• Anasayfa
  • Yazarlar
Cuma, 4 Temmuz, 2025
  • Giriş
  • Kayıt Ol
Hür Havadis
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
11 °c
Ankara
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Hür Havadis
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Anasayfa Genel

Kız Kulesi’nin Boyası, Fanatiklerin Foyası

Ahmet Tek Yazar Ahmet Tek
21 Mayıs 2023
Genel
0 0
0
0
PAYLAŞIM
18
GÖSTERİM
Facebook'da paylaşTwitter'da paylaşWhatsapp'ta paylaş

Boya, hafızamın muhafaza altına aldığı çocukluk dönemi renk ve koku kaynağım. Zihnime sinen, rengi ve kokusuyla tanıştığım ilk boya, kabarık revani dilimine benzettiğim süngeri, küçük teneke kutusuna bandırdığım siyah ayakkabı boyasına aittir.

Şimdilerde olduğu gibi, o vakitler nerede ayakkabı bolluğu! Bir çift ayakkabıyı bir yıl kullandığımız idareli (!) yıllar. Büyüklerimiz ‘boya ayakkabının ömrünü uzatır’ diye öğretti. Boya, badem yağıyla karıştırılıp ayakkabıya sürülürse deriyi besler, üstüne çekilen cila ise pırıl pırıl yapardı. Uzun yıllar ayakkabılarımı kendim boyadım, keyifle, tütün tiryakisi misali kokusunu içime çeke çeke.

Sonra diğer kokulu “boyar maddeler” girdi peyderpey, hayatıma. Katran, kına, vernik, yağlıboya, kök boya… Ahşap evimizin kuşkonmaz yeşiline dönüşmesi bir hafta kadar sürmüştü. Kokusu ise hala burnumdan gitmedi. Yeşilin her tonu en sevdiğim renktir.

Zihnimin paletinden silinmeyen ana renkler kök boyalara aittir. Odun ateşi yakılır, büyük bir kazana su doldurulur, ardından kök boya boca edilirdi. Halı dokunacak yün yumakları kaynayan kazana atılır, bir sopa ile yüzeye çıkması engellenirdi. Bir süre sonra kazandan renkli iplikler çıkarılır, etrafa kesif bir duman yükselirdi. Yün ve kök boya karışımından oluşan buhur köşe bucağa sinerdi. Buhur, çivit mavi veya sarıyla karışıksa çiçek, koyu kırmızıysa tahıl kokardı. Kumaş ve ip boyayan iş yerlerinin müşterisi hiç de az olmazdı. Onlar galiba kimyasal boya kullanıyordu. Ne zaman önlerinden geçsem renkleri başımı döndürür, ekşi koku yüzünden fazla oyalanmadan uzaklaşırdım.

Sonra boya çeşitleri çoğaldı. Renkli kalemlerim, sulu boyalarım, pastellerim, keçeli ve tükenmez kalemlerimle tebeşirlerim oldu. Ressam paletlerinde tüplerden taşmaya hazır boyalar gördüm. Atölyelere sinmiş yağlıboya kokuları sanat tutkumla bütünleşti. Evimin duvarlarını süsleyen yağlıboya resimlerin tarif edemediğim kokuları estetik duygularımı kamçıladı.

Çocukluğumda doyasıya boyayacak kitabım da olmadı, karalayıp çöpe attığım defter, kitap da… Okuduğum renkli ve kokulu güzel kitaplar arasında Boyalı Kuş, Koku, Parfümün Dansı, Benim Adım Kırmızı ve Kırmızı Saçlı Kadını sayabilirim. Boyalı filmler de izledim; Mavi En Sıcak Renktir ile kaç kez izlediğimi unuttuğum Üç Renk üçlemesi (Blue-Red- Blanc) favorilerim arasındadır. Saçı boyalı kadınlar da girdi hayatıma. Her biri gitti, kokuları miras kaldı.

