Allah kullarından hakkıyla haberdar ve onların halini en iyi şekilde görüp bilen ve her an onlarla beraber olandır: “Çünkü Allah sorumluluk bilincine sahip olanlar ve iyilik ve erdemi hayat tarzı haline getirenlerle beraberdir.” (Nahl suresi 128)
Allah sorumluluk bilinci ile hareket eden erdemli kullarına her fırsatta bir kapı aralayan, içinde bulunduğu zorluk karşısında ona bir çıkış yolu gösterendir.
Yapıp unuttuğumuz, irili ufaklı her iyilik en zor anlarımızın ilk yardım çantası olarak bize her daim yetişecektir. Dara düştüğüm anlarda, yaptığım iyilikler karşısında aldığım duaların Hızır (a.s) gibi yetiştiğini birçok kez deneyimledim Elhamdülillah. İyilikten vazgeçmediğiniz sürece, Rabbim bir şekilde kötülükleri ve niyeti kötü insanları da, türlü türlü bahaneler yaratarak sizden uzaklaştırıyor. Çünkü iyi kullarının her anlarında yanlarında olduğunu bizlere hatırlatıyor.
Peki, iyiliği biraz konuşalım sizlerle;
İyilik nedir? İyilik sadece birine yardımda bulunmak mıdır?
Üzerinde sürekli düşünmeye, anlamaya ve içeriğini derinleştirmeye çalıştığım kavramlardan birisidir benim için “iyilik”. Ayrıca, iyiliği, insani yaşamın temel değer ve ilkeleri arasında görürüm. Daha açıkçası, etik yaşamanın, insanca hayatın “iyiliğe dayalı yaşamak” olduğuna inanırım. “Doğru yaşamak” anlayışımın temel yapı taşlarından da birisidir “iyilik” değeri. Dolayısıyla iyiliğin dünyayı kurtaracağına inanlardanım.
İyilik öyle derin ve güzel bir kavram ki, hem kendinizi hem çevrenizi, hem dünyanızı hem de ahiretinizi kurtaracak kadar önem arz eden bir değer.
İYİLİK, ödev duygusu/zorunluluk sonucu değil, içinden gelerek, insan olma bilinç ve onuru ile yapılan eylemlerdir.
Cemil Meriç dememiş miydi, “iyilik eden mükâfat bekliyorsa tefecidir,”
Karşılık beklenmeden yapılan her olumlu davranışın adıdır iyilik. Kul bilmese de olur. Halik biliyor ya asıl olan O dur.
O kadar zor mudur peki iyilik yapmak? Özel bir çaba ve uğraş gerektirir mi? Başkasına iyilik yapınca kendimizden kaybeder miyiz?
Gülümsemek iyilik… Selam vermek iyilik… Güzel söz söylemek iyilik… Sözü güzel söylemek iyilik… Yoldaki taşı, bir başkasının ayağına takılır da canı yanar endişesi ile kenara itmek iyilik…
Hastayı ziyaret etmek, geçmiş olsun demek iyilik… Yakınını kaybedene sabır dilemek, zor günde yanında olduğunu göstermek iyilik…
Arkadaşlık etmek iyilik… Sevinci paylaşıp, paydaşı mutlu etmek iyilik…
Karşıdakinin hüznünü, kederini paylaşıp yükü hafifletmek iyilik…
Yaratılanı, Yaratan’ının hatırına sevmek iyilik… Kötülüğü engellemek iyilik…
İyiliğe aracı olmak iyilik… Komşuya bir tabak çorba yollayıp “aklımdasın” demek iyilik… Sahip olunan maddi varlıkların ihtiyaçtan fazlasını paylaşmak iyilik…
İyi olmak o kadar kolay ki… Hayra vesile olan, hayrı yapmış gibidir. İnsan başkasını mutlu ettiği sürece mutludur. İyilerle beraber olmalıdır; iyiliği teşvik etmelidir…
İyilik, suya atılan taşın oluşturduğu halkalar misali yayılır… Önce iyilik yapanı mutlu eder. Sonra iyiliğe muhatap olanı, sonra iyiliğe şahit olanı ve sonra bundan haberdar olanı… Ve halka büyüyüp gider…
İçimizde yaşadığımız ahir zaman, koşullar kötülük yapmaya o kadar müsait ki; iyilik yapmak çok zor bir eylemmiş gibi idrak edilmeye başlandı.
İyilikler azaldıkça, kötülük fırsattan istifade bu kadar hızla yayılmaya başladı. İyiliğin boşalttığı yerleri, kötülük hızla doldurmaya devam ediyor.
Hadi durma, hemen bak etrafına ve halkayı büyütmeye başla..
Dünyayı iyilik kurtaracak unutma…
Sağlıkla kalın. “Hoş” ça kalın.