Türkülerimiz kimi vakit anne kucağı sıcaklığında can bulmuş, kimi vakit ölüm ve ayrılık acısıyla yoğrularak feryada dönüşmüş, kimi vakit kadere boyun eğişin sessiz çığlıkları arasında çırpınırken, kimi vakitte zulme, haksızlığa, merhametsiz ve de haksız düzene baş kaldırarak kahramanca çarpışarak karşımıza çıkmıştır.
Türkülerimiz mertliği, yiğitliği, emeği, çileyi, acıyı, göz yaşını, haklı isyanı, aşkı , sevdayı saklar içerisinde ve bende bugün ki hikayemizde aşkın, sevdanın, yüreği naifliğin vücut bulmuş hali olan Aşık Veysel Şatıroğlu’nun okurken sizleri derinden etkileyecek olan hüzünlü hikayesini paylaşmak isterim.
Aşık Veysel Sivas’ın Şarkışla’ya bağlı Sivri Alan köyünde dünyaya gözlerini açmıştır. Aşık Veysel dünyaya geldiğinde çok sağlıklı bir çocuktur lakin geçirdiği hastalık nedeniyle gözlerini kaybeder. Aşık geleneğinin usta ismi ve de sayısız eserler kazandırmış olan bu büyük halk aşığının “kimsede görmediğim vefayı, toprakta gördüm” demesine sebep olan yaşam hikayesi başlıyor.
Aşık Veysel’i 25 yaşında köyün güzeller güzeli kızı olan Esma ile evlendirirler. Ailelerin uygun gördüğü bu evliliği Esma istemez ama yapacak bir şeyi olmadığı için mecbur kalmıştır. Aşık Veysel eşi Esma’yı çok seviyor bu nedenle onu çok kıskanıyordu. Esma ise bu gereksiz kıskançlıklardan bunalmıştı. Her geçen gün evliliğinde soğuyor ve uzaklaşıyordu. Bir vakit sonra gönlünü Hüseyin adında ki komşu adama kaptıracaktı. Veysel belki olanları görmüyor fakat hissediyordu. Zaten çok vakit geçmemiştir ki hissettikleri gerçek oldu. Esma bir gece Hüseyin ile birlikte kaçmıştı. Uzunca bir süre yol alan Esma ile Hüseyin bir yol kenarına oturarak soluklanmaya karar verirler. Yol boyunca çorabının içinde bir şey Esma’yı rahatsız eder. Çorabını çıkararak onu rahatsız eden şeyin ne olduğuna bakmaya karar veren Esma gördüğü manzara karşısında şaşkınlığını gizleyemez. İçine miktar para ve küçük bir kağıda yazılı not bırakılmıştır. “ Al bu para ananın ak sütü gibi helal olsun, gittiğin yerde kendini ezdirme. Birde güzelliğin on para etmez bu bende ki aşk olmasa…” yazılıdır.
Eşinin onu terk edip gitmesi Veysel’i derinden etkilemiştir. Yaşanılan olayın üzerinden onca vakit geçmesine rağmen ne Esma’yı nede ona olan sevgisini unutamamıştır. Kırılan kalbinin acısını şöyle dile getirmiştir usta aşık
Bir vefasız zalim yare bağlandım
Tarih üç yüz otuz beşte evlendim
Sekiz sene bir arada eğlendim
Zalim kâfir yetim koydu kuzumu
Esma kaçarken yalnız Veysel’i değil altı aylık yavrusunu da bırakmıştır. Veysel küçük kızını iki yıl kadar kucağında taşıdı ama ne çare ki oda yaşamadı. Aşık Veysel yıllar sonra Gülizar adında bir hanımla evlendi. Birbirlerini çok sevdiler 7 çocukları oldu ölene kadar da birbirlerinden hiç ayrılmadılar.
Esma kaçtıktan yıllar sonra Hüseyin ile köye geri döndüler. Fakat durumları çok kötüydü Esma yılların pişmanlığı ile Veysel’in kapısına gider. Kapıyı açan Veysel’in kızıdır. Ona başının ağrıdığını söyler, babasına ona ilaç verip veremeyeceğini sormasını ister. Kızı Veysel’in yanına gider durumu anlatır ve ilacı ister. Aşık Veysel cebinden ilacı çıkarır ve kızına verir ve dudaklarından “onun başı daha çok ağrıyacak” cümlesi dökülür.
Gerçekten de Esma hiç bir gün gün yüzü görememişti. Ömrü sefalet içinde pişmanlıklarla geçmişti. Aşık Veysel’in Akciğer kanserine yakalandığı haberini aldığında son kez helalleşmek için Veysel’in kapısını çalar. Fakat yaşattıkları karşısında helallik alacak yüzü olmadığını anlar koşarak uzaklaşır.
Şimdi dilerseniz yüreği naif Aşık Veysel’in Esma’sına yazdığı türküyü beraber söyleyelim
Güzelliğin on para etmez
Bu bende ki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulamaz
Gönlümde ki köşk olmasa
Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yayılmaz âleme
Aşıklar da meşk olmasa
Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başka olmasa
Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa
Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı Veysel adı
O sana aşık olmasa
Yüreği güzel insanlara rast gelesiniz…
Hayat böyledir işte dostlarım vesselam
Yüz güzelliği evden hamama
Ruh güzelliği Erzurumdan Şama
Anadolunun bilgesi, yiğidi , Aşıķ Veyseli bize tekrar anımsattığın için sonsuz teşekkürler.. Kalemine sağlık