Başkalarının ne dediğine, ne yaptığına, ne düşündüğüne aldırış etmeyen, sadece kendi işini adaletle ve iyilikle yapmaya çalışan ne çok zaman kazanır.( Marcus Aurelius)
Ünlü filozof bu sözü 160 lı yıllarda söylemiş. Demek ki yüzyıllar önce de kendi yeteneklerinin farkına varmayan, başkalarının yaptıklarını diline dolayarak zamanını boşa harcayan, kendisine saygısı olmadığı için dış çevrenin düşündükleriyle hayatına yön veren üzülesi insanlar hep olmuş.
Üzülesi diyorum affınıza sığınarak; çünkü bu tarz insanlar en çok zararı kendilerine veriyorlar. Zaman denen şey o kadar kıymetli ki, hiçbir icat, milyarlarca para; 1 saniyesini bile geri getirmenin bir yolunu bulamadı daha… İnsanın en büyük engeli de kendisi oluyor kayıp giden zamanda.
Sizi kötü hissettiren şeylerden arınmalısınız. Aldığınız kararları eleştirenlerden, yapabildiklerinizi görmezden gelenlerden, dedikodu denen boş safsatadan uzaklaşmalısınız. Geriye kalanın zaten iyi olduğunu göreceksiniz.
İnsan doğasında iyi ve ideal yaratılışta olan bir canlı. Başkalarını düşünmeyi bırakıp kendi işinizi yapmak ve onu en iyi şekilde yapmaya odaklanmak en güzeli. Meyvesi olan ağacı taşlarlar, başkalarının sizin ya da işiniz hakkında ne düşündüğünü boş verin; kendinize karşı dürüst olun, elinizden gelenin en iyisini yaptığınıza emin olun. Bırak ortaya koyduklarınız sizi göstersin, başkalarının kelimeleri değil.
Yenilikleri denemekten vazgeçmeyin. Denemek, sadece denemek. Başarmanız şart değil, öğrendiklerinizden daha büyük bir başarı yok zaten… Yapabilir miyim, yeterli miyim gibi düşünceleri kafanızdan atarsanız bu hayatta parlayan bir yıldız olursunuz.
Yeni bir şey öğrenebilmek, kendine yeni bir ben daha ekleyebilmek; beni en iyi hissettiren şeylerden biri… Ufkunuzu daima açık tutun. Oluşturduğunuz rotanız hep aydınlık, ileriye dönük olsun. Zaman zaman kulaklıkla son ses müzik dinler gibi dış seslere kapatın dünyanızı, taa ki varış noktanıza ulaşıncaya kadar.
Hayatta iyi bir noktaya gelmiş olup ta hiç hata yapmamış kimse yoktur. Hatalarınız aslında sizin en kıymetli şeyiniz çünkü sonunda başarmanızı onlar sağlıyor. Hep şu sözü hatırla;
Başarısızlık yere düşmek değildir, yere düşüp de kalkmamaktır.
Bu noktada da “ bence şöyle yapsan daha iyi olurdu. Bana göre hata yapıyorsun, yok canım bu bana ters ” ve benzeri tümcelere, sizi eleştiren, oturdukları yerden yargı dağıtan cümlelere maruz kalacaksınız. Hiç aldırış etmeyin. Bu doğru yolda olduğunuza işarettir. Ne mutlu size…
Yapabildiklerinize ve yeteneklerinize odaklanın. Önünüzde çözülmeyi bekleyen bir konu varsa elinizdekilerle neler yapabileceğinizi keşfedin, bakış açınızı değiştirin ve başkalarından yardım ve fikir almaktan da gocunmayın.
Yapamazsın edemezsin diyenleri hemen geçin, size yardım edenleri hiç bırakmayın.
İnsanlarla anlaşmazlık hatta çatışma yaşamak, mutlaka sizde kaygı yaratacak diye bir şey yok. Yapıcı eleştirilere açık olun ama negatifliğe kapınızı kapatın. İnsanların düşünceleri elbette önemli ve kıymetli fakat günün sonunda en çok güvenebileceğin insan sizsiniz. Kendinize daha fazla güvenin ve içgüdülerinize izin verin. İçgüdüleriniz kalpten gelir, en çok ihtiyacınız olduğu anlarda zihninizi ve kaygılarınızı kapatın, içgüdülerinize kulak verin.
Kendinizin farkına varın, ne yapabildiklerinize odaklanın başkalarının ne yaptıkları bizi hiç ilgilendirmiyor. Başarılarıyla mutlu olur, takdir ederiz, başarısız olduklarında ise yeniden cesaretlendirir destek veririz. Arkadaşlıklarımızı kurarken de yakın çevremizde bu meziyette insanlar biriktirmek önemli.
Hata ve başarısızlık, başarma sürecinin kilit taşlarıdır. Hata ve başarısızlık olmadan elde edilmiş başarı şanstır. Hatta böyle elde edilmiş küçük bir başarı insanı çok büyük bir başarısızlığa da sürükleyebilir. Dolayısıyla küçük başarısızlıkları sevip kabullenmek çok daha hayırlıdır. Ayrıca kendi hatalarıyla barışık olan, bundan ders çıkaran ve kabul eden insanların çok daha çekici bulunduklarını biliyor muydunuz?
SAĞLIKLA KALIN “HOŞ”ÇA KALIN.
Allah razı olsun. Zihin dünyamda nice pencereler açan her cümlenin altı çizilecek bir yazıydı.