Dua için psikolojik alana girip alanım olmayan bir başlıkta ahkam kesmeyeceğim.
Dua’nın hepimizin hislerine tercüman olan yönlerinden bir sağlıkçı olarak bahsedeceğim.
1912 yılında Nobel Ödülü alan, Cerrah, Fizyolog ve Filozof Dr. Alexis Carrel, La Piere (DUA) adlı eserinde, duayı bir takım kuru sözler, hafif dinlemeler olarak değil de bilincin Allah ile kaynaştığı, birleştiği, Allah’a gayretle şaha kalkan sır dolu bir hal olarak tanımlıyor.
Çağının çok önemli bir düşünce ve bilim insanının dua ile ortaya koyduğu açık bir gerçeği görüyoruz. İnsanlık, dinlisi ve dinsizi ile duaya muhtaçtır.
Zor zamanlarda, içini dökeceği, yardım isteyeceği, şikayet edeceği, mutlak adaletin olduğu bir merciye müracaat etme ihtiyacı, insanlığın en masum noktasıdır. Sade ve basit insanların, çiçeklerin kokularını, güneşin hareketini nasıl hissediyorlarsa, Allahın da varlığını öylece doğal olarak hissettiklerini belirtiyor Carrel. Bu müthiş bir açılımdır.
Herşeyi akıl ile ispat etmenin hırsına kapılanlar için, hissiyatın aklın alamayacağı kadar gerçek olduğunu başka hangi söz bu kadar güzel tarif edebilirdi. Sevmeyi bilen için Allah ne kadar tapılacak bir varlık ise, akıl ile anlamak isteyene o kadar örtülüdür diyor. Evet, DUA inanan insanlar için DİNSEL, inanmayan insanlar için TİNSEL bir olaydır.
Ama sonuçta hepsi için büyük bir ihtiyaçtır. Kur’an’da Allah (CC), “Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben yakınım, bana dua ettiğinde duacının dileğine karşılık veririm. Şu halde benim davetime gelsinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulalar” diyor.
Ebu Davud ve Tirmizi’de geçen Numan B. Beşir’den rivayet edilen bir hadis’de Alemlerin Peygamberi Efendimiz (AS) “Dua ibadetin ta kendisidir” diyor. Bediüzzaman’a göre dua bir ubudiyettir. Yani aciz bir yaratılmış olarak, kendini yaratan güce karşı boyun eğmektir.
Mesela “yağmur duası bir ibadettir, kuraklık ise bu ibadetin vaktidir” der. Yukarıda belirttiğim bütün hususların toplamı, her görüşten, her fikirden bütün insanlığın duaya muhtaç olduğunu tekrar ifade ederek, dua ile haşır neşir olan insanların psikolojik açıdan da daha dayanıklı, sorun çözmeye odaklı, hayata tutunma katsayıları yüksek bireyler olduğunu önümüze koyuyor. Eflatun’un Tanrısı yanına yaklaşılmaz bir varlık idi.
Epikot’un Tanrısı ruh ile kaynaşmıştı. Yahova, sevgi değil korku telkin eden biri idi. Ama, bizim Alemlerin Rabbi olan Allah’ımız dua edenin duasına cevap veren, bize şah damarımızdan daha yakın, rahmeti, sevgisi ve bağışlaması çok geniş olan Rabbimizdir.
Covid 19 virüsünün bütün dünyayı kasıp kavurduğu bu günlerde, eczanesine gelen bir çok hastasının ağzından binlerce dua işiten bir sağlıkçı, ECZACI olarak benim duam şudur:
Allahım, sen insanlığa aklını ve bilimi kullanmayı, çok okumayı ve araştırmayı nasip et. Senin verdiğin akıl ile aşı ve ilaçlar keşfetmeyi mümkün kıl.
Bizi aynen senin razı olduğun gibi, bilimin ışığında hareket eden, hurafelerden, yalan ve dolanlardan uzak olan Müslümanlardan eyle.
Sağlıklı günler dilerim…