“Ey insan! Şüphesiz, sen Rabbine (kavuşuncaya kadar) didinip duracak ve sonunda didinmenin karşılığına kavuşacaksın.” -İnşikâk/6
İnsan hayatı, doğum-yaşam-ölüm üçlüsünden ibarettir. Ve ne hikmet ki her üçünün de oluşumu bir kesimi sevindirirken, bir kesimi üzer.
Klişeleşmiş doğum-yaşam-ölüm üçlüsünün ikinci ve üçüncüsüne değinmek istiyorum.
İnsan, doğumuna müdahale edemez ama ölüme giden yolun güzel olmasını sağlayabilir. Bu da elbette yaşamını güzelleştirmekten geçiyor.
Bir insan yaşamında mutlu olmak ve mutlu etmek istiyorsa öncelikle bir gayesi olması gerekiyor.
Fıtrat olarak bir gayeye bağlı kalarak yaşamak üzere yaratıldığımızdan dolayı eğer gayesiz bir yaşam sürmeye kalkarsak hayattan zevk alamamamız muhtemeldir.
Elbette ki bahsi geçen gaye, dünya hayatını idame ettirirken ahiret hayatında meyvelerini yemek üzere dikilmesi gereken ağaçlardır.
Dünya, kalbe zor bir alem. Şayet kolay olsaydı sonunda bizi bekleyen cennet alemi olmazdı.
Cenab-ı Hak, İnşikak suresinin 6. Ayetinde dünya da bağlı olduğumuz gaye üzerine çalışmamızı ve karşılığını öbür dünyada alacağımızın garantisini veriyor.
Ve harici olarak surenin diğer ayetlerinde de, “Kime kitabı sağından verilirse, hesabı çok kolay bir şekilde görülecek, sevinçli olarak ailesine dönecektir. Fakat kime kitabı arkasından verilirse, ‘Helâk!’ diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir. Çünkü o, (dünyada iken) ailesi içinde sevinçli idi. 7-13” deniliyor.
Bu kıymettar ayetlerin bana hissettirdikleri, insan sanki hiç Rabbine geri dönmeyecekmiş gibi dünya hayatında sefa sürmeye kalkıyor. Babam derdi ki; “Seküler dünyanın, seküler Müslümanı olmayalım.”
Ahiret hayatını çiçeklendirmek dünya hayatını kısıtlamak anlamına gelmiyor. Aksine bir insan ahiret hayatına önem verirse dünya hayatı güzelleşecektir. Unutmayalım, ibadet artarsa rızık da artar.
Emin olun ki helal dairesi keyfe kâfi gelir. Güzel bir üniversite kazanmak için en az bir yılımızı harcıyoruz. Bu süreçte bazen aksaklıklar yaşayabiliyoruz, her şey istediğimiz gibi gitmeyebiliyor ama sonuç için sabırla mücadeleye devam ediyoruz.
Ve bütün bu çabalar sonu olan bir dünya alemi için. Peki ya sonsuz uhrevi alem için ne kadar çaba sarf ediyoruz?
Bu dünyanın düzeni, olasılıkların kontrolü, geleceğimiz tamamen Allah’ın yönlendirmesine bağlı.
Ahiret hayatımızı biz şekillendirebiliriz. Tek yapmamız gereken emir ve yasaklara uymak. Fıtrat olarak aşina olduğumuz şeyleri gerçekleştirmek.
Bütün bunlara azami derece de dikkat edersek hem dünyamızın hem de ahiretimizin kurtulduğuna şahit oluruz.
Rabbim bizleri merhameti ile hesaba çeksin, Cennet-ül Firdevs’inde Peygamber Efendimize (s.a.v.) komşu eylesin inşallah. Amîn…
Bâkî Muhabbetle…