• Anasayfa
  • Yazarlar
Pazartesi, 14 Temmuz, 2025
  • Giriş
  • Kayıt Ol
Hür Havadis
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
11 °c
Ankara
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Sağlık
  • Belediyeler
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Hür Havadis
Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
Anasayfa Genel

DİN VE EĞİTİM

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU Yazar Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU
5 Ocak 2022
Genel
0 0
12
0
PAYLAŞIM
556
GÖSTERİM
Facebook'da paylaşTwitter'da paylaşWhatsapp'ta paylaş

Diyanet İşleri Başkanlığının 4-6 yaş grubundaki çocuklarla ilgili Kur’an kursları geçen
hafta siyasi gündemde, bazı sivil toplum örgütlerinde ve çeşitli medya organlarında
tartışma konusu oldu.
Aslında bu tartışma, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okul öncesi eğitimi zorunlu eğitim
kapsamına alma projesi  çalışmaları sonrası meydana geldi.
Diyanet İşleri Başkanlığı ise kendilerine bağlı 4-6 yaş grubu Kur’an kurslarına devam
eden çocukların da bu zorunlu eğitimi yapmış sayılmaları konusunda bir talepte
bulundu.
Bunun üzerine adeta kızılca kıyamet koptu. Bu mevzu çeşitli çevrelerce, ortaçağ
karanlığına dönmek, Diyanet’in zorunlu eğitime el atması, bilimden uzaklaşmak,
toplumsal yaşamı dini kurallara göre belirleme arzusu, eğitimin temel ilkelerinin
çiğnendiği, çocukların gelişim evrelerini yok saymak ve gerici bir hamle olduğu
dile getirildi.
Pekâlâ, doğru mu söylenenler? Elbette hayır. Diyanet daha önce bu mevzu ile ilgili bir
açıklama yapmıştı. Açıklamasında; zaten şu anda 4-6 yaş grubu çocuklar Kur’an
kurslarımıza devam etmektedir. Bu kursları tercih eden ailelerin herhangi bir
mağduriyet yaşamaması için buraların da okul öncesi zorunlu eğitimden
sayılması ile ilgili bir talepti.  Yoksa Kur’an kurslarının zorunlu eğitim
kapsamına alınması söz konusu değil. Sadece bu kursları tercih eden velilerin
çocukları ile ilgili bir durum söz konusudur denilmişti. Açıklama yaklaşık olarak
böyleydi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Ali Erbaş, dün bir programda yaptığı konuşmada
şunları söyledi. “(…) Hz. Âdem Aleyhisselam’dan Hz. Muhammed Aleyhisselam’a
kadar gönderilen tüm peygamberlerin amacı iyilikleri yaymaktır. Bizler de
peygamber varisleri olarak çocuklar için, gençler için, tüm insanlar için yapmış
olduğu bu faaliyetleri onun varisleri olarak yerine getirmek zorundayız.
Peygamber efendimiz Mescid-i Nebevi’yi inşa ettiği zaman içinde bir suffe
yapmıştır, yani mektep. Burada da gördüğünüz gibi camii burada, suffe de
burada, mektep de burada. (…) Küçük yaşlarından itibaren çocuklar Kur’an-ı
Kerim’in bütün insanlığa emrettiği iyiliklerle donatılmalıdır. Bir inanç ve iman
eğitimi var. Küçük yaşlarda bunların yerleşmesi lazım. İnsana bu yaşlarda
öğretilmesi lazım. Küçük yaşlarda öğretilmesi lazım ki güzel bir karakter yapısı
oluşması lazım. Çünkü bu çocuklar anne ve babalarının bizlere emanetidir.
Onların her birinin başında onlara annelik yapan hoca hanımlar var. (…) Anne
şefkati ile çocuklarımıza bu kurslarda yardımcı oluyorlar ve destek oluyorlar.
Ben emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, bu kurslarda güzel ahlak, değerler eğitimi
verilmekte, abdest, namaz, Kur’an ve iyi bir insan olma öğretilmektedir. Allah aşkına
bunun neresi sakıncalı? 36 yıllık bir eğitimci olarak burada yanlış bir taraf
göremiyorum.
Ortaçağ karanlığına dönmek diyorlar. Bizim tarihimiz de ortaçağ yok ki, ona dönelim.
Bizim mazimiz muhteşem. Cemil Meriç’in tabiriyle; muhteşem bir maziye
kanatlanmak; gericilik değildir. Bizim tarihimiz de karanlık yok. Skolastik düşünce
yok. Bu batının jargonu. Ortaçağ, batıya ait bir kavram. Bugün batıda okul öncesi
eğitim yükünün önemli bir kısmı kiliseler tarafından karşılanmaktadır. Ama Avrupa’da
bu ortaçağ karanlığına dönmek olarak görülmüyor. Avrupa’da bu durumu kimse
eğitimin temel ilkelerine ve bilime aykırı olarak değerlendirmiyor. Biz de din
karşıtlarının ve ateistlerin problemi aslında dinle ilgili değil. Bunların problemi İslam’la.
Hiç birisinden Hristiyanlık aleyhine, Yahudilik aleyhine veya diğer başka dinler
aleyhine bir açıklama duydunuz mu? Bunlar din değil, İslam karşıtı.
Pekâlâ, çocuklarda dini eğitim ne zaman başlamalı? Aslında yalnızca dini eğitim
değil, eğitim ana rahminde başlar. İsterseniz bunu Şeyh Vefa Hazretleri’nin hikâyesi
ile değerlendirelim.
Şeyh Ebu’l Vefa Hazretlerinin oğlu, kötü bir alışkanlık edinmişti. Çivili bir sopa ile
evlere su taşıyan sakaların su tulumlarını deliyordu. Sakalar, “Bir din büyüğünün
oğludur.” diye bir müddet ses çıkarmadılar; fakat çocuk bu kötü huyundan
vazgeçmeyince Ebu’l Vefa’ya çocuğunu şikâyet ettiler. Şeyh, olanları duyunca
hayretler içinde kaldı. Nasıl olur da bin bir özenle yetiştirilen, haram lokmadan uzak
tutulan bir çocuk böyle bir edepsizliği yapardı?
Ebu’l Vefa, sakalara “Mesele anlaşılmıştır. Gereken yapılacak, sizin de zararınız
ödenecektir.” dedi. Ebu’l Vefa, hatayı aramaya önce kendinden başladı. “Acaba
nerede hata yaptım. Ben bu çocuğa yanlışlıkla haram bir lokma yedirdim mi?” diye
düşündü. Kendinde bir şey bulamayınca hanımına sordu. “Sen bu çocuğa
hamileyken veya süt verirken haram bir şey yedin mi, yanlış bir şey yaptın mı? İyi
düşün” dedi. Hanımı düşündü, taşındı; nihayet bir olay hatırladı.
Çocuğa hamileyken komşunun evinde bir tabaktaki portakalları görünce canı çekmiş;
ama istemeye de utanmıştı. Ev sahibi odadan çıkınca yakasındaki iğneyi portakallara
batırıp batırıp suyunu emerek içmişti. Hanımı bunu anlatınca Şeyh Ebu’l Vefa, “Aman
hatun, hemen o komşuya  git, olanı biteni anlat ve ondan helallik dile!” dedi. Kendi de
sakaları çağırarak hepsinin parasını ödeyip haklarını helal etmelerini istedi. Çocuğa
da yaptığının yanlış bir şey olduğunu anlattı. Nihayet çocuk, bir daha çivili sopa ile su
tulumlarını delmedi.
Yine çalıştığım bir Ortaokulda çok başarılı ve terbiyeli iki kardeş vardı. Bir gün
babalarına imrenerek, sayın velim sen bu çocukları yetiştirmek için ne yapıyorsun diye sordum.

