• Anasayfa
  • Yazarlar
Salı, 12 Ağustos, 2025
  • Giriş
  • Kayıt Ol
Hür Havadis
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
11 °c
Ankara
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Hür Havadis
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Anasayfa Genel

HİÇBİR MUTLULUK VE ACI KALICI DEĞİLDİR.

Editör Yazar Editör
28 Ağustos 2020
Genel
0 0
0
0
PAYLAŞIM
31
GÖSTERİM
Facebook'da paylaşTwitter'da paylaşWhatsapp'ta paylaş

Bazen içinde yaşadığımız durumun sonsuza kadar süreceğini düşünürüz. Yaşam kimse için düz bir çizgiden ibaret değildir. Hepimizin hayatında bazen inişler çıkışlar olur. Ancak bazen yaşadığımız ana hapsolunca, hayatımızın tamamını içinde bulunduğumuz durumdan ibaret zannedebiliyoruz. Birçoğumuz, hayatımızın mutlu dönemlerindeyken böyle bir sorgulamaya girmiyor. Lakin ne zaman düşüşler başlıyor, işte o zaman yaşanan olumsuz dönemin sanki hayatımızın sonuna kadar sürecekmiş gibi farz ediyoruz. Bizi kötü etkileyen şey, hayatımızdaki küçük ya da büyük olumsuz durumların hiç geçmeyeceği hissiyatına kapılmaktır. İnsan bu hissiyata kapıldığı zaman, kendi zihninde bir hapishaneye girmiş gibi olur. Ve daha çok kendini üzer. Etrafındaki tüm güzelliklere alıcılarını kapatmış ve bardağın hep boş tarafı gözüne çarpmaya başlar. Çünkü kendimizi şartlandırdığımız bir durum var ortada… Acılarımızı hiç geçmeyecekmiş gibi yaşamak…

Her şey zihnimizde bitmiyor mu? Fizyolojik olarak ta psikolojik olarak ta komuta emir merkezi olan beynimize yaptığımız bu kötülük nedir? En büyük düşmanımız da, en yakın dostumuz da kendimiz. Geriye dönüp baktığımız da kendimizle neler başarabildiğimize, mutluluklarımıza, kendimizle nelere katlandığımıza, nelere sabrettiğimize bir bakalım. Fani ömrümüzün belki son günündeyiz, ömür gelip geçiyor acılarımız niye kalıcı olsun ki. Her zaman mutlu da kalamayız tabi ki. Hele de gittikçe iyiliğini yitiren bir dünya karşısında.  Ama nefes alıp verdikçe umutlarımızı yeşertecek sebepler bulacağız. Dualarımızın gücüne inanacağız. Rabb’imizin akıl sır ermeyen mucizelerine sığınacağız…

Allah (c.c.) insanları yaratırken “alışma” diye bir güç vermiş. İnsanoğlu zamanla İyi ya da kötü her şeye bir süre sonra alışmaya başlıyor. İyi olan sana ilk zamanlardaki gibi haz vermez, kötü olan ise seni ilk zamanlarda ki gibi üzmez. Dolayısıyla bu hayatta hiçbir acı ve mutluluk kalıcı olarak devam etmez. Bu durumu çok güzel izah eden bir hikâyeanlatmak istiyorum sizlere:

Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini tavsiye ederler.

Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar. Onların anlattıklarından Şakir’in bölgenin en zengin kişilerinden biri olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad  adında başka bir çiftlik sahibidir.

Derviş Şakir’in çiftliğine varır. Çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir. Şakir de ailesi de hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır…

Yola koyulma zamanı gelip Derviş, Şakir’e teşekkür ederken, “Böyle zengin olduğun için hep şükr et.” der. Şakir ise şöyle cevap verir: “Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeğin ta kendisi değildir. Bu da geçer…”

Derviş Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun uzun düşünür. Bir kaç yıl sonra dervişin yolu yine aynı bölgeye düşer. Şakir’i hatırlar, bir uğramaya karar verir. Yolda rastladığı köylüler ile sohbet ederken Şakir den söz ederler. “Haa o Şakir’ mi” der köylüler, “O iyice fakirledi, şimdi Haddad’ın yanında çalışıyor.”

Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine gider, Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir sel felaketinde bütün sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için tek çare olarak selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad’ın yanında çalışmak kalmıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır Haddad’ın hizmetkârıdır.

Şakir bu kez Derviş’i son derece mütevazi olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır… Derviş vedalaşırken Şakir’e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu söyler ve Şakir’den şu cevabı alır: Üzülme… Unutma, bu da geçer…”

Derviş gezmeye devam eder ve yedi yıl sonra yolu yine o bölgeye düşer. Şaşkınlık içinde olup biteni öğrenir. Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı içinde bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir’e bırakmıştır. Şakir Haddad’ın konağında oturmaktadır, kocaman arazileri ve binlerce sığırı ile yine yörenin en zengin insanıdır.

Derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır: “Bu da geçer…”

Bir zaman sonra Derviş yine Şakir’i arar. Ona bir tepeyi işaret ederler. Tepede Şakir’in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: “Bu da geçer…”

Derviş, “ölümün nesi geçecek?” diye düşünür ve gider. Ertesi yıl Şakir’in mezarını ziyaret etmek için geri döner; ama ortada ne tepe vardır nede mezar. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir’den geriye bir iz dahi kalmamıştır…

O aralar ülkenin sultanı, kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük ki, mutsuz olduğunda umudunu tazelesin, mutlu olduğunda ise kendisini mutluluğun tembelliğine kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın… Hiç kimse Sultanı tatmin edecek böyle bir yüzük yapamaz. Sultanın adamları da bilge Derviş’i bulup yardım isterler. Derviş, Sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir. Kısa bir süre sonra yüzük Sultan’a sunulur. Sultan önce bir şey anlamaz; çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır: “Bu da geçer” yazmaktadır.

