“Baban ölünce sağ yanın göçer, annen ölünce ise dünyan yıkılır.” demişti bir arkadaşım.
Annesini beyaz kefen içinde mezara indirdiğinde, titreyen bacakları ve o solgun yüz hali hiç
aklımdan çıkmıyor.
Babasını yıllar önce kaybetmişti. Annesi onun her şeyi olmuştu.
Annesi çok yaşlanmış, hasta olmuş ve babasını da yeni kaybetmiş biri olarak arkadaşımı
hissetmeye çalışıyor, ona teselli veriyordum.
İnsanın anasız babasız kalması, yaşı kaç olursa olsun o kadar içini acıtıyor ve çocuk olduğunu
hatırlatıyor ki anlatamam.
Sığınacak gölgeniz çekiliyor üzerinizden, bir anda sahipsiz kaldığınızı düşünüyorsunuz.
İşiniz, yaşınız ve makamınız ne olursa olsun, sarıldığınız dalınız kırılıp gidiyor kollarınızdan.
Babanın veya annenin yokluğuna dair duyduğum 1 örneği, aklımda kaldığı kadar menkıbe
tadında vereyim, hayat boyu gönlünüzde yer etsin.
Annesi ölmüş, teyzesinin yanına yerleşmiş küçük çocuk anlatıyor yıllar sonra.
Annem öldüğünde inanamamış, onun geri geleceğine kendimi inandırmıştım. Bu arada
teyzem bana bakmaya başlamıştı.
Günler geçiyor ama annem gelmiyordu. Ben ise yeni evime alışmaya çalışıyordum.
Sabahları hep birlikte kahvaltı yapardık. Teyzem kızarttığı patateslerden kuzenlerimin
tabağına benim tabağıma koydu, onlar yediler, tabaklarına bir miktar daha istediler ve
aldılar. Benim tabağım da bitmişti. Ama bir türlü ben de istiyorum diyemedim. Boğazım
düğümlendi bir türlü isteyemedim, gittim hıçkıra hıçkıra ağladım. İşte o gün, annemin
öldüğünü anladım.
İnsanın en kolay ve hesapsızca istediği kişiler idi anne ve baba. Onlar gidince ne kadar da
yalnız kalıyor insan. Karşılık beklemeden, ne olursa olsun, ne yaparsan yap, onlar hep
istediğin bir makam değil mi?
Rahmetli babam da benim için bir dağ idi. Vefat ettiğinde, çoluk çocuk sahibi kocaman bir
adam olduğum halde, kendimi çok çaresiz ve zavallı hissetmiştim. Beni hiç yargılamadan
seven birini kaybetmiştim. Varlık sebebim artık Mevlaya dönmüştü. Rabbimin yüceliğini ve
gerçek merhamet sahibi olduğunu yeniden ve bir kez daha anlamıştım.
Evet, Allah içine cüzi bir merhamet duygusu koyarak anne ve babaya evladına karşı bu
şefkati göstertiyor.
Biz merhametin, kimsesizlerin kimsesi olan gerçek makamın affına, şefkatine sığınırsak hiç
sahipsiz kalır mıyız?
Bize gerçek yar Mevlamızdır. Annemiz babamız da Mevlamızın bize bir ikramıdır. Onları
kaybetsek de sahipsiz değiliz.
Bizi gören, gözeten, koruyan bir Rabbimiz var. Mevlamız var, gam yok. Sahipsiz değiliz.
Bu duygu ve düşüncelerle, dünyada hiç kimsemiz kalmasa bile, Allah’ımız var o bize yeter
deyip yola devam etmeliyiz.
Rabbim, ana baba duası ile hayatını ören, ana baba özleminin cennetine vesile olduğu
insanlardan etsin hepimizi.
Sağlık ve afiyet dileklerimle.
Ben de annemi yakın zamanda kaybettim. Ve aynı duyguları paylaşıyorum. Her gün aldığım o dualardan mahrum kaldığımı biliyorum ve hissediyorum.
Yüce mevlam vefat eden annelerimizin mekanını cennet eylesin.