İlk Müslüman, ilk dost, ilk yoldaş, ilk ana Allah ‘in ve peygamberin selamladığı 25 yıllık eş. Hüzün peygamberinin dert ortağı, sırdaşı, İslam’ın ilk finansörü. Dillere destan ahlakıyla “ KÜBRA” makamını kazanmış, Tahire annemiz tertemiz annemiz, Hatice anamızı konuşacağız bugün…
Bir gün mescidi nebevide oturuyordu Efendimiz (S.A.V.) Hatice’sini hatırladı. Vefatından yıllar sonraydı. Bir dal parçasıyla toprağa 4 tane çizgi çizdi.
-Biliyor musunuz bunlar neydi? Diye sormuştu ashabına. Ve saymaya başladı mübarek sesiyle:
-Cennet hanımlarının en hayırlıları, bu dördüdür. Birisi İmran’ in kızı Meryem, diğeri Firavun ‘un eşi Hz.Asiye, diğeri Muhammed’ in kızı Fatıma ve sonuncusu da Hüveylid’ in kızı Hatice ‘dir. Adını anmasına bile buğulu gözleri şahit olmaya yetiyordu.
Hz. Aişe (R.a.) aynı dönemde bile evli olmamasına rağmen, en çok kıskandığı eşiydi Hz Hatice. (R.a).
HZ. Hatice (R.a.) Onun yol arkadaşıydı.25 yaşındayken o yol arkadaşlığına talip olmuştu. Hz. Hatice annemiz (R.a.) ahlakına hayran olmuştu. Peygamber efendimize (S.A.V.) Meysere ile haber göndermişti. Muhammed ül Emin diye biliniyordu. Ahlakın en güzeline sahipti. Yüzü ise gelmiş geçmiş tüm insanlardan daha güzeldi. Hz. Hatice (R.a) Ondaki müstesnalığı fark etmişti. Hatice anamız (R.a.) çok olgun ve bilge bir kadındı. Mekke ‘nin önde gelen tüccarlarından olduğu için zengindi. Soylu ve bekâr olması sebebiyle talipleri oldukça fazlaydı.40 yaşındaydı. Haber göndermişti Efendimiz’e (S.A.V.) . Ve peygamberimiz evlilik teklifini kabul etti. Hâlbuki efendimiz (s.a.v.) daha önce hiç evlenmemiş taptaze, genç bir gelini tercih edebilirdi. Eğer nefsani hareket etmiş olsa idi. Zira Hatice anamız (R.A.); 3 çocuklu dul bir kadındı. Daha önce iki evlilik yapmıştı. Fakat peygamberimiz (S.A.V) Tahire diye nam salmış Hz Hatice anamızın (R.a.) ahlakından etkilenmişti. Kabul etti. Düğün semavi bir nurla bezenmişti. 6 çocuk verdi Nebiler Nebi’sine. Erkek çocukları yaşamadı, vefat etti.
Bir gün efendimiz(s.a.v.) eve geldiğinde Hz. Hatice anamızı (r.a.) ağlarken buluyor. Niye ağladığını sorduğunda, Hatice anamız:
-Nasıl ağlamayayım oğlumuz Kasım henüz sütten kesilmeden öldü. Efendimiz (s.a.v) buyurdu:
– Üzülme ya Hatice o cennettedir.
-“Bari sütten kesilseydi de öyle vefat etseydi. Göğsümde kalmasaydı sütü”, diye ağlamaya devam etmişti.
– “Ey Hatice biliyor musun o şu an cennette sütünü içmeye devam ediyor”. Hz Hatice evladından ayrılan bir yürek yangınıyla:
-“ Ama ben annesiyim ben içirseydim” diyordu. Peygamberimiz (s.a.v.) dedi ki:
-‘Hatice’m ister misin? Allah ‘a dua edeyim de cennette süt içtiğini sana göstersin.
İste o an Hz. Hatice annemizin duruşunu gösterdiği an.
-Hayır Ya Rasülallah (s.a.v) sana inanırım bu bana yeter. Bu nasıl bir teslimiyet. Hangi anne , bu yürek yangınıyla böyle bir teklife hayır diyebilirdi? İşte böyle bir bağlılık vardı aralarında. Efendimiz (s.a.v.) vefaya vefayla karşılık vermez miydi? Elbette verdi. Vefatından yıllar sonra da “içim hala Hatice’nin (r.a.) sevgisiyle kaynıyor “diyecek kadar bir bağlılık taşıyordu. Öyle bir bağlılık ki Efendimiz(s.a.v.) in evlilikle geçen yıllarını toplasak 38 yıl eder. Bunun 25 yılı Hz. Hatice anamız (r.a.) ile evlidir. Efendimiz (s.a.v) 25 yaşından 50 yaşına kadar kendinden 15 yaş büyük Hatice anamız (r.a.) ile evliydi. Başka evlilik yapmadı. Hatice anamızdan (r.a.) sonrada 2 yıl kadar bekâr kaldı. Üzüntüsünü atamadı belki de. Çünkü aralarında çok kuvvetli bir aşk vardı. Hayır, aşktan da öte bunun başka bir adı var. Şefkat aşktan daha keskindir. Aşk parlayan sönen bir ateş gibidir. Bir hevesle geçmez kalıcıdır, iz bırakıcıdır.
