Aşık Veysel’e sormuşlar:
” Sizce aşk nedir?
Aşık Veysel gülümsemiş ve şöyle demiş;” Seversin kavuşamazsın aşk olur…”.
Aşk yalnızca yaşamaya değer olmanın ötesinde, yazılmaya, okumaya, anlatılmaya da değer olmalıdır. Mecnunu çöle düşüren, Aslı’yı küle döndüren ve uğruna destanlar yazılmasına neden olan aşk değil miydi?
Şiirlere anlam katan, şarkılara can katan yine o sihirli üç harf değil miydi? Bugün ki yazımda yine kavuşamamanın adının aşk olduğu hüzünlü bir hikayeyi sizlerle buluşturmaktan mutluluk duyacağım.
Sizleri ”Karadır kaşların ferman yazdırır” eserinin gerçek hikayesi ile baş başa bırakıyorum:
“Mustafa Tuna 1944 yılında memleketi Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde komşularının kızı olan Raziye’ye tutulur. Raziye Rum kızıdır. Mustafa Tuna’nın Babası “kanıma Rum kanı karıştırmam” diyerek konuyu kapatır.
Bunun üzerine Raziye’yi başka birine verirler kısa sürede düğün hazırlıkları yapılır düğüne bir gün kala Mustafa arkadaşları ve aracı bir kadınla çeşmeye giden Raziye’yi dar bir yolda sıkıştırıp zorla kaçırır.
Arabacı Raşit’in arabasına bindirerek hızla uzaklaşırlarken kendilerini Eskişehir yolu üzerindeki Kızıltepe ormanının içinde arabaları devrilir.
Ormanda Mustafa’yı Jandarmalar ve Raziye’nin nişanlısının akrabaları çevirirler ve yakalarlar.
Mustafa tutuklanır. Hapiste 27 gün yatar, Sorgu hakimi olan arkadaşının yardımıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalır ama olay bununla kapanmaz.
Kız kaçırma suçundan ağır cezada yargılanır. Raziye’nin Mahkemeye gelip ben kendi isteğimle kaçmak istedim demesi de kurtarmaz Mustafa’yı ve 2 yıla mahkum olur.
Mustafa’nın hapisliği sırasında Raziye’yi nişanlısı ile evlendirirler. Raziye mahkemede Mustafa lehine ifade verdikten sonra bir daha kocasının evine gitmez ve bu evliliğini kısa sürede bitirir.
Raziye’nin babası Mustafa hapisteyken onunla görüşmek ister. Mustafa’nın babası buna izin vermez. Mustafa babasına bu kez karşı gelemez. Ancak bir yandan da Raziye ile görüşmektedir. Raziye Mustafa’ya bir aracı ile haber yollamıştır. Onun da Mustafa’da gönlü vardır.
Türküyü de bu mahpusluğu sırasında söyler. Hapishaneden tüm Eskişehir’e dalga dalga yayılır türküsü.
Mustafa bir türlü babasına karşı gelip ve Raziye’ye kavuşamaz.
Terk-i diyar ederek Ankara’ya yerleşir. İnşaatlarda çalışır, daha sonra memur olur. Uzun yıllar Seyitgazi’ye gelmez. Ankara’nın Kalecik ilçesinden Hikmet Hanim ile evlenir. Çocukları olur. 22 yıl sonra ailesi ile birlikte Seyitgazi’ye tekrar yerleşir.
Raziye de daha sonra Kadir isimli biriyle daha evlenir. 21 Temmuz 1989’da ölür.
Türkü ile ilgili en ilginç notlardan birisi de Mustafa Tuna’nın, Raziye ve ailesi rencide olmasın diye Türküyü yaşadığı bir olay üzerine kendisinin yaktığı ve bu olayın Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde yaşandığını yıllarca saklamasıdır. Hatta tuttuğu hatıra defterini de yakar.
Bu nedenle Türkü bir süre görev yaptığı Zonguldak’a (Bartın) mal eder ve TRT kayıtlarında türkü bu şekilde geçer.
Raziye’nin 1989 yılında ölmesi üzerine Mustafa Tuna şu şiir dökülecektir yüreğinden.
“Açmış kolların kara toprak
Seni bağrına basmak için
Niçin, niçin, niçin?
Çektiği ıstıraplar için.”
Mustafa Tuna’nın Raziye için yazdığı başka şiirler de vardır.
Türkünün hikayesi kahramanı söz yazarı ve bestecisi Mustafa Tuna’nın kendi anlatımından özetlenmiştir ve bizlere yine vuslatı mahşere kalan, hikayeleri dilden dile dolaşan türkülerini bırakarak göçüp gitmişlerdir bu fani dünyadan. Ruhları şad mekânları cennet olsun
Karadır kaşların ferman yazdırır
Bu dert beni diyar diyar gezdirir
Lokman hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin
Ormanlardan aşağı aşar gelirim
Nazlı yari kaybettim ağlar gezerim
Ormanların gümbürtüsü başıma vurur
Nazlı yarin hayali karşımda durur
Karadır kaşların benzer kömüre
Yardan ayrı düşmek zarar ömüre
Kollarımdan bağlasalar zincire
Kırarım zinciri vararım yare
Ormanlardan aşağı aşar gelirim
Nazlı yari kaybettim ağlar gezerim
Ormanların gümbürtüsü başıma vurur
Nazlı yarin hayali karşımda durur
Uzaklara gittim gelirim diye
Tabancam doldurdum vururum diye
Hiç aklıma gelmez ölürüm diye
Ölüm ver Allah’ım ayrılık verme
Ormanlardan aşağı aşar gelirim
Nazlı yari kaybettim ağlar gezerim
Ormanların gümbürtüsü başıma vurur
Nazlı yarin hayali karşımda durur
“Vefasız olana gönül emanet edilmez” gerçeğini unutmamanız temennisiyle…
Hoşçakalın..