Türkülerimiz yaşadığımız coğrafyanın derinliklerinde yatan gerçekleri anlatmakla kalmamış, aynı zamanda topraklarımızın sınırlarımızın çizilmesinde de etkili rol oynamıştır. Bir ülkeyi yok edebilirsiniz lakin unutmamalıdır ki bir gün gelir o ülkenin ruhu olan ezgileri sınırlarını yeniden çizer ve varoluşunu göğsünü gere gere ilan eder.
Anadolu’da yazılan türkülerin her birinde bir başka hikaye saklıdır. Öyle yada böyle aşk, sevda, hasret ve acı yer edinmiştir. Anadolu insanının ruhunu, samimiyetini, zarafetin, asil ve dik duruşunu, yüreğinde ki sonsuz güzellikleri ilmek ilmek, nakış nakış nesilden nesile ulaştırılması en büyük kültür zenginliğimizdir.
Bugün ki hikayemiz Ege’nin cenneti Muğla Ula’da geçmekte olup derlemeci, halk sanatçısı Şerafettin Civelek tarafından kaleme alınan ve günümüzde dek ulaştırılan “DENİZ ÜSTÜ KÖPÜRÜR” türküsünü sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacağım.
Osman Ula Çaydere’dendir. Bir gün Ula düğünlerinden birine katılır. Bu düğünün onun dayı oğlunun düğünü olduğu rivayet edilir. O dönemlerde Ula düğünlerinde hatta Anadolu’da bir çok ilimizde düğünlerde köyün bekar oğlanları duvar üzerine dizilir ve düğün alanında ki kızları süzerlermiş. Burada ki amaç çoğu görüşe göre beğendikleri kızları işaret edip ailelerini karşı tarafa görücü göndermek amacıyla kız kesmek denilir. (Kızların kafasına taş atan bile olurmuş)
Osman’ da bekarlar kervanıyla duvarın üstünde yerini alır. Alayda ki kızları bir bir süzmeye başlar. Fakat çok geçmez gözü bir dilbere takılıverir. O kızdan başkasına gitmez gözleri dönüp dolaşıp halkada onu bulmuştur. Gülayşe… Eli ayağı tutuşmuştur o an ve aklına yazmıştır o kızı. Artık ne unutması mümkündür kızı nede hatırından çıkarabilmiştir. Görücü göndermeye cesareti olmadığından mıdır bilinmez Osman önce bu kızı bilmek ister. O gün sadece izleyebildiği o kızı bir kez daha görebilmek için başlar düğün seferlerine.
Gülayşe’sini görmek umuduyla düğün düğün gezer dolaşır. Rivayete göre Osman bu düğün gezme işini biraz abartır ve Osman’ı bilenler ona “Kambersiz düğün olmaz” yerine artık “Osman’sız düğün olmaz “ demeye başlarlar. Gel zaman git zaman Osman bu kızı bir düğünde yakalar. Kararlıdır, konuşacak ve yüreğindekileri anlatacaktır. Lakin ne hikmetse tam o sırada arkadaşları birden dert dinleme meraklısı gibi oğlanın derdini anlatması için onu götürürler. İş bu ya götürdükleri yer denizin kenarıdır. Hemen derdini sorarlar. Osman onlara ne anlatsın ki. Bunca zaman ne anladılar ki. Osman kalbinden geçenleri bir tek sevdiği kıza söylemek ister. Bir kere söyleye bilecektir çünkü. Onca duygu yükünü yüreğinden dile dökebilmek öyle kolay mıdır ki?
O güne dek sazı eline almamış olan Çaydere’li Osman, birden irkildi. Yeniden doğmuş gibi oldu. Arkadaşının elinden sazını alır ve başlar yüreğindekileri dile getirmeye. İşte o günden sonra Osman’nın yüreğindeki sevda sevilen Ula türküsü olmakla kalmaz günümüze dek ulaşır.
DENİZ ÜSTÜ KÖPÜRÜR
Deniz üstü köpürür
Kayığada binsem götürür
Benimde buraya geldiğim
Bir güzelden ötürü ah yarim ah
Karıncanın katarı
Yüreğime değdi batarı
Benimde buraya geldiğim
Bir güzelin hatırı ah yarim ah
Herkese iyi okumalar dilerim.
Sevgilerimle