Aslında hiçbir şey yapmıyorum. Sadece çocuklarımın midelerine
bilerek haram lokma girdirmiyorum. Dedi; Ben de, daha ne yapacaktın, bu
zamanda yapılması en zor olan işlerden birini yapıyorsun, dedim.
Yine Bediüzzaman Hazretleri Emirdağ Lahikası isimli eserinde bu mevzu ile ilgili
şöyle der. ; (…) Çünki bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî
alamazsa, sonra pek zor ve müşkil bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını
ruhuna alabilir. Âdeta gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek
derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhâssa peder ve vâlidesini dindar
görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik
verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve vâlidesine hürmet yerinde istiskal
edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi bela olur. Âhirette de onlara
şefaatçi değil, belki davacı olur. Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile
kurtarmadınız?
İşte bu hakikata binaen en bahtiyar çocuklar onlardır ki; (iman ve islam)
dairesine girip dünyada peder ve vâlidesine hürmet ve hizmet ve hasenatı ile
onların defter-i a’maline vefatlarından sonra(da) hasenatı yazdırırlar.
Çocukların kişilik gelişimi, karakter oluşumu, vicdani ve bazı ahlaki değerlerin önemli
bir bölümü 0-6 yaş arasında oluşmaktadır. Bilişsel, duyusal, psiko-sosyal gelişimin
temelleri bu evrede atılmaktadır. Plaget’ten Erikson’a, hatta Freud’a kadar birçok
psikiyatrist, pedagog ve eğitim bilimci bu konuda aynı görüştedir.
Diyanetin 4-6 yaş Kur’an kurslarına karşı çıkanlar bunu bilime, akla ve eğitimin temel
ilkelerine aykırı bulduklarını söylüyorlar ya. Acaba ne kadar doğru? Bu konuda Talim
Dergisinde yayımlanmış, Dr.Mehmet NAS tarafından yapılmış akademik bir araştırma
makalesine bakalım.
“Çocuğun doğuştan getirdiği bir varlığa inanma yeteneğinin şekillenmeye
başlanmasını Erikson’un psiko-sosyal gelişim kuramının ilk dönemi olan “Temel
güvene karşı güvensizlik (0-1 yaş)” evresine kadar götürebiliriz (Selçuk, 1991;
Yavuzer,1987). Çocukta şekillenmeye başlayan din duygusunun ortaya çıkarak
kendini hissettir-mesi 3-5 yaşlarına tekabül eder. Çocuk sosyalleşme ile birlikte
çevresinde konuşulan dili anlamaya başlar, davranışları gözlemler, olaylara doğrudan
ya da dolaylı şekilde müdahil olur (Aydın, Akbağ, Tuzcuoğlu, Yaycı ve Ağır, 2014;
Nacar, 2008).
İlk çocukluk dönemi, çocukların bir bilim adamı gibi çevrelerini anlamlandırmaya
çalıştıkları,soru sormayı bir yaşam biçimi olarak kabul ettikleri zaman dilimine tekabül
eder. Bu dönemde çocuklar, çevrelerinde gördükleri, duydukları hatta göremedikleri
varlık veolaylar hakkında büyüklerine sorular yöneltir (Bilgin, 1991; Erden ve Akman,
2015,Selçuk, 1991). Çocuklardan dinî ve ahlaki değerlere yönelik olarak da
gelebilecek bu soruların içtenlikle ve sabırla cevaplanması gerekir (Öcal, 1990).

