın başkenti’ olarak tanımlayan Amasya’mızın bu çok özel FERHAT İLE ŞİRİN EFSANESİ ni hemen anlatalım o halde.
Ferhat nakkaşlık yapan yiğit bir delikanlıdır. Köşkler, saraylar süsler, yaptığı eserlerle göreni hayrete düşürür. Aynı zamanda gönlünü Şirine kaptırmış divane bir aşıktır Ferhat. Fırçasından dökülen güzellikler hep Şirin içindir; böyle derler. Şirin ise Amasya Sultanı Mehmene Banunun kardeşidir. Her iki genç birbirlerine sevdalıdır. Gizliden gizliye buluşurlar. Ferhat istetir sultandan kardeşini ama Mehmene Banu kardeşini vermek istemez. Hayır demektense bu fakir delikanlıya, yapamayacağı bir iş buyurur. Masal bu ya “Su sıkıntısı çekilen şehrimize suyu getir, Şirin’i vereyim” der. Sultan için imkansız bir rüyadır, dağların tepelerin ardındaki suyun şehre gelmesi ama Ferhat için sevdiğine vuslatın gerçekleşeceği gündür.
Ferhat, alır eline külüngü, vurur kayaların böğrüne böğürüne. Kayalardan kanallar açmaya taşlardan duvarlar örmeye başlamıştır, Bu haberi alan Sultanın etekleri tutuşur, kardeşini bu garibana vermek istemez ve Ferhat’a yalancı bir haberci yollar. Yollanan bu yaşlı kadın açılan su kanallarını takip ederek, külüngün sesini dinleyerek Ferhat’ı bulur.
Haberci Ferhat’a Şirinin öldüğünü ve boşuna uğraştığını söyler.
Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner, dünyası yıkılır… Haykırışları yankılanır kayalarda. Sonra sesi kesilir… Ferhat bu habere dayanamamış ve canına kıymıştır. Bu yalan haberin Ferhat’a söyleneceğini öğrenen Şirin de acıyla koşar kayalıklara, bakar ki Ferhat cansız yatıyor. Şirin de hiç düşünmeden atar kendini kayalıklardan aşağıya. Cansız vücudu uzanır, Ferhat’ın yanına boylu boyunca.
Dünyada murat alamadan ölen iki genci, ölüme gittikleri yerde yan yana gömerler. Derler ki, her bahar iki mezar üzerinde iki gül bitermiş. Tam güller kavuşacakken iki mezar ortasından çıkan karaçalı iki gülün birbiri ile buluşmasını engellermiş. Ve bu efsane, o bölge ve onları bilenler için unutulmaz ve dilden dile dolaşan bir hikaye olarak bu zamanlara kadar ulaşır.
Vadi tabanı üzerine kurulan ve Anadolu’nun iç kesimlerini Samsun limanı’na bağlayan yol üzerinde bulunan Amasya, otantik sokaklarıyla tam bir tarih ve kültür şehridir. Tarihi 8 bin 500 yıl öncesine dayanan, 14 medeniyete ait çok sayıda tarihi eseri bünyesinde barındıran Amasya, adeta açık hava müzesini andırır.
Kentin kuzeyinde yer alan Harşena Dağı ile Anadolunun en büyük kaya mezarları arasında gösterilen Pontus Kral Kaya Mezarları UNESCO Dünya Miras Listesinde yer almaktadır. Tarihi Amasya (Yalıboyu) Evleri, Kral Kaya Mezarlıkları, Amasya Kalesi, Bimarhane, birbirinden kıymetli müzeler, camiler, köprüler, kaplıcalar ve bedestenler turistler için kültürel çekim noktalarıdır.
E bu tarih coğrafya kültür ve medeniyet hazinesi olan turizm mekanlarından bazılarını biraz yakından inceleyelim.
AMASYA KALESİ
Harşane dağı üzerinde olduğundan Harşena Kalesi adıyla da bilinir Amasya kalesi.
Amasya Kalesi, tarihi mücadeleler içinde birçok kez el değiştirmiş ve bunların çoğunda tahrip olmuştur. Persler, Romalılar, Pontus ve Bizanslıların egemenlikleri döneminde birçok saldırıya uğrayan kale her seferinde yeniden inşa edilmiştir.
Yeşilırmak’ın kıyısına kadar sekiz savunma kademesine sahip olan kalede Cilanbolu adı verilen ve 150 basamakla aşağıya inilen bir dehliz vardır. Kalede sarnıçlar, su depoları, Osmanlı Dönemi’ne ait hamam kalıntıları ve kayaya oyulmuş Pontus Kral Mezarları bulunmaktadır. Sur duvarlarının önemli bir kısmı ayakta kalmıştır.
BORABAY GÖLÜ
Bir doğa harikası olan Borabay Gölü, İl merkezine 63 kilometre mesafededir. Doğal bir set gölüdür. Etrafı kayın, sarıçam, sedir ağaçları ile çevreli gölün rengi zümrüt yeşilidir. 25 metre derinliğe sahip borabay gölü doğu-batı yönünde uzanan bir vadide yer alır. Doğa yürüyüşü, piknik ve kamp için son derece uygudur.
KRAL KAYA MEZARLARI
Amasya’yı başkent olarak kullanan Pontus Krallarına ait olan Kral Kaya Mezarları, Amasya Kalesi eteklerinde kalker kayalara oyularak yapılmıştır. Hatuniye Mahallesi’nin dar sokaklarından, tren yolunu geçerek çıkılan mezarların arasında, kayaya oyulmuş yollar ve merdivenler bulunmaktadır. Yeşilırmak Vadisi boyunca, irili ufaklı 21 mezar olduğu bilinmekle birlikte bunlardan sadece birkaç tanesi günümüze gelebilmiştir.
ŞEHZADELER MÜZESİ
Şehzadelikleri Amasya’da geçmiş olan Osmanlı Sultanlarının heykelleri ve kendi dönemlerini yansıtan kıyafetleri ile müze, Amasya’ya gelenlerin önemli ziyaret yerlerindendir. Dönemi yansıtan aksesuarlarıyla 15’inci ve 16’ncı yüzyıllara ait bir Anadolu Türk evinin tam olarak bugüne taşınmış halidir.
SABUNCUOĞLU ŞERAFETTİN DARUŞŞİFASI
Amasya’da İlhanlı Dönemi’nden günümüze ulaşan tek eserdir. Sadece Amasya Bimarhanesi’ne mahsus bir özellik olarak kapı kilit taşında diz çökmüş vaziyette insan kabartması mevcuttur. Anadolu’da müzikle tedavi yapılan ilk hastane olarak bilinmektedir. Müzede, Fatih Sultan Mehmet döneminin önemli hekimlerinden Sabuncuoğlu Şerefeddin’in ilk Türkçe cerrahi eseri Cerrahiyyetü-l Haniye kitabındaki çizimlerden yola çıkarak yaptırılan 10 ayrı branştaki tıp ve cerrahi aletlerinin sergilendiği ve tedavi yöntemlerinin gösterildiği odalar yer alır.
(“Şehzadeler şehri, Aşkın başkenti Amasya” yazımız devam edecek…)
Tebrikler, başarılar diliyorum, güzel bir kültür bilgilendirmesi olmuş