‘’Bir Müslüman olarak, yüce kitabımız Kur’an’ı her okuyuşumda, anlamaya çalıştığımda yepyeni
ufuklar açılıyor önüme’’
Bir güzel dostum söylemişti bunları, kısa süre önce görüştüğümüzde. Tasdik etmiştim ama derinliğini
düşünmeye fırsatım olmamıştı.
Bu sabah Kur’an’da Haşr suresi 9. ayeti gördüğümde, o dostumun söylediği sözlerin ne kadar da doğru
olduğunu bir kez daha anladım.
Bu ayet omuzumdan tutup adeta silkeledi beni.
‘’ Onlardan ( muhacirlerden ) önce o yurda ( Medine’ye ) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine
yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık
duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile, onları kendilerine tercih ederler. Kim
nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.’’
Evet, bu ayet müthiş bir bakış açısı verdi bana.
Çoktandır, bir insanın yardımlaşma ve merhamette gidebileceği en üst nokta olduğuna inandığım
İSAR davranışının çıkış noktasını arıyordum. Bu ayet verdi cevabımı.
Özellikle yeni neslin çok da duymadığını tahmin ettiğim, müthiş bir özellik İSAR.
Bizzat ihtiyacın varken, kardeşine sunmak. Allah’ım bu nasıl bir erdemdir. Kazandır bize.
Dünyayı ve insanlığı yeniden inşa edecek olan şey, bu güzel ve sağlam İSAR duruşudur diye
düşünüyorum.
İnsanın elindeki imkanları sadece maddiyat olarak düşünmeyelim. Umutsuzken umut vermek,
moralsizken moral sunmak, bardaktan boşalırcasına ağlamaya ihtiyacın varken, karşındakinin
gözyaşlarını silmek de İsar davranışlarıdır.
Haşr suresi 9.ayet. Bana büyük bir resim çizdi.
İslam’ın ilk zamanlarında, Mekke’de ki zulümden kaçıp Medine’ye hicret eden insanlara açılan asil
kapı. Kendileri de zar zor geçinen bir çok insanın, tereddüt etmeden ellerindekilerini gelenlerle
paylaştıkları gerçek medeniyet. Hatta ganimet paylarından muhacirlere daha çok verilirken, içlerinde
en küçük burukluk duymayan Ensar kalitesi. İnsanlık erdeminin zirvesidir bu. Ne güzel bir örnek, ne
güzel bir miras.
Mekke’de ki zulüm günlerinde, Müslümanlara ambargo uygulandığından ve Müslümanların açlığa
terkedildiğinden bahsedilir. Böyle bir vaziyetteyken, müşrik olan biri, akrabası olan aç susuz bir
Müslüman sahabî aileye gizlice et yemeği getirir. Onlar, diğer kardeşlerimizin daha çok ihtiyacı var
deyip onlara uzatırlar. Uzattıkları da aynı davranışı sergileyerek, sonuçta aynı yemek aynı aileye
dönüp geri gelir.
İnsanlıktaki kalitenin boyutunu görebiliyor musunuz? Sadece bu davranış biçimi üzerine kitaplar
yazılabilir yüzlerce.
Yemame Savaşı Müslümanların zaferiyle sonuçlanmış. Bir sahabe elindeki su kırbasıyla yaralılar
arasında dolaşıyor, su içecek birini bakıyormuş. Bir yaralı sahabe su isteyince, o yöne doğru koşup suyu
verecekken, başka bir sahabenin su diye inlediğini duymuşlar. Bu sahabe suyu içmemiş, diğer su
isteyen kardeşine yönlendirmiş. “Bana verme, onun daha çok ihtiyacı var, götür ona.”
Bu cümlenin kalitesinde kaç cümle kurulabilir acaba?
Bu şekilde, su kırbasından su içmeyip birbirine uzatan o asil adamlar, susuzluktan şehit olmuşlar.
Bu tür menkıbeleri tarihsel gerçekliği ile değil, bize verdikleri insanlık dersleri ile değerlendirmeliyiz.
Evet İSAR demiştik. Ne büyük nimet, ne büyük saadet.
Yoklukta varlığın, fakirlikte zenginliğin adı İSAR.
Yukarıda İSAR özelliğinin ilk örneğinin Muhacir –Ensar ilişkisinde saklı olduğunu belirtmiştim.
Şimdi düşünüyorum. Biz bu ilişkinin neresindeyiz?
Çarpıcı bir örnek vereyim. Morali çok çok bozukken ve içi daralmışken, kendisinden moral bekleyen
kardeşine güzel sözler söyleyen, umudunu artıran ve sırtını okşayan birisi de İSAR davranışı
göstermiştir.
Trafikte, canı burnunda giderken, geçiş hakkını bir başka sürücüye veren insan da ne güzel bir İSAR
erdemi göstermiştir. Kendisi çok ihtiyaç duyarken, kardeşine uzatıyor elini.
Dedim ya, dünyayı kurtaracak olan tılsımlı formülün anahtarı İSAR.
İnsanlık erdeminde buluşmuş olan ortak bir dünya anayasası yazılabilseydi, ilk maddesi İSAR olurdu.
Keşfedilmeyi bekliyor. Anlaşılmayı. Ona ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu.
Biz beklemeyelim. Merhamet ve sevginin üzerine kurulacak olan yeni nesillerin ve dünyanın
temellerini İSAR çimentosu ile atalım.
Bırakmayalım hiç hayatımızdan.
Gözleri yaşlı bir çocuk, elleri nasırlı bir yaşlı, yardım bekleyen bir engelli gördüğümüzde reflekslerimiz
olsun İSAR ile.
Unutmayalım hiç olur mu? Önce insan sonra İSAR olduğumuzu.
Değerli Duman,
Haşir 9. Ayeti ve İSAR’in anlam, önem ve ulviyetine yazınız vesilesiyle idrak etmeye çalıştım. Rabbim razı olsun.
Ramazan ayı Kur’an ayı. İftar veya sahurda programlarında hocalar Kur’anın bir bölümünü alıp günlük yaşamımızda konuşma ve davranışlarınıza uyarlamak şekilinde sohbetler yapsalar ya.
Asri saadet döneminde peygamberimiz ve 4 halifenin Kur’an emirlerine uygun o faziletli davranış örneklerini veya işinde hile yaptığını görünce bir esnafa “işinde hile yapan bizden değildir” demesi gibi hayatımızdaki doğru ve yanlış davranışlarınıza ilgili örnekler vererek sohbetler yapsalar ya. Özetle ramazan boyunca Kur’ana uygun yaşam nasıl olmalı iliklerimize kadar işlemeleri ya