Hepimizi ayakta tutan, düştüğümüzde kaldıran, dualarımızda yer verdiğimiz, umut ettiğimiz şeyler vardır. Umut ederek, yaşadığımız olumsuzluklardan daha kolay sıyrılırız. Biliriz ki arkasından güzel günler de yola çıkmıştır bizi karşılamak için.
Umut etmek, evrene güzel enerji yollayabilmektir aslında. Nefes aldığını iliklerine kadar hissetmek, yaşama sevincini hep diri tutabilmektir. Çünkü insan hep güzel şeylere umut eder, gerçekleşeceği günü duayla sabırla bekler. Umut etmek bize sabretmeyi de öğretir. Pozitif düşünmeyi aşılar.
Umut etmek bize yakışır, umulanı vermek ise O’ NA… Zifiri karanlık gecede kara taşın üzerindeki kara karıncanın ayak izini gören ve sesini işiten Rabbim, elbet umduklarımızı da bilir. Çünkü O Basir’ dir. Umutlarımız dua niyetine geçer, arşa yükselir, gerçekleşeceği günü bekler.
Sabaha çıkacağımızı bilemediğimiz halde, saati kurup yeni bir güne uyanmayı beklemektir umut.
Mevlana bir sözünde der ki: üzülme çünkü Yaradan umudu en çaresiz anlarda yollar. Unutma yağmurun en şiddetlisi en kara bulutlardan çıkar.
Kapkara bulutlarla güne uyandığımızda ; “ ne kadar da kasvetli bir gün “ deriz. Ruhumuzun sıkıldığını söyleriz. Hatta içimizden hiçbir şey yapmak gelmez. Tam “ yat havası” diye söylenir dururuz. Oysaki umut zerreciklerini yeryüzüne salıvermek için o kadar kararmıştır. Doğaya şifa olsun diye. Canlılara can suyu olsun diye. Hayat ta böyledir işte: bazen her şey üst üste gelir. Nefes almanın bile külfet geldiği anlardan geçeriz. Yeise kapıldığımız o zamanlarda Rabbim bir umut ışığı yakar bize. Hiç ummadığımız zamanlarda umut çiçeklerini açtırıverir.
Üzülme, bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun; tek kanatla uçulmaz zaten. Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, kilimin tozunu almaktır. Allah; sana sıkıntı vermekle kirini, tozunu alır, niye kederlenirsin? Taş; taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz. Yüzük olmayı dileyen taş; ezilmeyi, yontulmayı göze almalıdır.” Diyor ve şöyle ekliyor Mevlana: “Üzülme, kaybettiğin her şey bir gün başka surette geri döner.”
Yaşamak umut etmektir, umut etmek her türlü olumsuzluğa rağmen direnebilme gücüdür bence. Gecenin zifiri karanlığına katlanabilme gücüdür umut, çünkü biliriz ki her gecenin bir sabahı vardır. Ertesi gün mutlaka güneş doğacaktır ve karanlıkları yırtacaktır güneşin ışınları… Yaşamı yaşanabilir kılan da bu umut değil midir?
Her insanın içinde değişik yapıda bir bahçe olduğuna inanırım. Öyle ki kimilerinde cennet güzelliğinde; kimilerinde ise çalılarla, dikenlerle, çakıl taşlarıyla, kayalıklarla dolu… Onu güzelleştiren de bizleriz, çirkinleştiren de… Bence her bahçede diğer çiçeklerden farklı güzellikte, mis kokulu, nazenin bir çiçek vardır. O çiçeğin adı “umut ”tur. Bahçelerden umudu çıkarırsanız geriye ne kalır ki! İçimizdeki çiçeği soldurmayalım. Umudunuz, her zaman taze ve diri kalsın. Umutlarla yükselişiniz hep zirvede kalsın.
Sağlıkla Kalın. “Hoş”ça Kalın