• Anasayfa
  • Yazarlar
Cumartesi, 5 Temmuz, 2025
  • Giriş
  • Kayıt Ol
Hür Havadis
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
11 °c
Ankara
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Hür Havadis
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Anasayfa Genel

DİN EĞİTİMİ İLE AMAÇLANAN TOPLUMU CAHİLLEŞTİRMEK MİDİR?

Dr. Adnan Küçük Yazar Dr. Adnan Küçük
15 Temmuz 2023
Genel
0 0
0
0
PAYLAŞIM
125
GÖSTERİM
Facebook'da paylaşTwitter'da paylaşWhatsapp'ta paylaş

Militan laikist cenahta yer alan Can Ataklı’nın, din eğitimi ile Türk toplumunda meydana getirmek istenen neticelerle alakalı açıklamaları şu şekildedir:

“…Bunların derdi bir din eğitimi vermek değil, toplumu cahilleştirmek, cahilleştirerek vatandaşlık bilincini elinden alarak onun özgür bir birey olarak bir şey sormasını, eleştirmesini, başkaldırmasını önlemek, din adı altında kindar yetiştirmek, savaşçı yetiştirmek. …toplum, uyuşmuş, (dindarların) emrimde, biat eden, kindar ve savaşçı olsun; İslâm savaşçıları yetiştirmek istiyorlar. Bu … Türkiye’nin geleceğini karartır. …onlar maneviyatla falan yetiştirilmiyor, ot gibi yetiştiriyorsunuz, bütün bilincini elinden alıyorsunuz, haberi yok çocukların. Bu, dünyanın en gerici kafasıdır” (https://www.takvim.com.tr/video/guncel-videolari/chp-yandasi-can-atakli-okullarda-verilen-din-egitimine-nefret-kustu, 17.06.2023 tarihli Youtube yayını)”.

Şimdi bu sözlerde, mutlak manada İslâm Dini karşıtlığı, bu dinin, insanları zehirlediği, körelttiği, terörize ettiği yönünde dogmatik bir saplantı söz konusudur.

Hani deve ile alakalı ibretlik bir kıssa vardır:

Deveye demişler ki, senin neren eğridir?

O da demiş ki: “Nerem doğru ki?”

Ataklı’nın bu sözlerinde, İslâm’ın mahiyet ve esasatı yönünden bir tek doğru cümle, hatta bir tek kelime bile yoktur.

Ataklı, bu sözleriyle, Batılı hegemonik güçlerin, kendilerinin peydahladıkları DEAŞ, İŞİD, EL Kaide ve İslâm’ın ruhu ile çelişen diğer terör örgütlerini ve onlar tarafından hunharca gerçekleştirilen katliamlarını ve kanlı terör eylemlerini İslâm’la özleştirme operasyonunun militanca icracısı konumunda hareket etmektedir.

Din ve Vicdan Hürriyeti ve Hakikat Tekelciliği

Demokratik hukuk devletlerinde çoğulculuk esastır. Çoğulcu demokratik hukuk devletlerinde, şiddete yönelmedikçe, şiddet önerilmedikçe, başkalarına hakaret edilmedikçe, her türlü görüşlerin öğrenilmesi, öğretilmesi, ifade edilmesi hürriyeti teminat altındadır.

Çoğulculuk, siyasi düşünceler yanında dini inançları da kapsar.

Yani, siyasi düşünceler serbest, ama dinlerin, gericilik ve yobazlıktır gerekçeleri ile yasak olması gerektiği yönündeki anlayış, çoğulcu demokratik hukuk devleti ile bağdaşmaz.

Bir önceki yazımızda, çoğu Batılı ileri demokrasilerde kamu okullarında okutulan din derslerine yer vermiştik. Bu da gösteriyor ki, din dersleri, çoğulcu demokratik hukuk devletlerinde bir bireysel haktır.

Elbette ki, her bir kişi, belli bir fikri, haklı olduğunu düşünerek kabullenmektedir.

Her bir din mensubu da, kendi dini inancını, diğer dinlerden ya da siyasi düşüncelerden daha haklı ve doğru olduğuna inanarak benimsemektedir. Bu gayet tabiî ve insani bir tercihtir.