‘Buda geçer Ya Hû’ sözünün aslı bundan bin küsur sene önceye, Bizans dönemine uzanır. Bizanslılar fena bir işe uğradıkları zaman ‘Buda geçer’ manasına gelen ‘k’afto ta perasi’ demektedirler. İbare Selçuklular zamanında İran taraflarına geçer; ama Farsçalaşıp ‘in niz beguzered’ olur. Osmanlılar devrinde Türkçe söylenip ‘bu da geçer’ yapılır. Derken tekkelerde ve dergâhlarda da benimsenir ve sonuna ‘Ya Allah’ manasına gelen bir ‘Ya Hû’ ilave edilip ‘BU DA GEÇER YA HÛ’ haline gelir…

Hayat inişli çıkışlıdır. Her zaman bulunduğumuz durumun gelip geçici olabileceği aklımızdan çıkmamalıdır.

HER DAİM “HOŞÇA” KALIN…

Önceki Haber

Benzine Zam

Sonraki Haber

KISA VADELİ PLANLAMA KOLAYCILIĞI (Gün Kurtarma Ekonomisi)

Editör

Editör

Sonraki Haber
bty

KISA VADELİ PLANLAMA KOLAYCILIĞI (Gün Kurtarma Ekonomisi)

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin

  • 381 Takipçi
REKLAM
  • Tarihte Bugün
  • Çok Okunanlar
  • Yazarlar

Şehit Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik Kimdir?

11 Ağustos 2025

Eren Bülbül Kimdir?

11 Ağustos 2025

Tarihte Bugün; 11 Ağustos 2017- Trabzon Maçka’da Bölücü Terör Örgütü Mensuplarıyla Sağlanan Sıcak Temas Sırasında Jandarma Astsubay Başçavuş Ferhat Gedik İle Eren Bülbül Şehit Düştü

11 Ağustos 2025

Tarihte Bugün; 10 Ağustos 1915 – Anafartalar Zaferi ve Conkbayırı Muharebesi Zafer İle Sonuçlandı

10 Ağustos 2025

ÖĞRETMENİM BENİ FARK ET!…

29 Temmuz 2022

ANNELER CARİYE OLUNCA!…

1 Haziran 2022

HOŞGELDİN ASYA

25 Mart 2023

AYDINLIK YARINLARA

11 Mart 2022
Ahmet Tek

Ahmet Tek (132)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (92)

Dr. Adnan Küçük

Dr. Adnan Küçük (73)

Necati İLMEN

Necati İLMEN (63)

Dr. İdris Tüzün

Dr. İdris Tüzün (48)

Sinan Tekin

Sinan Tekin (47)

Ali Murat Duman

Ali Murat Duman (41)

Bayram Baş

Bayram Baş (35)

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU (29)

Doç. Dr. Şemseddin Kırış

Doç. Dr. Şemseddin Kırış (25)

Prof. Dr. Emre Güler

Prof. Dr. Emre Güler (22)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (17)

Fatıma Zehra

Fatıma Zehra (14)

Esra Çakan Kandemir

Esra Çakan Kandemir (10)

İbrahim Eksilmez

İbrahim Eksilmez (2)

Son Haberler

Şehit Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik Kimdir?

11 Ağustos 2025

Eren Bülbül Kimdir?

11 Ağustos 2025

Tarihte Bugün; 11 Ağustos 2017- Trabzon Maçka’da Bölücü Terör Örgütü Mensuplarıyla Sağlanan Sıcak Temas Sırasında Jandarma Astsubay Başçavuş Ferhat Gedik İle Eren Bülbül Şehit Düştü

11 Ağustos 2025

Balıkesir’in Sındırgı İlçesinde 6,1 Büyüklüğünde Deprem: Bir Bina Yıkıldı, 4 Yaralı

10 Ağustos 2025
Hür Havadis

Kaliteli, doğru, güvenilir haberi sesi olmaya çalışıyoruz.

Bizi Takip Edin

Kategoriler

  • Belediyecilik
  • Dünya
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Genel
  • Haftanın Şiiri
  • Kültür ve Sanat
  • Önemli Şahsiyetler
  • Oyun
  • Politika
  • Sağlık
  • Sanat ve Kültür
  • Siyaset
  • Son Dakika
  • Spor
  • STK Faaliyetleri
  • Tarihte Bugün
  • Tasavvuf
  • Teknoloji
  • Terör İle Mücadele
  • Türkiye

Son Haberler

Şehit Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik Kimdir?

11 Ağustos 2025

Eren Bülbül Kimdir?

11 Ağustos 2025

© 2021 Hür Havadis

Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Yazarlar
  • Giriş

© 2021 Hür Havadis

Hoşgeldiniz

Lütfen bilgileriniz ile giriş yapınız

Şifremi unuttum? Kayıt Ol

Yeni hesap oluşturun!

Kayıt olmak için formu doldurunuz

Tüm alanları doldurun. Giriş yap

Şifre hatırlatma

Şifre değiştirmek için kullanıcı adınızı veya emailinizi girin!

Giriş yap