Çocukluğumda evlerimizde testi ve çömlek, küp ve toprak kaplar vardı. Onların rengini ve kokusunu ileri yaşlarımda idrak ettim. Toprağın kan kırmızı rengi, çamur işlenip şekil aldıktan sonra ortaya çıkıyormuş. İyi testi, temiz kalbe benzermiş. İçindekini dışına yansıtırmış. Şimdilerde kullandığım su bardağımın rengi kan kırmızı. Kitap köşemin susmayan radyosu, cam keman, vazo, kâseler ve naif resimler de aynı renktir.

Çiniler, minyatürler, çeşm-i bülbüller, ateş kehribarlar birer renk cümbüşüdür. Ebru, boya ile kokunun suda doğum yapmış hiç büyümeyen, terütaze bebeğidir. Çiçekle toprağın kâğıt üzerinde kucaklaşmasıdır. Bunlar da sonradan hayatıma karıştı.

Boyayı en iyi kullanan ressamlar arasında öncelik hep Picasso’nun olmuş. Picasso’nun boya tedarikçisi fotoğrafçı Andre Kertesz Brassai imiş. Ünlü ressam, 18 Kasım 1943’de, ceketinin cebinden katlanmış büyük bir kâğıt çıkarıp Brassai’ye göstermiş. Kâğıtta, Picasso’nun el yazısıyla, özenli satırlar varmış. Brassai bu kâğıdı önce şiir sanmış, sonra fark etmiş Picasso’nun o haftaki boya listesi olduğunu.

Brassai, ‘Picasso ile Konuşmalar” adlı kitabında bu listeye yer vermiş. Orhan Pamuk’un “Benim Adım Kırmızı”daki minyatürlerde kullanılan malzemelerden çok farklı. Bakın, neler yazılı; ben o renkleri ilk kez duydum ve kokularını hayal bile edemiyorum.

“permenan beyaz… gümüşserülium mavi… kobaltprusyakadmiyum limon sarısı (açık)… strontiumkızıl kök bitum lakı… mavi ve esmerviole mavifildişi siyahı… sarı ve kırmızı aşı boyası… açık ve koyu lacivert taşı… yanmış ve doğal gölge toprağı… acem kırmızısı… yanmış ve doğal sienne toprağı… açık ve koyu kadmiyum yeşili… zümrüt yeşili… açık ve koyu japon… veronez… açık ve koyu kobailt vilosi…”

(Picasso’nun yazımına sadık kalınmıştır.)

Renkler ve zevkler tartışılmaz diyenler olmuş. Oysa en çok renkleri ve zevkleri tartışmışız. El altındaki hazır malzeme bunlar. Başka silah aramaya gerek duymayanlar olmuş.

Picasso’nun çok kullandığı renklerden biri kemik karasıymış. Ünlü ressamlar kemik siyahına ayrı önem vermişler. Hollandalı ressam Johannes Vermeer’in başyapıtlarından biri olan İnci Küpeli Kız adlı tabloda da kemikten elde edilen kara boya kullanılmış. Fil dişi külünden elde edilen siyah, en kaliteli boya kabul edilirmiş. Bizde de ünlü hattatların is’ten elde edilen özel boyalar kullandığı bilinir. İs toplanması, deri tulumlara konularak deve kervanlarıyla İpek Yolu yolculuğu gibi uzun öyküsü vardır. Sanat emektir, emek yoğundur. Bir çırpıda kotarılacak iş değildir. Sanat bu yüzden yaratıcılıktır, hayaldir, birikimdir. Tüketim nesnesi değildir. Boşboğazların lakırtısının uzağındadır.

Beni çocukluğuma, boyaların renkli ve kokulu dünyasına çıkaran seyyah, Kız Kulesi oldu. Seçim öncesi yaşanan bilgi kirliliğinden ve fanatiklerin sosyal medyadaki zehirli yılan dilinden kurtulamayan Kız Kulesi…

Kız Kulesi, 2014’te internete en fazla yüklenen turistik destinasyon ve mekân fotoğrafları üzerine yapılan bir araştırmada, dünyada en fazla fotoğrafı çekilen beşinci turistik merkez olmuş. (İlk dört sırada Guggenheim Müzesi – New York, Trinità dei Monti Kilisesi – Roma, Güell Parkı – Barcelona ve Moulin Rouge – Paris var.)