Din ve eğitim, insanın yaşamı boyunca bir şekilde muhatap olduğu kavramlardır.
Bilgin’e göre “Din, insanın kayıtsız şartsız var olan mutlak varlığa yönelişi ve onun
tarafından kuşatılışıdır” (Bilgin, 2007) Eğitim ise insanda doğuştan var olan
yeteneklerin ortaya çıkarılarak istenilen yönde geliştirilmesidir (Bilgin, 1991). Tanımlar
dikkatle okunduğunda din ve eğitimin temel hedefinin insanın doğuştan getirdiği gizil
güçlerini ortaya çıkarıp gelişmesini sağlamak ve bu sayede erdemli kişiler yetiştirip
erdemli topluluklar meydana getirmek olduğu anlaşılmaktadır. Bir diğer deyişle din
eğitimin amaçları büyük ölçüde birleşmektedir (Dodurgalı, 1998).
Ülkemizde formel din eğitimi, çocuğun 10-11 yaşında olduğu örgün eğitimin ilkokul
4.Sınıf basamağında başlatılırken Batı ülkelerinde çocuğun 3 yaşında olduğu
anaokulu eğitimi kapsamında başlatılmaktadır. Örneğin; İngiltere, Avusturya,
Yunanistan, Almanya, Norveç, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Kıbrıs, Malta ve
Slovakya’da din eğitimi örgün eğitimde ilkokul 1. sınıf basamağından itibaren zorunlu
olarak, anaokulu basamağında 3 yaşından itibaren de ailelerin isteği doğrultusunda
verilmektedir.
İspanya, Macaristan, Portekiz, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Letonya gibi ülkelerde
ise din eğitimi isteğe bağlıdır. Ancak aileler çocuklarına anaokulundan itibaren din
eğitimi aldırabilmektedir (Bahçekapılı, 2012).
Avrupa’da erken dönemden itibaren din eğitiminin veriliyor olması, din eğitiminin
metodik alt yapısının oldukça iyi bir seviyeye erişmesini sağlamıştır. Bu süreç erken
çocukluk dönemine ait pek çok felsefi ve pedagojik bilimsel çalışmanın
gerçekleştirilmesini de beraberinde getirmiştir. Ülkemizde ise din eğitiminin ilkokul 4.
Sınıftan itibaren başlaması nedeniyle erken dönem din eğitimi ihmal edilmiş, bu
alanda metodolojik çalışmalar özellikle bu dönemin pedagojik gereklilikleri ve eğitim
programları konusunda yeterli saha çalışmaları yapılmamıştır.“
Bu bilimsel araştırmada da görüldüğü gibi din eğitimi çocuklara çok erken yaşlarda
verilmeye başlanmalıdır. Çünkü fıtrata uygun olan budur. ”Her çocuk İslam fıtratı
üzere doğar” Anne rahminden itibaren maneviyat ve ahlakla yetiştirmediğimiz
çocuklarımız, hem bizim için hem milletimiz için çöküşün başlangıcı demektir. Bu
onların seviyesine uygun, bilimsel metotlarla, anlayacakları bir üslupla ve formasyon
sahibi kimseler tarafından yapılmalıdır.
Ey mu’teriz! Sen çocuğunu göndermeye bilirsin, ama bu Müslüman milletin
çocuklarına karışma.

