Ahir zamanın insanları olarak, hissettiğimiz her olumsuzluğun anında bir de çaresi olsun istiyoruz. Hastalıkların bir tedavisi olduğu gibi, hissettiğimiz acıların, hüzünlerin de bir tedavisi olsun beklentisi içine giriyoruz.
Sevdiğimiz birini kaybetmek, ya da başımıza kötü bir şey geldiği zaman hissettiğimiz o acıyı giderebilecek somut bir şey olsaydı, birçoğumuz servet harcamaya razı olurduk eminim.
Acaba geçmişte başımıza gelenleri hiç yasamamış olsaydık, bugün hayata böyle bakan aynı biz olabilir miydik? Bugün bize eşlik eden o kişiliğimiz, hayata bakış açımız; geçmiş deneyimlerimizle şekillendi iyisiyle ve kötüsüyle. Bizi iyi yapan şeylerle kötü yapan şeyler, tümü birbiriyle bağlantılı.
Bazen acılarımızdan kurtulma arzusu o kadar baskın bir hal alır ki, benliğimize yakışmayan hatalar silsilesi içinde buluveririz kendimizi. Çözüm olsun da nasıl olursa olsun yaklaşımı, doğamıza inkârdır aslında.
Bazı sıkıntılar vardır sadece sabredersin. O problem için artık yapacak bir şey kalmamıştır. Bunu demirci fırınından çıkmış çok sıcak bir demire benzetebilirsin. Hemen soğumasını istersin, niyetin o demiri alıp hemen kullanmaktır.
Ancak demir öyle sıcaktır ki soğuması biraz zaman alacak. Olur, da hemen soğusun diye üzerine su dökersen ya da başka bir yöntemle aceleye getirmek istersen bu durum demiri olumsuz etkileyecek ve kullanmak istediğin malzemenin kalitesini bozacak. Tek seçenek var bekleyeceksin. . Çünkü beklediğin zaman sonuca ulaşacaksın.
Sabır becerisi bu noktada devreye giriyor. Sakin bir şekilde bekleme becerisi. Bu beceriye sahip olan kişiler, elinden geleni yaptığını bilir ve zamana bırakır. Dua eder. Tevekkül eder. Yüce Mevla’ nın sonsuz kudretine sığınır.
Zaman çoğu zaman olayları bambaşka yerlere getirir. Geçirdiğin kötü dönemlerde, bir çözümü varmış ta bulamıyormuşsun gibi düşünme. Hayat tüm hızıyla akıp gidiyor, o kötü anına yoğunlaşma. Ömrünün takviminden bir yaprağını daha o ana saplanıp kalarak eksiltme.
Birçoğumuz yaşadığımız olumsuzlukların ilk zamanlarında dayanamayacakmış gibi hissederiz. Ancak sabır deyip, zamana bıraktığımız zaman, her geçen günle birlikte canın daha az acıyor. İyi ya da kötü her şeye alışıyor insan. Bazen sadece sabrederiz, elimizden gelen de budur.
Ve bu sabretme beceri de hiç azımsanacak bir beceri değildir. Allah sabredenlerle beraberdir. Bu durumda galibiyet muhakkak kaçınılmazdır. Sabır boyun eğmek değildir, sabır mücadele etmektir. Şunu unutmayın sabrınız gücünüzden daha çok şey başarır. Rabbim sabrımızı arttırsın. Sabrımız, mutluluk kapılarımızın anahtarı olsun.
Mevlana der ki: Sabır, ağrıları dindiren acı bir ot gibidir. Hem can yakar hem de tedavi eder. Sabır, ağrıları dindiren acı bir ot gibidir. Hem can yakar hem de tedavi eder. Mevlana
Sağlıkla kalın. “Hoş” ça kalın.