Hangi alanda olursa olsun, başarılı olmak isteyenlere özel bir hikâyem olacak bu hafta.
İki arkadaş yaya olarak dünya turuna çıkarlar. Tüm ihtiyaçlarını sırt çantalarına doldururlar ve günlerce seyahat ederler. Bu ağır sırt çantalarının altında her akşam oldukça yorgun düşmektedirler.
Yine yorgun bir günün akşamında, bitkin halde bir deniz kenarında çadır kurup derin bir uykuyu hayal ederlerken, birdenbire gökyüzünde ruhani bir ışık belirir ve bunlara yaklaşmaya başlar. Bu ışığı gören kahramanlarımız şaşkınlıkla birbirlerine bakarken, birden bu ışık demetinden şöyle bir ses duyarlar;
“Bu gece deniz kenarındaki çakıl taşlarından biraz toplayıp, sırt çantanıza koyun! Ayrıca yarın tüm gün seyahatinizde bu taşları da beraberinizde taşıyın. Eğer bu dediklerimi yaparsanız, yarın akşam her ikinizin de hem çok sevineceği, hem de çok üzüleceği bir haber vereceğim. ”
… Ve ışık kaybolur.
İki arkadaş bu mesaja çok kızarlar. “Bu kadar yorgunluğun üzerine bir de çakıl taşları topla ve yarın tüm gün taşları da sırtında taşı!” diye homurdanırlar. Buna rağmen her ikisi de çakıl taşlarını toplayarak çantalarına yüklerler. Çünkü ertesi gece verilecek olan haberi her ikisi de merak etmektedir.
Ertesi gece olur. İki arkadaş tüm gün boyunca çantalarında ilave olarak çakıl taşlarını da taşıdıkları için fazlasıyla yorgun düşmüşlerdir.
Uykuları geldiği halde uyuyamazlar. Her ikisi de çıkacak ruhani ışığın vereceği haberi beklerler. Ancak ne ruhani ışık ortaya çıkar, ne de bir mesaj gelir.
İki arkadaş çok kızarlar. “Aldatıldık…” diye düşünürler. Oldukça geç bir saatte, artık umutlarını kaybettiklerinde, “Hiç olmazsa şu çakılları çantamızdan boşaltalım. Bir de yarın enayi gibi onları tekrar taşımayalım” diye çantalarını açarlar.
Açmalarıyla birlikte, bir de ne görsünler: Çantalarındaki tüm çakıl taşları elmasa dönüşmüştür.
İki arkadaş çok sevinirler. Çünkü artık çok sayıda ve çok kıymetli elmasları vardır. Çakıl taşlarını taşımaktan şikâyet eden bu iki arkadaş bu kez de “Neden dün çantamıza daha çok çakıl taşı yüklemedik” diye düşünerek çok üzülürler. Tam da denildiği gibi..
Bu kişisel gelişim hikâyesinin mesajı şudur. Bugün elde edeceğiniz başarılarınız, daha önce ne kadar çok çalıştığınıza veya bir başka deyişle ne kadar çok çakıl taşı taşıdığınıza bağlıdır. Şüphesiz yarın nerede olacağınızı da bugün sırtınızda ne kadar çok çakıl taşıdığınız belirleyecektir.
Elde edilen başarı denildiğinde; aklınıza sadece mevki, sahip olunan diplomalar gelmesin. Hayat zaten doğduğumuz andan, öldüğümüz ana kadar birçok sınava tabi tutar bizi. Başımıza gelen iyi ya da kötü tecrübeler, heybemize attığımız birer çakıl taşlarıdır aslında. Sabırdır, azimdir, inançtır, umudunu kaybetmemektir. Bazen onlarla varmak istediğimiz noktaya yürümek ağır gelecek, bilirim. Sabretmek, beklemek zor gelecek. Bazen öyle engellerle karşılaşacağız ki yeise kapılacağız. Direncimiz düşecek, kabuğumuza çekilmek isteyeceğiz. Ama vazgeçmek yok. Unutmayın ki: sırtımızdaki çakıl taşlarıyla çıktığımız yolculukta, gitmek istediğimiz varış noktasına ulaşınca hepsi elmasa dönüşecek… Hayatınızın her köşesinde başarılarınız daim olsun.
Sağlıkla kalın.
“HOŞÇA” KALIN..