Yeniden geldi bahar işte. Düştü cemreler; ısındı hava, su, toprak… Güneş daha bir gösteriyor yüzünü, zaman zaman bulutlarla çatışıyor olsa da ısıtıyor tabiatı, canlıları, yürekleri… Umut çiçekleri açıyor işte yeniden. Çiçekler meyveye duracak, yitirilmez umutlar hep beklenecek… Bahar umudun adı oluyor işte yine yeniden…
Her bahar yeni başlangıçlar çağrıştırır bize. Tabiat en canlı renklerini sunar. Doğanın hareketliliği ruhlarımıza ve davranışlarımıza yansır.
Bahçelerde, tarlalarda hummalı bir telaş başlar bahar gelince. Kışın rehavetini üzerinden atan bedenler, çapalarla bellerle toprağı işler olur. Toprak yepyeni mahsuller vermek için bir önceki hasadın tohumlarını bağrında yeşertip, çeşit çeşit lezzetler olarak önümüze serme derdine düşer yine.
Dünya döndükçe mevsimler ve baharlar hep olacak, her bahar insanlar için yeni bir umut olmaya devam edecek. Kışın yerini her baharla yemyeşil bir huzur alsın. Hepimiz rengârenk gönül boyalarıyla süsleyelim yaşamak istediğimiz tabloyu.
Her şeyden öte aşk ve umut yakışıyor ilkbahara. “Ben her bahar aşık olurum“ diyen bir şarkı, “Dağlarına bahar gelmiş memleketimin” diyen bir şiir gibi üzerimizde sevda bulutları, gönüllerimizde aşk ve kardeşlik türküleri hep yeşersin. Gözyaşı ve karamsarlığın olmadığı güzel günler hep olsun. İ
Bizler Allah’a teslim olmuş ve onun merhametine sığınmışız. O yüzden içimizde karamsarlığa yer yoktur. İnanmış insan ümidini kaybetmez. İçinde yaşadığımız bu imtihan dünyasında hayatın karşımıza çıkardığı zorluklar karşısında Rabbimizin “Şüphesiz rahmetim gazabımı geçmiştir” buyurduğunu her daim hatırlamalı ve halis niyetle dua ve niyazda bulunmalıyız. Çünkü ümitvar olmak imanın da temel şartlarındandır.
Gönül titreten dizelerin şairi üstad Abdurrahim Karakoç da ne güzel ifade eder umudu şu dizelerde.
Fil çoğalsın, Ebabilden umut kesilmez
Firavun azsa da, Nil’den umut kesilmez
Zalimler ölmüyor diye ye’se kapılma
Sabret hele, Azrail’den umut kesilmez.
Allah’ın rahmetinden umut etmemek, günahkar olmaktan daha tehlikelidir. Siz sadece Allah’a güvenin. Hiç ummadığınız anda yepyeni kapılar, rengarenk çiçekler açılır hayatınızda…
Umut deyince aklımda yer tutmuş bir hikayeyi sizlerle paylaşarak yazımı nihayete erdireyim inşallah.
Pers Sultanı iki adamı ölüme mahkum etmiş. Sultan’ın atını ne kadar sevdiğini bilen mahkumlardan bir tanesi hayatını bağışlarsa bir yıl içinde ata uçmayı öğretebileceğini söylemiş. Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden Sultan bunu kabul etmiş. Diğer mahkum inanmayan gözlerle arkadaşına bakmış ve
“Atların uçamadığını biliyorsun. Nasıl olup da böyle delice bir fikirle çıkabildin ortaya? Yalnızca kaçınılmazı geciktiriyorsun o kadar.”
” Pek değil ” demiş birinci mahkum.
” Kendime dört özgürlük şansı veriyorum.
Birincisi : Sultan bu yıl ölebilir.
İkincisi : Ben ölebilirim.
Üçüncüsü : At ölebilir.
Dördüncüsü… “Belki ata uçmayı öğretebilirim!”
Umutlarınızın hiç tükenmemesi dileğiyle bahar tadında günler diliyorum…