Fakat bir siyasi düşünceyi benimseyerek diğer siyasi düşünce ya da dini inançları, topyekün tahrik edici şekilde kötülemenin ve bu dinin eğitiminin verilmesini mutlak olarak reddetmenin kabul edilebilir yanı yoktur.

Ataklı’nın ifade ettiği bu düşüncelerin, belli bir dine inanan bir kişi tarafından “dinsiz, ateist, seküler, materyalist fikirlerin okullarda okutulması neticesinde terörist yetiştirilmekte, toplumun temeline dinamit konulmaktadır, gerçek hakikat tektir, bu hakikat haricinde hiçbir fikir, okullarda okutulamaz” denmesi arasında hiç bir fark yoktur.

Ataklı, kendi fikirlerinin hak ve hakikat olduğuna inanabilir. Bunu başkalarına da anlatabilir. Hatta ikna edebilirse, başkaları bu fikirleri kabullenebilir de.

Ama İslam Dini eğitimi alanların, bu eğitim neticesinde mutlak cahil olduklarını, terörist olarak yetiştiklerini söylemek, hem fiili hakikatlerle çelişmektedir, hem de dindarların haksızca suçlanması ve tahkir edilmesidir.

Şayet dedikleri doğru olsa, 1950’li yıllardan bu yana bu ülkede, kamu okullarında İslâm Dininin ve diğer dinlerin öğretildiği dersler okutulmaktadır. Kaç tane Müslüman terörist eylemlerden ceza alarak mahkûm edildi, bunu söylemesi ve ispat etmesi gerekir.

Oysa 1970’li yıllarda ülkemizi, kanlı, silahlı, bombalı eylemlerle kan gölüne çeviren solcu teröristlerin, 1980’li yıllardan sonra 40.000’den fazla insanımızı ve Mehmetçiğimizi şehid eden yüzbinlerce insanımızı ve Mehmetçiğimizi yaralayan PKK’lı teröristlerin İslâm Dini ile hiçbir alakaları yok tu.

Bütün bunlara rağmen, bütün Kürtler terörist, bütün solcular militan terör canavarı demek aslında hakikatle bağdaşmaz.

Benzer şekilde, bazı Müslüman görünen kişilerin, dindar kisveleri ile terör eylemleri gerçekleştirmeleri, bütün Müslümanların terörist olarak suçlanmalarını haklı kılmaz.

Kamu okullarında alınan din eğitiminin kimleri hangi bilgilerden dolayı terörist olarak yetiştirdiğinin ispatlanması da gerekir; aksi halde, bu fikirlerin sahibi müfteri olur.

Diğer yandan, Hıristiyan olanlar arasında da, Yahudiler arasında da, seküler fikirli kişiler arasında da terörist eğilimli kişiler vardır. Bunların sayıları az ya da çok olabilir. Sadece istisnai sayıdaki bu kişiler ölçüt alınarak bu dinlerin ya da seküler düşüncelerin terörist yetiştirdiklerini söylemek, adaletsizlik ve haksızlıktır, karşı tarafı haksızca suçlamaktır.

Nasıl, dindar birisi için (bu Müslümanlar için olduğu gibi Yahudiler, Hıristiyanlar ve diğer din mensupları için de olabilir), seküler, materyalist, Marksist fikirler kendi inançları ölçütünde hak ve hakikat değilse, benzer durum, seküler fikir sahipleri için de söz konusudur. Yani,  materyalist, Marksist, seküler temelli fikir sahiplerine göre de, dini düşüncelerde hiçbir hakikat yoktur.

Burada çoğulculuk, her bir kesimin, kendi hakikatlerini kabullendikten sonra farklı hakikat iddialarını dışlamalarını, onlara karşı şiddete yönelmelerini men eder.

İslâm Dininde insanların fikirlerinin ikna yolu ile etkilenmesi esası benimsenmiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak Musa (AS) Peygambere hitaben şunları söylüyor:

“O’nunla (yani baş düşmanı Fir’avun’la) yumuşak bir dille (kavl-i leyyinle) konuş, o zaman belki aklını başına toplar”.

Şimdi Müslümanların kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’de, teröristlik, katliam, şiddet değil, tam da medeni dünyanın savunduğu yumuşak dille konuşma ve ikna etme metodu emredilmektedir. Böyle bir din mensupları için teröristlik iddiasında bulunmak, hem Müslümanların kahir ekseriyetinin (%99’dan fazlasının) fiili tutumları ile, hem bu ayetin emirleri ile çelişmektedir, hem de bazı çok istisnai örneklerden hareketle bütün Müslümanları töhmet altında bırakmaktır.

