Kültür insanoğlunun varoluşundan itibaren davranış biçimleri, inançları, örflerini, adetlerini, temel düşünce tarzlarını oluşturan ve bunları hayatlarına yansıtma biçimi olarak bakabiliriz. Türkiye’de yaklaşık 85 milyon vatandaşımızın farklı kültürlere sahip olduğunu biliyoruz. Milyonlarca insanımızın farklı kültürlere sahip olmaları bizlerin zenginliğidir. Bu zenginliği farklı bakış açısıyla küçümsemek, hakir görmek kültürel handikaptır. Bu kültür handikaplarını daha sağlıklı iletişim ve empati kurarak aşalabiliriz. Kültürel handikaplar konusunda toplumumuzun büyük bir çoğunluğunu tenzih ederim.
Empati yeteneğimizi geliştirmemiz, insanları daha iyi anlamamız, farklılıklarımızı daha yakından tanımamız gerektiği düşünüyorum. Kültürel zenginliğimizin asıl o zaman farkına varacağımız yerde oluruz.
Anti kültür
Düşüce kalıplarını pekiştirtmemizin altında anti kültür anlayış yatmaktadır. Düşünce tarzlarımızda, kültürlerimizde olduğu gibi farklı durumlar olmakta olup, tarzlarımızı istişare ve münazara etmek en akılcı düşünce biçimi olur. Genel de maalesef başaramadığımız sağlıklı iletişim biçimi, istişare ve münazara etmemizi engellemektedir.
İstişare ve münazara etme mekanizmamızı geliştirmediğimiz ve bu hususta zayıf olduğumuz için kısır döngünün içinde kalmış bulunmaktayız. Kısır döngü devam ettiği için düşünce kalıplarının içine derinlemesine dalmakta, birbirimizi anlamamaya, bireylerin kültürel farklılıklarını benimsememeye ve bu minvalde akılcı bir çözüm bulamamaktayız.
Aile Yapısı
Türk toplumunda aile yapısı temellerimizi oluşturur. Toplumda bireylerin kültürel yapıları aile ile başlar, çevre ile etkilenir ve değişebilir. Aile önemli bir yapı taşı olup, bu yapı taşını korumamız ve en iyi şekilde beslememiz gerekmektedir.
Kişilerin aile yapılarıyla oluşturulan kültürleri ve düşünce yapılarının kalıpları bireye bağlı olarak gelişir. İşte bu gelişme sırasında topluma ve eğitim-öğretim mekanizmasına büyük görevler düşmektedir. Eğitim-öğretim sistemimiz bireylere sadece öğretmekle yetinmemeli, kişilerin kendilerine özel yeteneklerini ortaya çıkarmasına ve kültürel olarak geliştirmesine yardımcı olmalıdır. Özel yeteneklerimizin ortaya çıkması bireyleri zenginleştireceği gibi, toplumumuzu da zenginleştirir.
Çevrenin Kültürel Yapımıza Etkileri
Ailede başlayan kültürel yapımız, çevreyle etkilendiği ve değişime uğradığı aşikar bir durumdur. Kişilere büyük görevler düştüğü gibi, toplumumuza da büyük görevler düşmektedir. Bireylerin sağlıklı kültürel gelişimi veya kültürel handikaplara maruz kalmamaları için eğitim-öğretim sisteminde direk etkileşimde bulunulacak, prensiplerin geliştirilmesi bu minvalde çalışmaların yapılması, projelerin üretilmesi ve projelerin maddi kaynaklarının oluşturulmasının hızlandırılması yahut çoğaltılması gerekmektedir.
Çevre etkileşimi yaşadığımız yüzyılda çok önemli bir hal almış olup, maddi ve fiziki imkanların direk etkilediği kesindir. Maddi ve fiziki olarak imkanları az olan kesimler daha fazla destek verilmesi, sosyal toplum projeleri üretilmesi gerekmektedir.
Kırsalda veya kasabada yetişen bir çocuğun daha fazla fiziki ortam imkanına ihtiyacı olabilir. Örneğin; Çocuğun kültürel gelişiminin sağlanması için bir tiyatro gösterine, müzikal bir gösteriye, veya ufkunun açılması için kültür gezisine götürülebilir. Böylece gelecek nesillerin kültürel ve sanatsal faaliyetlerde daha iyi bir şekilde yetiştirebiliriz. Şehirlerde yaşayan çocukların kültürel faaliyetlerde daha fazla imkânı olabilir. Şehirlerde yaşayan çocuklarımız için ise bu faaliyetlerin analizleri ve planlamaları düzgün bir şekilde yapılmalı, eksikler varsa giderilmelidir.
Sosyal Medya mı, Sosyal Bela mı?
Dünya’da Sosyal medya mecraları özellikle son 15-20 yıldır hayatımızda çok yer kaplamaya başlamıştır. Sosyal medya mecralarının yararları mı fazladır, yoksa zararları mı fazladır tartışılır. Sosyal medya mecraları birbirimizle iletişim kurmamızda, birbirimizden haberdar olmamızda faydalı gibi gözüküyor. 7’den 70’e atık herkes sosyal medya mecralarını az ya da çok kullanır hale gelmiş bulunmakta olup, bu hususta faydalı mıdır? Yoksa zararlı mıdır? değerlendirilir veya tartışılabilir.
Sosyal medya mecralarının kültürel açıdan bakacak olursak, pek olumlu etki etiğini söyleyemeyeceğim. Çünkü sosyal medya mecralarında neredeyse her gün yeni bir gündemle düşünce çatışmaları, kültür çatışmaları bilinçli veya bilinçsiz şekilde yapılmaktadır. Bu çatışmaların 2000’lerden sonra doğanların kültürlerini, düşünce yapılarını direk etkilediği gözükmekte, bundan sonra doğan kuşakları etkileyeceği aşikârdır. Örnek verecek olursak; 5-6 yaşında ki çocuğun internet ortamında videolar izlediğini ve çocuğun düşünce ve kültürel yapısını nasıl etkilediğini net bir şekilde görebilirsiniz.
Sosyal medya mecraları hayatımız içinde olduğu için faydalı olursa kültürel gelişmeleri, zararlı olursa anti kültür bir gelişmeyi ortaya çıkarabilir. Anti kültür gelişmeler, sosyal medya ortamında ki sağlıksız çatışmaları ve kültürel handikapları doğurabilir. Sağlıksız sosyal medya mecralarının özellikle çocukların kullanımında tekrar gözden geçirilmesi faydalı olabilir.
Sonuç olarak kültürel gelişim de veya kültürel handikaplar da aile yapısının önemini, eğitim-öğretim hayatını, çevrenin ve sosyal medya mecralarının bireyleri nasıl etkilediğini silsile şeklinde görmüş olduk.