Selâmün aleyküm ve rahmetullâhi ve berakâtuh mü’min kardeşlerim!
Bir rivayete göre Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle demiştir: Allah-u Teâla Hz.
Âdem (a.s)’ı yarattığı vakit, “Git ve şu oturan meleklere selam ver; selamını nasıl
karşılayacaklarını dinle.
Onların verdiği karşılık senin ve neslinin selamı olacaktır.” buyurdu. Bunun
üzerine Hz. Âdem (a.s):
Es-Selâmü aleyküm, dedi. Melekler de es-selâmu aleyke ve rahmetullâh dediler
ve rahmetullah kelimesini ziyade ettiler, buyurmuş.
Bizler de günümüzde yolda yürürken yanımızdan geçene selam veriyor ya da
verilen selamı alıyoruz.
Evlerimize girerken ev halkına selam veriyoruz ki bu da Enes’ten (r.a) rivayet
edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle demiş: “Yavrucuğum, ailenin
yanına girdiğinde selam ver ki. Sana ve hane halkına bereket olsun.” buyurmuş.
Ne kadar alışkanlık haline getirilmiş bir şekilde her eve girdiğimiz de selam
versek de bazen unutabiliyoruz. Ama inşallah bu rivayetten sonra hepimiz
selam vermeye azami derece de dikkat ederiz. Ve inşallah hepimiz Allah’ın
bereketine nail olabiliriz.
Detaylıca düşündüğümüz de selam vermenin hayatımıza işlediğini idrak
edebiliriz.
Kimimiz telefon konuşmalarımızın başında ve sonunda da Allah’ın selamını alış-
veriş haline getiriyoruz.
Namaz kılan her Müslüman’ın fark edebileceği ince bir
ayrıntıya da değinmek istiyorum.
Namazın sonun da önce sağ omzumuzda ki meleğe selam verip daha sonra da
sol omzumuzda ki meleğe selam veriyoruz.
Aslında özetlemek gerekirse selâm vermek çok kapsamlı bir davranıştır.
İnsanoğlunun başı Hz. Âdem (a.s)’ dan bu tarafa uzanan bir tür ibadet
diyebiliriz.
Bunun için ayrı bir çaba göstermeye yahut bir bilgiye sahip olmaya gerek yok.
Her Müslüman’ın yapması ve yayması gerekiyor.
Bâkî muhabbetle…