Yozgat, samimiyetin, güler yüzün ve tevazuunun başkenti derim her vakit. Bende ki
yeri hep çok özel olan bu şehrin eşsiz insanlarının duygularının, özlemlerinin,
hasretlerinin, sevdalarının dile getirilişinin güzelliklerinden biride türkülerimizdir.
Bugün rotamızı Yozgat ilimize çevirdik ve gerçek hikayesiyle büyük merak
uyandıran aynı zamanda yıllardır sayısız sanatçı tarafından seslendirilen ve de
Yozgat Bozok üniversitesi akademisyenleri tarafından yapılan önemli araştırmalar
sonunda ortaya çıkan “Yozgat Sürmelisi” türküsünün hikayesi ile baş başa
bırakıyorum…
Sürmeli kız, babası at yetiştiricisi, iyi nam salmış İshak Efendi’nin üç kızının en
küçüğüdür. Evin en küçük kızı olması nedeniyle Sürmeli Kız’a yoğunlaşmıştır bütün
ilgi. Ailesi onu bir erkek gibi büyütmüş. Ona kazandırılan bu özellikle babasına
yardım eder, çiftlik işleriyle ilgilenirdi Sürmeli Kız. Çok güzel olması, iyi ata binmesi
hayvanların dilinden anlaması evlilik çağı gelen tüm gençlerin gözlerinin üzerinde
olmasına neden olur.
İshak Efendi’nin çiftliğine yakın bir köyde Durak Ağa adında bir köylü yaşar. Ağa’nın
da beş oğlu vardır ve çocuklarının içinde en çok ona değer verir. Adı Yiğit’tir ve evin
en küçüğüdür. Babası ona iş güç yaptırmaz. Yiğit sadece gezer, dolaşır, düğün
alaylarına katılır halay çeker, ava gider. Beraberinde hep en iyi arkadaşı Ali vardır.
Sürmeli Kız, büyüyüp serpildikçe yönünü dönüp kimseye bakmaz. Ancak İshak
Efendi’nin kâhyası onunla evlenmeyi kafasına koymuştur. Bu işe İshak Efendi de razı
gelmekte ancak kızının bu işe evet demesini şart koşmaktadır.
Tüm bunlar olup biterken Sürmeli Kız, ne kâhyaya ne de başkalarına dönüp bakmamaktadır. Sürmeli
Yiğit de kendisine yanık olan köyün güzellerini bile görmezlikten gelmektedir. Zaman,
Sürmeli Kız’ı ve Sürmeli Yiğit’i İshak Efendi’nin Boz Aygırı kaçınca karşılaştırır.
Çünkü Boz Aygırı atın dilinden iyi anlayan kâhya bile yakalayamamış, bu işe Sürmeli
Kız talip olmuştur.
Sürmeli Yiğit, Sürmeli Kız’ı becerisizlikle suçlar. Can Ali’nin kısrak atını yem olarak
kullanarak Boz Aygır’ı yakalar. Ertesi gün Hıdrellez’dir. O gün Sürmeli Yiğit’in annesi
Zöhre ve Zeynep de Çamlık’a çıkmışlardır. Zeynep onu elde etmek adına tüm hilelere
başvurmakla, kendisine yanık Kadir’i bile terslemektedir. Ne yapsa da Sürmeli
Yiğit’ten yüz bulamamıştır.
Aynı gün yani Hıdrellez günü İshak Efendi de tüm hazırlıkları yapmış ailesi ve
komşularıyla birlikte Çamlık’a çıkmıştır. Tesadüf eseri çadırını Sürmeli Yiğit’in
çadırının yanına kurmuştur Sürmeli Kız. Kalplerine ilk aşk ateşi bu görüşmelerinde
düşer. Bir ara Sürmeli Kız salıncakta sallanırken eli yaralanmış, Sürmeli Yiğit onun
kanayan elini mendiliyle sarmıştır.
Sürmeli Kız’ın kardeşleri o anda onların bakışmalarından birbirine vurulduklarını
anlarlar. Bu arada kalaycı Dursun ve arkadaşları biraz sarhoş vurulduklarını anlarlar.
Bu arada kalaycı Dursun ve arkadaşları biraz sarhoş olmuş vaziyette İshak Efendi’ye saldırırlar.
Ancak Sürmeli Yiğit onların aralarına girerek dost olmalarını sağlar. Yenilir,
içilir, eğlenilir. Hatta Sürmeli Yiğit’in davul, zurna eşliğinde çektiği halayı büyük bir
ilgiyle seyreder, alkışlarlar.
Akşam olup ayrılık vakti gelince buna en çok Sürmeli Kız ve Sürmeli Yiğit üzülür.
Sürmeli arkadaşlarını köye gönderip İshak Efendi’yi takip edip nerede oturduklarını
öğrenir. Eve girmek ister ama iri bir bekçi köpeğinin engeline takılır. Bu işe çözüm
bulmak üzere kalaycı Dursun’un yanına gider. Dursun, bu aşkın sonunun iyi
olmayacağını söylese de Sürmeli onu dinlemez. Kızın evinin önüne gelerek bir
hastalık numarasıyla kapının önüne düşer. Oradan geçen yaşlı bir kadın kapıyı
çalarak yardım ister.
Yardıma elinde dolu bir tas su ile Sürmeli Kız gelir. Sevdiğini karşısında gören
Sürmeli Kız çok şaşırır ve ona hemen köye dönmesini, kendisinin de geleceğini
söyler ama bu durum neticesiz kalır. Sürmeli Kız Yiğit’in arkadaşı Can Ali vasıtasıyla
onunla sürekli görüşür. Ondaki değişikliği fark eden kahya ve çiftlikteki ihtiyar dostu
onu bir gün takip eder ve yakalarlar. İhtiyar dostu onu vurmak ister ama kahya buna
mani olur. Kahya onu sevdiğini ve evlenmek istediğini anlatır, Sürmeli Kız da onun bu
teklifini kibarca reddeder. Durumu İshak Efendi’ye ileten kahya, Sürmeli Kız’ın bir
daha evden kaçmaması üzerine hapsettirir.
