Ülkemiz doğal afetler yaşandığı bir coğrafyada; yaşadığımız 21. yy en çok kaygılandığız doğal afet deprem, peki biz bunların tedbirlerini alabiliyor muyuz? Can ve Mal kaybını engelleyecek, en aza indirgeyecek adımlar atabiliyor muyuz? Can ve Mal kayıplarından Dersler Çıkarabiliyor muyuz? Teknik açıdan ve Mimari bakımdan ne durumdayız? Bu hususların hepsi bir köşe yazısına sığmayacak, çok detaylı değerlendirilmesi gereken konular ama dilimizin döndüğü kadar sizlere fikirlerimizi bahsetmek isteriz.
İnsanoğlunun Ruhu Olduğu gibi Şehirlerinde Ruhu vardır. Ruh insanın özüdür. Şehirlerimizde bu ruhu, bu özü yakalamalı, geçmişimizle barışmalı, mimari estetiği yakalayarak şehirlerimizi inşa etmeliyiz. Mimari estetiği zayıf, dikey, ruhsuz binalar ve beton yığınlarının içinde şehirler inşa ettik son bir asırdır. Mekânların ruhu, ihtişamı insanların maneviyatına hitap eder. Ruhsuz binalar ve inşalar insanoğluna ve gelecek nesillere sizce ne verebilir? Ruhsuz şekilde inşa edilmiş binalar, yan yana sıkışmış, şehirlerimizi adeta boğmuş, çocukların neşesinin olmadığı, gençlerin motivasyonlarının düşük olduğu, çocukların ve gençlerin dijital platformlarda vakit geçirdiği ruhsuz, cansız beton yığınlarının olduğu şehirlerde nasıl huzur olabilir? Komşuluk İlişkilerini bitiren, hatta akrabalık bağlarını zayıflatan beton yığınlarında huzur olmaz. Huzurun olmadığı şehirlerde, çocukların ve gençlerin manevi değerlerini nasıl koruyabiliriz? Mimari estetiği güzel, tarihimizle özleşen yapıları, yatay mimarileri inşa etmemiz ve kültürel ve sosyal bağlarımızı kuvvetlendirmemiz gerekir. Burada en büyük görev yerel yönetimlere yani belediyelerimize düşmektedir. Şehirlerin İmar planlarından, alt yapılarına kadar her şeyin değiştirilmesi gerekmemektedir. Yatay inşalara, mimarisi güzel yapılara ve depreme dayanıklı binalar yapılmalı ve sel felaketleri önleyecek dayanıklı alt yapılara yapılmalıdır. Yönetmeliklerin hazırlanması, bu yönde çalışmaların yapılması, komisyonlarının kurulması, kentsel dönüşüm projelerin hızlandırılması, şehirlerimizi bu şekilde inşa ve ihya edilmesi gerekmektedir.
Belediyelerimiz şehirlerimizi güzel bir şekilde tekrar imar etmeli, mecburiyet olmadığı sürece dikey yapılar yapılmamalı, dikey yapıların yerine yatay yapılara öncelik verilmelidir. Şehirlerimizde nüfus planlama çalışmaları göz önünde bulundurularak kentsel dönüşüm projeleri hızlandırılmalı, paralelinde alt yapı çalışmaları ve imar yönetmelikleri revize edilmelidir. İmar yönetmeliklerinde yeni yerleşim alanlarında bina yüksekliklerinde mecbur kalınmayan inşaatlarda yüksek kata müsaade edilmemeli, hastane, kamu binaları, iş merkezleri vb. yerlerle yüksek katlara izin verilmelidir.
12 Kasım Türkiye Geneli Deprem Tatbikatı
Türkiye geneli yapılan deprem tatbikatı önemli ve ciddi bir adımdır. İnsanların farkındalığını artırma adına benzeri tatbikatların sayıları artırılmalı, toplumsal kalkınma adına bilinçli şekilde faaliyetlerimizi çoğaltmalıyız. Eğer bu tarz tatbikatların sayıları artırılırsa can kayıpları önüne ciddi şekilde geçilebilir.
