ilk defa savaş hukukunu ortaya koyan din İslam dinidir. Kadınların, çocukların, ihtiyarların ve geri hizmettekilerin kendi halinde olanların öldürülmesi yasaktır. Şehirlerin yağmalanması, sosyal kültürel alanların tahrip edilmesi yasaktır.
Savaş adaletsizliği, eşitsizliği ve zulmü engellemek için yapılır. Savaş vatanı, milleti, devleti, namusu, dini korumak için yapılır. Gerekmedikçe gerçekleştirilen her savaşın cinayet olduğu konusunda hem fikir olduğumuza inanıyorum.
İşte tamda bu noktada ordumuzun, askerimizin mücadelesi de bu olmuştur. Vatan toprağına namert eli değmesin diye canlarını hiçe saymış namusumuzu, bayrağımızı, ezanımızı korumak adına geride acılı analar, babalar, eşler ve evlatlar bırakmışlardır.
Vatan, millet sevdası yüreklerinde ağır basan ve şehadet şerbetini içen tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum.
Bugün ki hikayemiz de yine savaşın yoğun yaşandığı yıllarda cepheden gelecek olan haberlerin bekleyenlerde ki duygu yoğunluğuna ortak olalım isterim.
Yıl 1915, Birinci Dünya savaşının yoğun yaşandığı yıllar. Türklerinde birçok cephede savaştığı her türden levazımın gerekli olduğu gibi her şeyden önce de savaşacak asker lazımdı.
Büyük kayıpların verildiği, gidenlerin geri dönmediği çoğunun akıbeti bilinemediği günler..
Ulaşım trenlerle daha hızlı ve güvenli olduğu için askerlerde trenlerle gidiyor ulaşacakları yerlere. Hal böyle olunca İnsanımız tren istasyonlarında sabahlıyor. Kimi yolcu ediyor askerini kimi gelecek yaralı askerlerde yolcu ettiği eşi dostundan bir haber iki satır mektup var mı diye bekliyor. Ümitle beklenen kara trenler kara haber getiriyor çoğu zaman. Anaların, bacıların, eşlerin, gözleri ağlamaktan fersiz düşmüş çaresiz bekleyişi…
Bekledikleri bir defa ölmüş ama o her kara tren gelişinde bir defa daha ölen kadınlarımız analarımız bacılarımız. Yorgun, bitkin ve başı eğik kara tren acı bir çığlık atarak uzaklaşıyor. İnadına yaşatılmaya çalışılan ümitleri, o korkunç bekleyişleri bir ağıta dönüşüyor; Kara tren gecikir belki hiç gelmez, düşüncesi sarıyor bekleyenleri umutlar tükeniyor her gecen gün. Dağlarda salınır da derdimi bilmez diyor bekleyen yaralı yürekler. Dumanın savurur halim hiç görmez Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez. Ağlamaklı seslerde türkü oluyor bekleyişler dilden dile dolanıyor nağmeleri günümüze dek..
KARA TREN
Gözüm Yolda Gönlüm Darda
Ya Kendin Gel Ya Da Haber Yolla
Duyarım Yazmışsın İki Satır Mektup
Vermişin Trene Halini Unutup
Kara Tren Gecikir Belki Hiç Gelmez
Dağlarda Salınır Da Derdimi Bilmez
Dumanın Savurur Halimi Görmez
Gam Dolar Yüreğim Gözyaşım Dinmez
Yara Bende Derman Sende
Ya Kendin Gel Ya Da Bana Gel De
Duyarım Yazmışsın İki Satır Mektup
Vermişin Trene Halini Unutup
Kara Tren Gecikir Belki Hiç Gelmez
Dağlarda Salınır Da Derdimi Bilmez
Dumanın Savurur Halimi Görmez
Gam Dolar Yüreğim Gözyaşım Dinmez
Sevgilerimle…