Yol arkadaşlıklarının 15. Yılında evlilikleri daha bir anlam kazanmıştı. Vahyin hazırlığı başlamıştı. Peygamberimiz (s.a.v) Hira Mağara ‘sına çıkıp orada tefekkür etmeye başlamıştı. Hatice ‘ si ise O’ na her zaman destek oluyor, hatta hamile vaziyetine rağmen Nur Dağ ‘ına yemek götürmek için çıkıyordu. Peygamberimiz (s.a.v.) onun geldiğini görünce yorulmasın diye mağaradan iniyor, ortada buluşuyorlardı. Yüzleri neşe kaplıyordu. İlk vahiy geldiğinde ilk sinesine koştuğu Hz. Hatice’siydi.(r.a.). O tarihi anlarda Hatice ‘si ( r.a.) yanında, omuz omuza. ,el ele O nun destekçisiydi. Kimsenin olmadığı zamanlarda O nun kimsesi oldu. Tüm servetini İslam için harcadı.
Erkek okuyucularımız bu satırları okurken, şunu düşünüyorlardır. İnşallah bende böyle bir Hatice’ yi (r.a. ) bulur da, evlenirim. Ya da evliyse şöyle düşünüyordur: inşallah hanımım da Hz Hatice (r.a.) gibi olur.
HAYIR.!!! HZ Hatice (r.a.) bir cinsiyet meselesi değil, bir duruş meselesidir. Bir duruşun adıdır. Her erkekte Hatice anamız gibi olmaya çalışmalı. Müslümanların derdiyle dertlenen, elini taşın altına koyan, nefsinden fedakârlıklar yapan bir dağ gibi olmalı…
Ve vakit gelmişti. Vakit ayrılık vaktiydi. Efendimiz (s.a.v.) in gözlerinden sicim sicim yaşlar dökülüyordu. Elini başının altına koydu. Göz göze geldiler. Sevda dolu gözler birbirine mana dolu bakıyordu. Birinin gözlerinden ayrılığa tahammül edemeyişi okunuyor, diğerinin gözlerinden ise yine teselli okunuyordu.” Merak etme kavuşacağız “ der gibi bakıyordu. Peygamberimizin (s.a.v.) dudaklarından şu sözler döküldü:
-Bir evlendiğimiz gün ki servetine, rahatlığına bak, birde şimdi ki şu çadıra. Seni rahat ettiremedim dedi. Gözyaşları akmaya devam ediyordu. Hz Hatice anamız (r.a.):
-“Merak etme efendimiz (s.a.v.) sen bana en büyük serveti verdin. Sen bana en büyük saadeti verdin.” Dedi.
Yürek dayanmadı o bakışlara. Unutulamadı o bakışlar. Unutulamadı o birliktelik. Unutulamadı o ayrılık sahnesi. Tarihler o yılı “hüzün yılı” olarak yazmıştı.
Yıllar geçmişti. Peygamberimiz (s.a.v.) Hatice ‘sini unutamıyordu. Hanımların en hayırlılarını söylemek için yere 4 tane çizgi çizmişti. Ve sadece dikkat edenler fark ettiler, Hatice’ sine (r.a.) denk gelen çizginin en uzun çizgi olduğunu. Aşka, vefaya, sadakate dikkat edenler gördüler.
İşte asıl aşk , gerçek aşk onların aralarındaki aşktı. Yaşa takılmayan, mevkiye, para pula meyletmeyen, gönül gözleriyle birbirini gören, Allah için seven… Rabbim bizlere de o aşktan bir nebze de olsa nasip eylesin…
HOŞÇAKALIN, AŞKLA KALIN…
AŞK İLE
Muhteşem…. bu bana yeter .gerisini boşver….
Siz yazmayı bırakmayın….
Teşekkür ederim
SEN YAZ BE GÜZEL KARDEŞİM, HEP YAZ, HEP BÖYLE GÜZEL YAZ..RABBİM DE SENİN AKIBETİNİ VE SON NEFESİNİ GÜZEL YAZSIN..SENİ, SEVDİKLERİNE SEVDİRSİN, AMİN…
Çok güzel bir yazı benim eşimin adı da hatice, peygamberimiz ( S. A. V) eşi kadar olmasa da o kadar iyi bir kaşındır.
Gönlünüze sağlık