23 Kasım Düzce Depremi
Düzce ilimize bağlı Gölyaka ilçesinde 5,9 şiddetindeki depremde can ve mal kayıpların fazla yaşamadığımız bir afet oldu. Ama tedbirlerin artırılması gerektiğin bir işareti olarak bizleri uyardı. Düzce ve çevre iller; İstanbul, Ankara, Kocaeli, Sakarya hissedilen deprem insanlarda büyük bir paniğe ve korkuya yol açtı. Korkularımız ve kaygılarımız düzeyli olmalı, bizleri tedbir almaya yöneltmeli, toplumsal farkındalığımızı artırmalı ve güvenlik tedbirlerimizi en üst düzeye çıkarmalıyız.
12 Aralık Antalya Sel Felaketi ve Alt yapı çalışmaları
Antalya’da gece saatlerinde Finike ve Kumluca ilçelerinde yaşan sel felaketi içişleri bakanlığının resmi verilerine göre 100 konut, 920 işyeri, 497 Araç ve 12 bin dönüm seranın hasar gördüğü tespit edildi. Sel felaketi nedeniyle Finike Portakalları sular altında kaldı. Dereler taştı, ahırlar ve istinat duvarları çöktü, bağ ve bahçeler sular altında kalarak 60cm balçık oluştu. Bütün yaşan bu kayıplar Altyapı çalışmalarını hızlandırılmasını, özellikle dere yataklarının ıslah edilmesini gerektiğini gösteriyor. Yarın başka illerimizde farklı sel afetleri yaşanmadan yetkili birimlerce tedbirlerin alınması gerekir.
Şehirlerimizde olası sel felaketlerinde can kaybı ve fiziki hasarların önlenmesi için alt yapıların tekrar revize edilmesi gerekir. Alt yapı çalışmalarının hızlandırılarak olası felaketlerin önüne geçilmesi ve yeni alt yapı çalışmaların geniş, sağlam ve çökmelere engel olarak planlanması, elektrik, internet, doğalgaz hatlarının planlı bir program dâhilinde yapılması, Belediyelerimiz tarafından plansız bir şekilde yapılan hatlara müsaade edilmemesi ve yapı ruhsatları verilmemesi gerekir. Plansız bir şekilde yapılan elektrik, internet, doğalgaz hatlarında yollarda sonradan yapılan kazı çalışmalarında, görüntüyü bozmakta ve asfalt maliyetlerini artırmaktadır.
Yeni yerleşim alanları, nüfus planlaması
Şehirlerimizde, Yeni yerleşim alanlarında nüfus planlama çalışmaları kademeli olarak yapılırsa, dikey binalar yerine, yatay binalar yapılabilir. Nüfusu artan şehirlerde yatay binalar konusunda çekinceler olabilir. Ama Nüfusu azalan ve sabit kalan şehirlerde neden dikey binalar yapılır?
Dikey Yapılar Ve Çarpık Kentleşme, Deprem Neticesinde Can Ve Mal Kayıplarını Artırabilir
Kentsel Dönüşümün dâhil olmadığı, eski yerleşim yerlerinde imar planlarının yapılmaması veya yanlış yapılması, cadde ve sokakların yanlış yerleşimi, altyapıların yetersizliği, otopark alanlarının olmaması, ulaşım sıkıntıları, binaların çok sık aralıklarla yapılması çarpık kentleşmeyi maalesef beraberinde getirmiştir. Dikey yapılar ve çarpık kentleşme, deprem neticesinde can ve mal kayıplarını artırabilir. Can ve mal kayıplarının yaşanması için Ülkemiz genelinde çarpık kentleşmelere çözüm üretilmelidir. 7-8 şiddetindeki olası bir depremde, çarpık kentleşmelerin olduğu yerlerde Can ve Mal kayıpları nasıl önlenecek?
Maksadımız kimseyi incitmek değildir. Toplumsal olarak üzerimize düşen görevleri yapmamız gerekir. Olası Can ve Mal kayıpların yaşanmaması, farkındalığımızın artması, insanlarımızın ferah, çarpık kentleşmenin olmadığı şehirlerde yaşaması temennisiyle yazılmış bir köşe yazısıdır. Saygılarımla.