Cahillik, nispi bir şeydir. Müslümana göre cahillik, İslam hakikatlerinin bilinmemesi iken, diğer dinlere ve seküler siyasi fikirlere (materyalist, Marksist, liberal, faşist vd.) mensup olan kişilere göre cahillik ise, kendi hakikatlerinin bilinmemesidir.

Bir İslam âlimi bu konuda şunu ifade etmektedir:

“Küfrün mahiyeti bir inkârdır, bir cehildir, bir nefiydir”.

Burada, sorunlu olan husus, salt kendisinin inandıklarını ilim ve bilgililik olarak görüp, diğer bilgilerin öğrenilmesini cehalet olarak değerlendirerek, onların öğretilmesinin ve öğrenilmesinin reddedilmesidir. Yani diğer fikir ve inançların öğretilmesine, öğrenilmesine ve ifade edilmesine hoşgörü göstermemektir. Ataklı’nın yaptığı tam da bu kapsama dâhildir.

Kısaca ifade etmek gerekirse; Ataklı’nın bu sözleri, Müslümanlar için zedeleyici mahiyettedir. Müslümanlığın öğretilmesi ile terörist yetiştirmenin özdeşleştirilmesidir. Kendi cehaletini ilim olarak görüp, Müslümanlığı yok edilmesi gerekli cahillik olarak nitelemektir.

Ataklı, burada temeli hoşgörü olan İslam Dininin öğretilmesine hoşgörü ile yaklaşmamakta, bu işi yaparken de, İslam Dininin anlatıldığı derslerde verilen bilgileri hoşgörüsüzlük, teröristlik olarak nitelemektedir. Kısaca, kendisi, hoşgörü temelli bir dini hoşgörüsüzlük olarak niteleyerek, hem hakikati çarpıtmakta, hem de hoşgörüsüzlük bahanesi ile hoşgörü temelli bir dini dışlamayı, ötekileştirmeyi, düşmanlaştırmayı, bu yolla Müslümanları tahrik ederek onları çatışmaya tahrik etmeyi amaçlamaktadır. Müslümanlar, bu tür tahriklere kapılmayarak, asıl hoşgörüsüz kişinin Ataklı olduğunu ispatlamış olmaktadır.

Bu sebepledir ki, Ataklı’nın bu sözlerinin, çoğulcu demokratik hukuk devleti, siyasi ve dini düşünce ve ifade hürriyeti, dini eğitim ve öğretim hakkı ile bağdaşırlığı yoktur.

Ataklı esasen bu fikirleri ile kendisini, materyalist felsefenin resmi ideoloji haline getirildiği otoriter ya da totaliter bir rejimde olduğunu sanmaktadır. Oysa ülkemizde demokrasi yönetimi söz konusudur. Bu demokrasinin temeli çoğulculuk ve hoşgörüdür. Ülkemizde öylesine bir çoğulculuk ve hoşgörü mevcut ki, hoşgörüsüzlüğü pompalayan Ataklı bile, kendisinin bu katı hoşgörüsüzlüğüne rağmen bu rejimde rahatlıkla yaşayabilmektedir.

Ataklı, bu sözleri ile toplumda nifak ve şiddet tohumları ekmektedir. Dindarları tahrik ederek şiddete yönelmelerini amaçlamaktadır. Fakat yaşananlar göstermektedir ki, Müslümanlar, bu kişinin tahriklerine kapılmayacak kadar olgun ve terörden uzaktırlar.

Ataklı bunu anlayabilecek bir karihaya sahip değildir. Çünkü O’nun beyninde, kamu okullarında din eğitimi alan Müslümanların mutlak cahil terörist olarak yetiştikleri yönünde fikri dogma ve saplantı mevcuttur.

Bence bu hal, olağan, makul, anlaşılabilir, çoğulcu zeminde kabul edilebilir bir durum değildir. Ama bu anormalliğe rağmen, kendisi fikirlerini yazılı ve görsel basından bas bas bağırarak ifade ediyor.

