Üzerinde en çok tartışılan kavramlardan biri…
Ehl-i Sünnet uleması bu konuya çokça değinmiş ama bir de
Oldukça bu konuyu suiistimal eden, yanlış anlayan ve anlatanlar da az değil.
Tıpkı Mehdi ve Deccal kavramlarının yanlış anlaşılması gibi.
Mehdi gelecek bizi kurtaracak! peki sen ne yapacaksın? Bekleyecek öyle!
Tabi ki böyle bir şey yok. Mehdi ile ümitlenmek, Deccal ile gevşememek hakikati var. Mehdi ahir zamanın en büyük hidayet cereyanının başında, Deccal da dalalet (sıpkınlık) cereyanın başında olacak. Hadis-i Şerifler de bu hususta Müslümana rehber olur, yol gösterir. Şahıs tayini yapmadan ve teşbihli-benzetmeli ifadelerle yapar bunu. Ve dahi alim gibi alimler de, yani ilimde derinlikli alimler de bu hususu hikmetleriyle açıklar. Ne var bunda yanlış olan? Var mı suiistimal edilecek bir durum. Yok elbette. Tabi niyeti bozuk olmayanlar için yok.
Şefaatte böyle!
Yani oturduğun yerde şefaate güven, onların tabiriyle torpile güven ve kurtulacağını vehmet.
Aslında suiistimalin suiistimali var burada. Yanlış anlayışı yanlışa kullanmak.
Allah’ın va’d ettiğini yine güya Allah hesabına inkar!
Ehl-i Sünnet itikadınca şefaat haktır. Ve ahirette gerçekleşecektir. Bu konuda Kur’an’ın muhtelif ayetleri buna zaten işaret eder. Kur’an’da şefaatin tümüyle Allah’a ait olduğu ifade edilir, fakat bununla birlikte Allah izin vermezse kimse şefaat edemez diyerek bu iznin vuku bulacağı da ifade edilir.
“De ki bütün şefaatler Allah’ındır” (Zümer, 44) âyet-i kerimesi ile,
“Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başkası şefâat hakkına sahip olamayacaktır.” (Meryem, 87) ayeti bunlara birer delildir.
Bununla birlikte hadis-i Şerifler de şefaatten teferruatlı olarak bahsedilir.
Şefaatin en büyüğü Peygamber Efendimizin ümmetine yapacağı şefaattir.
Yine Hadis-i Şeriflerde;
Peygamberlerin,
Şehitlerin
Hafızların
Kur’an’ın
Meleklerin,
Alimlerin,
Çocukların,
Şefaatinden de bahsedilir.
Şimdi gelelim şefaat inancının dünyada nasıl bir hayra vesile olduğuna.
Şefaat yatırımı dünyada yapılır. Ve şefaat ümidi, amele şevk verir.
Yani kul Peygamberimizin (sav) şefaatine nâil olmak istiyorsa “sünnetine uymaya çalışarak” bunu isteyecek.
Nitekim şefaatini arzu eden bir Sahabeye (ra) “Çok secde ederek bana yardımcı ol” buyurmuştur Peygamberimiz (sav)
Diyelim bir kimsenin bir yakını şehit oldu, icabında onun şefaatini intizar ederek, ümid ile bekleyerek sükûnet bulacak, kalbi ferahlanacak, yerine göre şehit olmak suretiyle şefaat edenler makamında olmayı arzu edecek. Bakınız daha dünyada bile şefaat inancının ne güzel neticeleri var.
Keza şefaati arzu eden, ilim ehl-i olmaya çalışacak. İlmiyle âmil olarak şefaat edenlerden olmak istenilecek. Yine ilim ehli kimselere destek olarak bu payeye ulaşmayı arzu edecek.
Evladını hafız yetiştirmeye gayret edecek. İsteyecek ki, bu vesile ile evladı ona şefaatçi olsun.
Ayrıca hayırlı salih-saliha evlatlar yetiştirmek suretiyle de onların ahirette kendilerine şefaatçi olmasını isteyecek, zira tersi de geçerli, güzel yetiştirme gayreti gösterilmeyen evlatlar da ahirette değil şefaatçi olmak anne ve babalarından davacı olacak.
İşte ne güzel neticeler.
Rabbimiz bir yerde tabiri caizse sevdiği kullarına, başta Peygamberimize (sav) bir pâye ve yetki vererek ve kişinin sevdiğinin eli vesilesiyle bir şefaatleşme imkânı vermiş ki bu da ayrı rahmettir. Evet, şefaatte kullarını birbirlerine vesile etmiş. Bunun yolu da evet söylediğimiz gibi dünyada yatırım yapmaktan geçiyor, yan gelip yatmaktan değil.
Şefaatin ucu bucağı, sayısı, yetkisi ne kadardır bilmiyoruz, gidince görürüz. Bize düşen layık olmaya çalışmaktır.
Ey şefaati inkar eden bedbaht!
Şefaat inancının şöyle güzel maslahatları, neticeleri, faydaları ve nice delilleri varken; hangi akılla, izanla, insafla, güya ilimle ona karşı geliyorsun. Şefaate karşı gelirsen, şefaatten mahrum kalırsın.
Ya Rabbi!
Bizleri Rasulünün (sav) sünnetine uyarak şefaatini
Evlatlarımızı hayırlı bir şekilde yetiştirerek, şefaatini,
İlim ehli olarak, ilmi severek şefaate layık olmayı,
Meleklerini sevindirecek ameller işleyerek onların şefaatini,
Kur’an okuyarak, onun hakikatlarini öğrenerek ve yaşayarak Kur’an’ın şefaatini,
Sevdiğin salih kullarının, şehitlerin şefaatine nâil eyle.
Bizleri hem şefaat edilen, hem eden eyle.
Amin.
ELİNE DİLİNE SAĞLIK KARDEŞ.YAZINIZDAN İSTİFADE ETTİK.ALLAH RAZI OLSUN.
Amin, ecmain Ekrem Hocam, biz de aynı şekilde sizlerin yazılarınızdan istifade ediyoruz. Rabbim kaleminizi dâim eylesin.