“Kalp kırmak Kâbe yıkmak gibidir.” der Efendimiz (s.a.v). Bu sebeptendir ki insanın kıblesi gönlüdür aslında.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kalp, Allahü Teâlâ’nın komşusudur. Allahü Teâlâ’ya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mümin olsun, asi olsun, hiçbir insanın kalbi incitilmemelidir… Sakınınız, sakınınız, kalp kırmaktan pek sakınınız! Allahü Teâlâ’yı en ziyade inciten küfürden sonra, kalp kırmaktır. Çünkü Allahü Teâlâ’ya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalptir.
Kıble, sadece yön değil; niyetin, inancın, safiyetin merkezidir. Namaz kılarken kıbleye yöneliriz; peki hayata yönelirken nereye döneriz? İşte o zaman gönül devreye girer. Ne yapıyorsak, nasıl yaşıyorsak, hangi sözü söylüyorsak; hepsi gönül süzgecinden geçer. Gönülden çıkmayan söz, kalbe değmez. Gönülden doğmayan davranış, iz bırakmaz.
Gönül aynı zamanda bir mabet gibidir. İçinde umutlar, dualar, sevdalar, kırgınlıklar bir arada yaşar. Zaman zaman karanlık basar, ama bir mum yakıldığında aydınlanır her köşe. Ve bazen bir tebessüm, bir dokunuş, bir kelime bile o karanlığı deler geçer. Çünkü gönül, en çok samimiyeti duyar.
Ama en çok kalp kırıldığında incinir insan. Kırılan bir gönül, bazen yıllarca onarılamaz. Bir söz, bir suskunluk, bir ihmal… Hepsi kıymık gibi saplanır kalbe. Oysa gönül Allah’ın nazar ettiği yerdir.
Neden kırar insan bir diğerini… Hangi sebeptir bir kalp kırmayı haklı çıkaran.? Düşünce farklılıkları mı? Yaşam tarzındaki ince ayrım farkları mı? Eve geç gelmek ya da geç uyumak mı? Ya da ne bileyim hoşumuza gitmeyen bir sözcük mü? Bir kitap içeriği ya da bir konunun ana fikri mi…
Neden kırar, insan bir diğerini? Gece yatağa uzanıp gözlerimizi kapadığımızda sabah uyanacağımızın garantisi var mıdır sizce? Ve en son kırdığımız insanı görmeme ihtimalimiz ne kadar yüksektir hiç düşündünüz mü?
Hangi sebep, iki damla gözyaşından daha önemlidir. Hayat iki damla gözyaşı kadar kısayken.
Bırakalım herkes farklı düşünsün farklı yaşasın. Biz duruşumuzu belirleyip kalbimizde merhamet çoğaltalım.
Neden kırar bir insan diğerini?. Böylesine ortakken acılarımız. Ya da kırdıktan sonra, nasıl huzurla yastığa başını koyar? Vicdanı hiç sızlamaz mı? Düğümlenmez mi boğazı yemeğini yudumlarken?
Kırdığınız kalbi ALLAH seviyorsa vay o zaman halinize. Kalp kırmaktan korkan insanları sevin. Onlardan size zarar gelmez.
Kalp kırınca kendini kirlenmiş hisseden insanlara değer verin.
Kalp kırmaktan haya edin. Eğer kırdıysanız hiç vakit kaybetmeden gönül almayı bilin. Zira yıktığın gönüller, gerek dünya da gerekse ahirette bazen ayağına takılan bir taş, bazen yüzüne vurulan bir tokat olarak size geri dönecektir. Çünkü perişan ettiğiniz gönlün bir ahı, tüm cihanı alt üst etmeye yeterde artar bile.
Dün kırdığınız kalbin bugün öldüğünü duysanız, “ama ben haklıydım” tesellisi avutacak mı sizi?
Yarın çok geç olmadan, vicdanınızla bir istişare yapın. Kırdığınızı düşündüklerinizi masaya yatırın. Kucak dolusu gönlünüzü onlara açın ve gönüllerini alın. Yıktıklarını yeniden inşa etmek için geç değil. Nefes aldığımız sürece…
Gönlünüzü ihmal etmeyin, önü kirlerden, kinden, kibirden arındırın. Çünkü gönül neyle yoğrulursa, hayat da öyle şekillenir.
Ve unutmayalım: ne yöne dönerseniz dönün, eğer gönlünüz doğruysa, yolunuz da doğru olacaktır.
Sevgiyle kalın. “hoş” ça kalın.. ESRA …