Kız Kulesi’nde 2021’de restorasyon çalışmalarına başlanmış. Prof. Dr. Feridun Çılı, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ve Ağa Han Mimarlık Ödülü sahibi Mimar Han Tümertekin’den oluşan ekip tarafından gerçekleştirilen çalışmalar Mayıs’ın ilk haftasında tamamlanmış. Bazı salakların zannettiği gibi, amele pazarından devşirilen Suriyeli işçilerin eseri değil. Sanat ve mimari liyakata dayanır. Sadece kazma kürek, kır dök işi değildir.

Kız Kulesi’nde olanlar, bundan sonra olmuş. Önce olanlar daha vahim ama geçmişi deşmenin gereği, uzun yazıyı okumaya kimsenin tahammülü yok. 11 Mayıs’ta ziyarete açılan Kız Kulesi’nde, açılış öncesi aydınlatma çalışmaları yapılırken çekilen bir fotoğraf, sosyal medyada ‘tt’ olmuş. Kız Kulesi’ni Ankara pavyonlarına benzetmişler. Daha neler neler yazılıp çizilmiş. Sosyal medyada mantık, bilgi, izan ve beyin süzgeci kullanılmadığı için benzetmeler iğrenç ötesi boyuta ulaşmış.

Sosyal medya maymunları renk uzmanı kesilmişler, yetmemiş uluslararası restoratör olup değerlendirme bile yapmışlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bu çalışmaları yürüten ekip açıklama yapmış, kimin umurunda. Bu cehalet çamuruna yıllanmış gazetelerden de düşen olmuş.

Kız Kulesi orada duruyor, fotoğraf paylaşanların büyük bölümü ömürlerinde Kız Kulesi’ni görmemiş bile olabilirler. Olsun, onlar bedavacılar, sürücüsü aynı olan dolmuşların gönüllü yolcuları. Cahil utanır, bu yüzsüzler utanmaz. Şimdi başka sahte paylaşımların peşindeler.

Seçim sandığından çıkan sonuçlarda Kız Kulesi’nin payı yok zannetmeyin. Temeliyle alay edilen Hatay Defne Hastanesi’nin başına gelen de Kız Kulesi’nin benzeriydi. Dalga geçtikleri hastane 60 günde inşa edilip hizmete alındı. Bu örnekler öyle çok ki! Her yalanları suratlarında şamar gibi patlayan sosyal medya maymunları adeta kaşarlanmış, ‘acımadı ki!’ diyerek yeni arsızlıklar peşindeler.

Dostoyevski, “Yeraltından Notlar” da “İnsan ahmak bir yaratıktır, son derece ahmak! Daha doğrusu ahmak değil de nankördür; eşine rastlanmayacak derecede nankördür” derken, bu günlere gönderme yapmış olmalı.

Millet İttifakı seçimi neden kazanamadı sorusuna yanıt arayanlara önerim, sosyal medya soytarılarının paylaşımlarını göz ardı etmemeleri. Her boya silinir, gerçeğin boyası bakidir. Sosyal medya soytarılarının en sık kullandıkları bir tespitle veda edelim:
“Gerçeklerin, bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.”

Not: Bana göre, en güzel seçim analizini, Bedir Acar, Akşam gazetesinde, 16 Mayıs’ta yayımlanan “Kazanan opera oldu” başlıklı yazısı ile yaptı. Maalesef çemkirenlerin ve boş içeriklerin revaçta olduğu devirleri yaşıyoruz. Özel yazılar ve incelikli dokundurmalar dikkatleri çekmiyor. Okumanızı öneririm.