Bütün bu tahrik edici, düşmanlaştırıcı, kışkırtıcı sözlerine rağmen din eğitimi alan Müslümanların bu kişiye yönelik şiddeti uygulamaması, bu yolla teröristlik yapmaması, hem İslâm’ın ruhu ile uyumlu hem de Ataklı’nın yukarıdaki fikirlerini çürütücü mahiyettedir.

Önceki Haber

ETİYOPYA’DAN ‘’BAYRAM’’ İZLENİMLERİ

Sonraki Haber

EĞİTİM SİSTEMİMİZİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ-3

Dr. Adnan Küçük

Dr. Adnan Küçük

Anayasa Hukukçusu / Yazar

Sonraki Haber

EĞİTİM SİSTEMİMİZİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ-3

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin

  • 381 Takipçi
REKLAM
  • Tarihte Bugün
  • Çok Okunanlar
  • Yazarlar

Tarihte Bugün; 4 Temmuz 1546 – Osmanlı Denizcisi ve Kaptan-ı Derya, Barbaros Hayreddin Paşa Vefat Etti

4 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 3 Temmuz 1988- İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Açıldı

3 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 2 Temmuz 1993- Sivas Madımak Oteli Yakıldı 37 kişi Yanarak Hayatını Kaybetti

2 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 1 Temmuz 1736 – I. Mahmud Tahta Çıktı

1 Temmuz 2025

ÖĞRETMENİM BENİ FARK ET!…

29 Temmuz 2022

ANNELER CARİYE OLUNCA!…

1 Haziran 2022

HOŞGELDİN ASYA

25 Mart 2023

AYDINLIK YARINLARA

11 Mart 2022
Ahmet Tek

Ahmet Tek (131)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (92)

Dr. Adnan Küçük

Dr. Adnan Küçük (72)

Necati İLMEN

Necati İLMEN (61)

Dr. İdris Tüzün

Dr. İdris Tüzün (48)

Sinan Tekin

Sinan Tekin (47)

Ali Murat Duman

Ali Murat Duman (41)

Bayram Baş

Bayram Baş (35)

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU (29)

Doç. Dr. Şemseddin Kırış

Doç. Dr. Şemseddin Kırış (25)

Prof. Dr. Emre Güler

Prof. Dr. Emre Güler (22)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (15)

Fatıma Zehra

Fatıma Zehra (14)

Esra Çakan Kandemir

Esra Çakan Kandemir (7)

İbrahim Eksilmez

İbrahim Eksilmez (2)

Son Haberler

Şehit Yakınları ve Gazilere Doğal Gazda Yüzde 50 İndirim

4 Temmuz 2025

Gazeteci-Yazar Nihat Genç 69 Yaşında Hayatını Kaybetti

4 Temmuz 2025

Memur ve Emekli İçin Refah Payı Nerede?

4 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 4 Temmuz 1546 – Osmanlı Denizcisi ve Kaptan-ı Derya, Barbaros Hayreddin Paşa Vefat Etti

4 Temmuz 2025
Hür Havadis

Kaliteli, doğru, güvenilir haberi sesi olmaya çalışıyoruz.

Bizi Takip Edin

Kategoriler

  • Belediyecilik
  • Dünya
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Genel
  • Haftanın Şiiri
  • Kültür ve Sanat
  • Önemli Şahsiyetler
  • Oyun
  • Politika
  • Sağlık
  • Sanat ve Kültür
  • Siyaset
  • Son Dakika
  • Spor
  • STK Faaliyetleri
  • Tarihte Bugün
  • Tasavvuf
  • Teknoloji
  • Terör İle Mücadele
  • Türkiye

Son Haberler

Şehit Yakınları ve Gazilere Doğal Gazda Yüzde 50 İndirim

4 Temmuz 2025

Gazeteci-Yazar Nihat Genç 69 Yaşında Hayatını Kaybetti

4 Temmuz 2025

© 2021 Hür Havadis

Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Yazarlar
  • Giriş

© 2021 Hür Havadis

Hoşgeldiniz

Lütfen bilgileriniz ile giriş yapınız

Şifremi unuttum? Kayıt Ol

Yeni hesap oluşturun!

Kayıt olmak için formu doldurunuz

Tüm alanları doldurun. Giriş yap

Şifre hatırlatma

Şifre değiştirmek için kullanıcı adınızı veya emailinizi girin!

Giriş yap