Hazreti Ali hicretten 22 sene önce miladi 600 yılında Mekke-i Mükerreme’ de doğmuştur.
İslam’ın dört halifelerinden biri olan Hz. Ali (r.a) gerek yaşayış biçimi, gerek hayatı ile herkese örnek olan bir halifedir.
Peygamber efendimiz Allah-u Teala’nın emirlerini, buyruklarını Mekke halkına bildirirken henüz on yaşında olan Hz. Ali İslam’la tanışır ve efendimize iman eden ilk çocuk olarak İslam’la şereflendirilir.
Çocukluğunda bile puta tapmamış olduğu içindir ki “ kerremallahu vecheh” Allah yüzünü Mükerrem kılsın, şereflendirsin! Duasıyla anılmış sahabe arasında da bu şekilde yad edilmiştir.
Hz. Ali (r.a) peygamber efendimizin daima yanında oldu ve bütün cihat hareketlerine katıldı. 25 yaşlarında genç bir delikanlı iken sayısız kahramanlıklar gösteren Hz.Ali Bedir’ de yapılan havuzdan bir kirba ile ashab-ı kirama su taşıdı. Burada kendisine “ Allah’ın Arslanı “ verildi.
Bunun ardından “Uhud” da gösterdiği kahramanlık ve cesaret sebebiyle Resulullah efendimiz ucu iki çatallı olan “ Zülfikar” ismi verilen kılıcı hediye eder.
İlim, takva, ihlas, samimiyet, fedakarlık, kahramanlık, cesaret , yüksek ahlak ve insani vasıflar bakımından yüce bir mevkiye sahip olan Hz. Ali cesareti ve gönüllere yer edişi ile birlikte “ Haydar-ı Kerrar” ve “ Şah-ı Merdan” sıfatlarıyla taçlandırılır.
Cenabı Allah, Hz. Ali efendimizin yiğitliğini, cömertliğini denemek için, kendisini imtihan etmek istiyor. Bunun için Cebrail ve Mikail Aleyhisselam’ı görevlendiriyor. Cebrail ve Mikail Alyehisselam birer güvercin ve şahin olup sıra ile onu imtihan etmek üzere Hz Ali’ye geliyorlar. Tabi Hz. Ali’nin bu imtihandan haberi yok. Cebrail Aleyhisselam bir güvercin şekline girerek Hz. Ali efendimizin dizinin üzerine konuyor. Güvercin Allah’ın emri ile dile geliyor, “ben sana sığındım beni kurtar ya Ali diyor” diyor. Hz Ali “ne oldu, anlat bakalım? ” diye sorunca “yuvada iki yavrum kaldı, şahin beni avlayacak, şahin peşimden geliyor sana sığındım kurtar beni ” diyor, Hz Ali, “peki” deyip güvercini alıp koynuna koyuyor. Biraz sonra Hz. Ali’nin dizinin üzerine gökten bir şahin iniyor. Dile gelip diyor ki “Ya Ali avım buraya geldi ben avımı isterim” diyor, “peki” diyor “sen avını niye dışarıda almadın, mademki avlayacaktın dışarıda avlayaydın” diyor. Şahin bin bir mazeret sıralıyor “hasta idim, hastalıktan yeni kalkmıştım, avıma ulaşamadım, dışarıda avlayamadım, onun için buraya geldim, ben avımı senden isterim” diyor. Hz. Ali “o güvercin bana sığındı bana iltica etti, onun için ben avını veremem ama avının dışında ne istersen iste onu sana vereyim” diyor. Şahin “ille de avım” diyor, başka bir şey demiyor. Hz Ali o arada nefsine uyup şahinin boynunu da çekebilir, nihayette bir kuştur, ama nefsine hakim oluyor, bunu yapmıyor, dil dökerek şahini iyilikle razı etmeye çalışıyor. Şahine tekrar “avının dışında benden ne istersen iste”, diyor “Avının yerine sana bir koyun vereyim” diyor. Şahin; “ille de avım” diyor. Avının yerine şahine çeşitli şeyler önerse de, şahin bir türlü razı olmuyor. Sonunda Şahin içinden diyor ki “öyle bir istekte bulunayım ki, bakalım hiddetlenip, nefsine uyacak mı ?” Bu minval üzere şahin diyor ki “Ya Ali bir şartla avımdan vazgeçerim” Hz Ali “söyle ne istersin?” diyor. Şahin “kendi vücudundan bir parça kesip verirsen avımdan vaz geçerim, başka da bir şeye razı olmam ” diyor. Hz Ali nefisine uyup şahini öldürmemek için “tamam” diyor ve şahinin teklifini kabul ediyor, vücudundan bir parça kesmek üzere belindeki Zülfikar’ı çıkarıyor, tam kendi etine vuracağı sırada, Cebrail ve Mikail Aleyhisselam güvercin ve şahin şeklinden çıkıp melek şekline dönüyorlar “dur yapma ya Ali” diyorlar, etinden kesmesine müsaade etmiyorlar. “Biz Allah tarafından görevlendirildik, senin cömertliğini, yiğitliğini, nefsine uyup uymayacağını sınamak için geldik, sen hakikaten hem yiğit hem de cömertmişsin” diyorlar.
Şah Hatayî’nin dizelerinde yer alan Hz Ali ve güvercin öyküsü, yüzyıllardır halk arasında söylenmektedir.
Hz. Ali (r.a) der ki:
“ Ben ve nefsim , çoban ile koyunları gibiyiz. Nefsimi ne zaman bir tarafa toplamaya çalışsam öbür tarafa yayılmaktadır.”
Beli dedik beliye
Ta ezel ezeliye
Bir güvercin cara geldi
Hazreti Ali’ye
Hem Ali’sin hem veli
Hem cömertsin hem gani
Şahin bizi alıyor
Kurtar bizi ya Ali
Ali’m sözün hakladı
Dört yanını yokladı
Çaldı ol güvercini
Dizi altına sakladı
Beli dedim bestine
Aşık oldum üstüne
Gökten bir şahin indi
Ali’nin dizi üstüne
Hey buraya buraya
Melhem sarın yaraya
Süre süre getirdim
Avım geldi buraya
Ali’m derki namerde
Sözüm yoktur cömerde
Çün av senin idi
Niçün alman yabanda
Yabanda alamadım
Kanadım salamadım
Hastalıktan kalkmışım
Ulaşıp alamadım
Var git kuş işin işle
Hakk’a yarar iş işle
Sana bir koyun verem
Güvercini bağışla
Tavındandır tavından
Yad yeğ midir avımdan
Dünyanın malın versen
Yine geçmem avımdan
Oyunun yetmez oyuna
Al sok beni koynuna
Yuvada yavrum kaldı
Emaneti boynuna
Ali haykırdı coştu
Tüyü ürperdi donun geçti
Çekti Zülfikarını
Kendi etine başladı
Dur Ali’m mert imişsin
Mertlerden mert imişsin
Sana cömert derlerdi
Gayetle cömert imişsin
Kalkın kuşlar uçalım
Hakk’tan yana göçelim
Ali minnetçi düştü
Güvercinden geçelim
Kalkutı kuşlar uçtular
Hak’tan yanı göçtüler
Mikail’le Cebrail
Ele ayağa düştüler
Can Hatayi’m nur öldü
Hep bu sözler sır oldu
Şahin ile güvercin
Her biri bir er oldu
Yöre: Şanlıurfa
Kaynak kişi: Abuzer Akbıyık
Sevgilerimle…