Durak Ağa ve Zöhre Ana bu durumu yani kızın hapsedilmesine önceleri memnun
kalırlar ama Sürmeli Yiğit’in dostu Can Ali durumu hazmedemez. Zaten Yiğit’e
sevdasını her hareketiyle belli eden Zeynep de durumu kabullenmiştir. Çocuklarının
günden güne eridiğini gören Durak Ağa ve Zöhre Ana, İshak Efendi’nin çiftliğine
giderek oğullarına Sürmeli Kız’ı isterler. Her seferinde güler yüzle karşılanmalarına
rağmen istekleri kabul görmez. Son gidişlerinde ise İshak Efendi bu durumdan
sıkıldığını belli edercesine onları çiftliğinden kovar.
Artık onların sevdaları dillere düşmüştür artık. Herkes İshak Efendi’ye lanet okur.
Sürmeli Kız ise sevdasının ateşiyle…
Yozgat seni delik delik delerim
Kalbur alır toprağını elerim
Eğer anam beni sana vermezse
Koyun olur ardın sıra melerim…
diye türküsünü bitirmeden sesi bahçede duyan ve düğünlerde çalıp söyleyen tefçi
kadın içeri girer; “Unutmadan bir daha söyle der”. Türküyü iyice ezberine alan kadın
düğünlerde bu türküyü söyler. Kulağına kadar giden bu türküye karşılık vermek için
aşklarının ilk filizlendiği yere, Çamlık’a çıkar Sürmeli Yiğit. Tabakasından sigarasını
çıkartıp daha yakmadan…
Çamlığın yolları bükülür gider
Siyah saç ardına dökülür gider
Bir yiğit de sevdiğini almazsa
Mahşere dek beli bükülür gider…
diyerek aşkının büyüklüğünü haykırır. Onların söylediği bu türküler diyar diyar dolaşır
dillerde.
Sürmeli Yiğit’i günden güne eriten bu çıkmaz karşısında arkadaşları onu rahatlar
gerekçesiyle
Bafra’ya çalışmaya götürürler. Orada rastladıkları bir kervancı vasıtasıyla Sürmeli
Kız’a devamlı mektup yazar Sürmeli Yiğit. Çünkü kervancı sürekli Yozgat’a gidip gelmektedir.
Mektup, önce kalaycı Dursun gelmekte, ondan kahyaya ve Sürmeli Kız’a
iletilmekte ve yine aynı şekilde Sürmeli Yiğit’e mektuplar ulaştırılmaktadır.
Dillerde dolaşan bu sevda yüzünden İshak Efendi’ye duyulan lanet ve beddualar iyice
artmaktadır.
Kimse onun nalbant dükkânına gidip atını nallattırmamaktadır. Yanında çalışanların
hepsi onu yalnız bırakmış, koyunlarına gelen hastalık hepsini elinden almıştır. Tüm
bunların yanında Sürmeli kıza eziyet eden kardeşi bir sarhoşla evlenmiş, pişmanlığı
bile çare vermemektedir. Diğer kardeşi ise bir kuyuya düşüp ölmüştür Sürmeli Kız’ın.
Tüm bunlardan ders çıkaramayan İshak Efendi daha da aksileşir ve Sürmeli’yi
kahyayla evlendirmeye kalkışır. Bunu kabul etmeyen kahyanın da işine son verir ve
yıllarca hizmetini gören kahyayı kovar.
Çok geçmeden bir atın çiftesiyle zalim İshak
Efendi de ölür. Günden güne eriyen, hastalanan Sürmeli kız ve annesi kalakalmıştır
ortalıkta. Yozgat halkı onları bu durumda yalnız bırakmaz, ziyaretlerini, yiyeceklerini,
giyeceklerini eksik etmezler. Ama Sürmeli Kız’ın rahatsızlığı iyice artmış, kan
tükürmeye başlamıştır. Son isteği Sürmeli Yiğit’i dünya gözüyle bir daha görmektir.
Dursun, kervancı vasıtasıyla Sürmeli Yiğit’e bir mektup yazar. Mektubu okur okumaz
Can Ali ile birlikte yollara düşen ve hasta olan Sürmeli Yiğit, Muslubelen yokuşuna
gelince ruhunu teslim eder. Can Ali ve Sürmeli Kız’ın ihtiyar dostu ağlayarak onu
ziyaret ederler. Sürmeli Kız durumu anlamış halde çevresine toplanan Yozgatlılara
kendisinin onun yanındaki mezara gömülmesini vasiyet eder. Yozgatlılar, kısa bir
zaman sonra ölen Sürmeli kızın mezarını, Sürmeli Yiğit’in mezarının yanına
defnederek onun vasiyetini yerine getirirler.
YOZGAT SÜRMELİSİ
Dersini almış da ediyor ezber
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler (aman ben yarelendim aman)
Bu dert beni iflah etmez deleyler
Benim dert çekmeye dermanım mı var (aman sürmelim aman)
Kaşın çeğmelenmiş kirpik üstüne
Havada buludun ağdığı gibi (aman ben yarelendim aman)
Çığ gibi düşmüş de gül sineler ıslanmış
Yağmurun güllere yağdığı gibi (aman sürmelim aman)
Yöre:Yozgat
Kaynak Kişi: Nida Tüfekçi
Derleyen: Nida Tüfekçi
Sevgilerimle…