Sovyetler birliğinin dağılmasıyla bağımsızlıklarına kavuşan Türk cumhuriyetlerine yönelik Anadolu kaynaklı bir düşünce ortaya atıldı bu “kaynaklarımızı ortak kullanalım” düşüncesinin ürünü olan Pantürkizm fikriydi. O zamanların başbakanı Süleyman Demirel’e bu konu sıklıkla soruluyordu, geçmişin stratejik siyasi düşüncesi ve gücümüzle ilişkili olarak bunun mümkün olamayacağına dair üstü kapalı cümlelerle konuyu kapattı. O zamanlar lise öğrencisiydim bunu duyduğumda hayal kırıklığına uğramıştım.
Ruhumuzda yeniden alevlenen bu ülküyü gerçekleştirme arzusunun etkisi eskiye oranla kurulma şansı daha yüksek kıldı.
Fakat bir farkla, zaman değişti şartlar başkalaştı Pantürkizm fikrinin yeniden filiz vermeye başlamasıyla durum eskisine göre daha yenilikçi bir boyut kazandı.
Ekonomik ve askeri bir yardımlaşma çatısı altında kurulacak bu yeni yapının Türk olmayan topluluklar üzerinde de etkili olacağı açığa çıktı.
Bu yeni Pantürkizm anlayışı üç ana katman oluşacak:
İlk üst gurubunda Türkiye, Azerbaycan, orta Asya Özbekistan, Kazakistan, güneyde Pakistan ve Avrupa kıtasından Bosna Hersek, Macaristan ve Katar olarak tanımlayabiliriz.
İkinci orta gurup Türkmenistan, Kırgızistan, İspanya Bask bölgesi Bilbao kenti garnizon şehir, Fransa’dan Marsilya ve Bayonne yine garnizon şehir, Hırvatistan, Ukrayna ( Kırım), Moldova (Gagavuz), Gürcistan.
Üçüncü alt gurup Sudan, Libya, Rusya, Finlandiya, İrlanda, Estonya, Kore, Japonya ve Rus toprakları içinde kalan Karelya’ yı ilgi alanımız olarak bu gurubun içinde görebiliriz.
İsmi sayılan ülkeler ırk ve din bakımından Pantürkizm girişiminden uzak olsa da şartlar gereği önümüzde ki elli yıl için kaçırılmayacak bir fırsata dönüştü.
Gelecek on yıllarda güvenlik gıda ve su sorununun başlıca endişe kaynağı olacağı ve tarım bölgelerin stratejik konumu ve madenlerin hedef alınacağını var saydığımızda buna karşılık olarak ırk ve dinsel farklılıkların bir kenara bırakılarak ortak uzlaşıyla belirlenecek değerler altında sıkı ittifakların kaçınılmaz ihtiyaca dönüştüğü gerçeğini yaşayacağız.
İyi değerlendirildiğinde ittifak ülkelerinin kendi aralarındaki imtiyazlı ticareti, toplumun refahını yükseltmekle birlikte bölgesel konumlarının yükselmesine de sebep olacaktır.
👍
Aynen katılıyorum bekleyip göreceğiz insallah
👏👍
Harika bir yazı olmuş emegine ve kalemine
Çok güzel bir yazı olmuş.. emeğinize ve kaleminize sağlık
Bekleyip görelim dereyi görmeden paçayı sivamayalim
Böyle ittifaklar geleceğimiz için iyi olacaktır
Kaleminize sağlık Bülent bey. yine cok güzel bir yazı kaleme almışsınız. İnşallah dediğiniz gibi Türkiye ekseninde bir ittihad gercekleşir.
Böyle ittifaklar zorunluluktur
Düşünce olarak çok güzel ama hayata geçirilmesi için çok çaba göstermek lazım. Allah böyle güzel eylemleri hayata geçirecek basiretli ve başarılı hükümetler ve idareciler nasip etsin ülkemize
Merhum Necmeddin Erbakan ın D8 projesininin farklı bir yorumuda diye biliriz..
👍
Dünya düzeni hızla değişiyor. Politikaları ıslah etmek gerektiğini ve stratejiler kurarken geleneksel milliyetçi fikirler yerine ekonomik ticari bölgesel ortaklıkların önemini giderek daha net görüyoruz. Tebrikler üstad eline sağlık.
Tebrikler üstad yazın güzelmiş
Emeğe sağlık üstat…
Islâm alemini tek çatı altında toplanması lazim
Yine güzel bir yazı yüreğine sağlık
👍👏
Türk ittihadı fikri çok güzel.Devamında da gerçek İslam ittihadı harika olur .
O günlere kavuşmak dileğiyle inşallah.
👏👏👏🌹🌷🌹
Kaleminiz yine döktürmüş maşallah Türkiye Osmanlı devletinin devamıdır. İNŞALLAH gene İslam devletlerine liderlik rehberlik eder. Sizi tebrik ediyorum. Yazıya devam inşallah
Herkez yazı yazıyor ama kalem her eli sevmez yüreğine sağlık güzel 👍
Herkez yazı yazıyor ama kalem her eli sevmez güzel yazı olmus
Umuma hüküm etmek için umum ile beraber olmak lazım. Herkesle bir ortak yönümüz olabilir. Bu ortak yönleri birlik için vesile etmek lazım. Yeni dünya düzeni ferd devlet istemiyor. Hayır birlik ve beraberliktedir. Ama sadece menfaat olmamalı. Avrupa örneği ortada.
Süper!!!
👍
Bravo👍
Eğip bükmeden anlattığınız için çok teşekkür ederim