Önceki Haber

Zor Dostum Zor

Sonraki Haber

Sinan OĞAN Recep Tayyip Erdoğan’ı Destekleyeceğini Açıkladı

Ahmet Tek

Ahmet Tek

Sonraki Haber

Sinan OĞAN Recep Tayyip Erdoğan'ı Destekleyeceğini Açıkladı

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin

  • 381 Takipçi
REKLAM
  • Tarihte Bugün
  • Çok Okunanlar
  • Yazarlar

Tarihte Bugün; 4 Temmuz 1546 – Osmanlı Denizcisi ve Kaptan-ı Derya, Barbaros Hayreddin Paşa Vefat Etti

4 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 3 Temmuz 1988- İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Açıldı

3 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 2 Temmuz 1993- Sivas Madımak Oteli Yakıldı 37 kişi Yanarak Hayatını Kaybetti

2 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 1 Temmuz 1736 – I. Mahmud Tahta Çıktı

1 Temmuz 2025

ÖĞRETMENİM BENİ FARK ET!…

29 Temmuz 2022

ANNELER CARİYE OLUNCA!…

1 Haziran 2022

HOŞGELDİN ASYA

25 Mart 2023

AYDINLIK YARINLARA

11 Mart 2022
Ahmet Tek

Ahmet Tek (131)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (92)

Dr. Adnan Küçük

Dr. Adnan Küçük (72)

Necati İLMEN

Necati İLMEN (61)

Dr. İdris Tüzün

Dr. İdris Tüzün (48)

Sinan Tekin

Sinan Tekin (47)

Ali Murat Duman

Ali Murat Duman (41)

Bayram Baş

Bayram Baş (35)

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU (29)

Doç. Dr. Şemseddin Kırış

Doç. Dr. Şemseddin Kırış (25)

Prof. Dr. Emre Güler

Prof. Dr. Emre Güler (22)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (15)

Fatıma Zehra

Fatıma Zehra (14)

Esra Çakan Kandemir

Esra Çakan Kandemir (7)

İbrahim Eksilmez

İbrahim Eksilmez (2)

Son Haberler

Şehit Yakınları ve Gazilere Doğal Gazda Yüzde 50 İndirim

4 Temmuz 2025

Gazeteci-Yazar Nihat Genç 69 Yaşında Hayatını Kaybetti

4 Temmuz 2025

Memur ve Emekli İçin Refah Payı Nerede?

4 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 4 Temmuz 1546 – Osmanlı Denizcisi ve Kaptan-ı Derya, Barbaros Hayreddin Paşa Vefat Etti

4 Temmuz 2025
Hür Havadis

Kaliteli, doğru, güvenilir haberi sesi olmaya çalışıyoruz.

Bizi Takip Edin

Kategoriler

  • Belediyecilik
  • Dünya
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Genel
  • Haftanın Şiiri
  • Kültür ve Sanat
  • Önemli Şahsiyetler
  • Oyun
  • Politika
  • Sağlık
  • Sanat ve Kültür
  • Siyaset
  • Son Dakika
  • Spor
  • STK Faaliyetleri
  • Tarihte Bugün
  • Tasavvuf
  • Teknoloji
  • Terör İle Mücadele
  • Türkiye

Son Haberler

Şehit Yakınları ve Gazilere Doğal Gazda Yüzde 50 İndirim

4 Temmuz 2025

Gazeteci-Yazar Nihat Genç 69 Yaşında Hayatını Kaybetti

4 Temmuz 2025

© 2021 Hür Havadis

Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Yazarlar
  • Giriş

© 2021 Hür Havadis

Hoşgeldiniz

Lütfen bilgileriniz ile giriş yapınız

Şifremi unuttum? Kayıt Ol

Yeni hesap oluşturun!

Kayıt olmak için formu doldurunuz

Tüm alanları doldurun. Giriş yap

Şifre hatırlatma

Şifre değiştirmek için kullanıcı adınızı veya emailinizi girin!

Giriş yap