Allah adıyla seven insan bencilleşmez. Sevgilerin en değerlisi Yaradan dan ötürü yaratılanı sevmek…
Dünya ya yepyeni iki gözle bakmaya başlarsın. Karşılık beklemediğin için, yaptığın iyilik omuzlarına yük, kalbine fesat bindirmez.
Kıyaslamayı bırakırsın, kendi yoluna bakarsın. Başkalarına saygı duymanın zorunluluk olmadığını anlarsın. Allah sevgisi kalbine taht kurduysa eğer, tüm bunları içinden geldiği için kendiliğinden yaparsın. Karşılık beklemediğin için de huzurla seversin.
Dolayısıyla sevmek ruhuna iyi gelir, iyileştirir kalbindeki hastalıklarını. Sevmek sadece beşeri bir varlığa olmamalı, yaratılan her şeye. Çiçeğe, böceğe, denize, uçan kuşa, ağaçtaki yaprağa. Benim anneannem öyle bir kadın ki ( su an 91 yaşında ) Rabbim başımızdan eksik etmesin.
Çocukluğunda bu yana neler yaşadığını, hangi acılara göğüs gerdiğini anlatsam, bu zamana kadar kulaklarına inanamayacağınız bir dram hikâyesiyle karşı karşıya kalırdınız.
Şaşar kalırdım o hayat enerjisine, her gün diktiği ağaçlarla konuşur yapraklarını bir insanın saçını okşar gibi okşardı. Yerde bir böcek gördüğü zaman ezilmesin diye hemen eline alır. “ kıyamam sen yolunu mu kaybettin seni şimdi burada ezerler der doğaya geri bırakırdı. Bir parkın içinden geçerken gördüğü çiçekleri okşar “ ay canlarım şunların güzelliğine bak “ derdi.
Çiçeklerle hasbihale geçerdi. Ona biri ufacık bir iyilik yapsın, nasıl minnet edeceğini şaşırır sıklıkla hediyeler alır gönderirdi. Eksiği vardır fazlası yoktur yazdıklarımın. Bir gün beyin kanaması geçirdi 85 yaşında. Yoğun bakım süreci, sonra servis vs. hepimiz için zorlu günlerdi.
O halde bile bize moral verirdi. Derken doktorlar kalıcı hasar olabileceğini ve bir daha yürüyemeyeceğini söylediler. Fizik tedavi sürecinden sonra, tekerlekli sandalyeden bastona geçen ananem, sonrada desteksiz yürümeye başladı. Rabbim e binlerce şükürler olsun.
Ve su an 91 yaşında ve hala desteksiz yürümeye devam etmekte. Maşallah suphanallah. Diyeceğim şu ki o tüm bunları kalbindeki saf sevgisiyle, yaşama sevinciyle yendi. Geçmişindeki tüm kötü anılarını geride bırakmayı bilerek, her daim önüne bakarak ilerledi.
Bizlere de hep örnek oldu her şeyin üstünde tuttuğu o saf sevgisiyle.
Gözler kalple aracısız bağlantılıdır. Çirkinliğin içindeki güzeli görmeye alışan iki göz, kalbi aydınlatan iki ayna gibidir. Gördüğünü hisseder. Güzel hissetmek isteyen, güzel görmeli.
Kendini keşfetmek, önemsemek, değerini bilmek güzeldir.
Fakat bunu başkalarını küçümseyerek yapamazsın. Zaten kendisine inanan insan, başkalarının ne dediğini dinlemez, başkalarında kusur aramayı bırakır. Nerede dedikoducu fesat birisi varsa, emin olun hayat gayesi olmayan tembel insanlardır.
Bos duranı Allah bile sevmez diyen atalarımız aslında bunu kastetmişlerdir. İnsan boş durduğunda önce kendini, sonrada başkalarını fazlaca dinlemeye başlar. Başkalarının mutsuzluklarından kendine mutluluk edinir. Ve kalp te böyle kirlenmeye başlar.
Rabbim insanı üstün akıl olarak yaratmıştır. Yaşam döngümüz içinde birbirimizin birçok şeyinden de sorumlu kılmıştır. Komşusu açken tok yatan bizden değildir der. Hayvanlar benim sessiz kullarımdır der. Kalp kırmayı, Kâbe yıkmakla bir tutar.
Aslında bizim ilgilenmemiz gereken bunlar. Oysa biz yaptığımız ibadetleri bile gösteriş haline getirip, yarıştırır hale geldik. Cehenneme kimin gideceğini (haşa ) biliyormuş gibi yargı dağıtır hale geldik.
Bunları sadece Allah bilir. Büyük işler başarmak isteyen insan, bunlarla ilgilenmez. Kimin ne giydiği, ne kadar ibadet ettiği onun hiç ilgi alanına girmez. Niyetin önemli olduğunu bilir. Ve kendi niyetini Allah sevgisiyle temiz tutmaya çalışır.
Fatih Sultan Mehmet Han yayınladığı fermanında, insanlara oruç tutuyor musun, namaz kılıyor musun gibi Allah ın kula soracağı soruları değil, aç mısın bir şeye ihtiyacın var mı gibi kulun kula soracağı soruları yöneltin der. Yargı sahibi yalnızca Allah tır.
İnsanlar dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı olarak ayrılmazlar. İyi insanlar ve kötü insanlar olarak ayrılırlar. Hangi tarafı seçeceğine sen karar verirsin. Dünyadaki her şeyin üstünde olan tek şey sevgidir.
Ama Allah sevgisi her şeyin üzerindedir. Bu hayat sana bahşedilmiş bir armağan, ama sahip olduğun her şey sana Yüce Yaradan tarafından verilmiş bir ödünç.
Nasıl bir hayat yaşamak istiyorsun?
Bulduğun dünyayı daha nasıl güzelleştirebilirsin?
Gözlerini güzel görmeye alıştırabilir misin?
Huzura çıktığında tertemiz bir kalpten ve iyi niyetlerinden başka kurtarıcın olmayacak. İyi niyetli sevgileriniz sizi kurtaracak. Kalbinizi iyileştirecek. Ve her şeyin üstesinden gelecek O yüzden her daim sevgiyle kalın. “HOŞÇA” kalın.