Önceki Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan Memur Maaşı Artış Oranını %30,5 Olarak Açıkladı

Sonraki Haber

Pursaklar’da Yılın İlk Meclis Toplantısı

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU

Eğitimci / Yazar

Sonraki Haber

Pursaklar'da Yılın İlk Meclis Toplantısı

Çok Okunanlar 12

  1. Mehmet Akif Doğan says:
    4 sene önce

    Allah Tüm anne ve babalara evlatlarına helal rızık temin etme gayreti versin.
    Helal Rızık güzel ahlaka sebebtir. Güzel ahlâk, cennete sebebtir

    Cevapla
  2. Züleyha başcı says:
    4 sene önce

    Yazarmizı neden sonuç ilişkileri ve verdiği misallerle konuyu gayet açık ve net bir üslupla kaleme almıştır….kelminize kuvvet .

    Cevapla
  3. Eyup Kurt says:
    4 sene önce

    Allah razı olsun üstadım. Günümüz insanının bir takım dünyevi meşguliyet veya ihmal sonucu kendi haline bırakılan ve daha sonraki süreçte ailenin ve topumumuzun huzurunu bozan fertler haline geldiğini müşahede ediyoruz. Vurgu yaptığınız helal lokma çok önemli. Çünkü helal lokma helal işlere, haram lokma haram işlere vesiledir. Allah helalle yetinmeyi ve helal dairesinde kalmamızı nasip etsin inşaallah.

    Cevapla
  4. Emşbe says:
    4 sene önce

    Ellerinize saglık hocam Allahını seven bilen evlatlar yetiştirmek nasıp etsin. ALLAH

    Cevapla
  5. Nuri TIRAŞ says:
    4 sene önce

    Harika bir yazi Maşallah

    Cevapla
  6. Ahmet Yılmaz says:
    4 sene önce

    Devamı bekliyorum çok güzel bir inceleme ve tespit olmuş elinize sağlık

    Cevapla
  7. KÜBRA YILDIRIM says:
    4 sene önce

    Kıymetli Hocam çok istifadeli bir yazıydı, yeni yazılarınızı heyecanla bekliyoruz 😊

    Cevapla
  8. Mine YILDIRIM says:
    4 sene önce

    Bir anne olarak istifade ettim, dilinize sağlık😌

    Cevapla
  9. Adem yıldırım says:
    4 sene önce

    Yüreğinize sağlık hocam.

    Cevapla
  10. Feyza bayazıt says:
    4 sene önce

    Kıymetli hocam kaleminize kuvvet yureğinize sağlık…Allah (c.c) önce bizleri kulluk idrakının şuuruna varmayı nasip etsin sonra emanet edilen evlatlarımızıda en guzel şekilde yetiltşrmeyi nasip etsin

    Cevapla
  11. Umut says:
    4 sene önce

    Boşuna Ağaç yaşken eğilir. dememişler. Allah razı olsun hocam. Çok güzel ve anlamlı bir yazı olmuş. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.

    Cevapla
  12. Ali KAPLAN says:
    4 sene önce

    Meseleye bakış, tarafsız ve doğru açıdan, amaçları çocukarın eğitimi veya dini eğitim değil. İslamiyet olursa sorun var bunlar için. Çocukların islam üzere yetişmesi bunları korkutuyorsa. Doğru olanı çocuklarımızı dahada daha da küçükken islam üzre yetiştirmemiz gerek ki, bu islam düşmanlarının çocukarımızın kalbine ve zihinlerine saldırı imkanı olmasın. Kaleyi sağlam tutmak gerek. Saldırı planlı ve sinsi.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin

  • 381 Takipçi
REKLAM
  • Tarihte Bugün
  • Çok Okunanlar
  • Yazarlar

Tarihte Bugün; 14 Temmuz 1959- Kerkük’te Üç Gün Üç Gece Sürecek Türkmen Katliamı Başladı

14 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 13 Temmuz 1107- Anadolu Selçuklu Devleti’nin 2. Sultanı I. Kılıç Arslan Vefat Etti

13 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 12 Temmuz 1521- Türk Ordusu Zemun’a Girdi

12 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 11 Temmuz 1995- Bosna Soykırımı: Srebrenitza Katliamı

11 Temmuz 2025

ÖĞRETMENİM BENİ FARK ET!…

29 Temmuz 2022

ANNELER CARİYE OLUNCA!…

1 Haziran 2022

HOŞGELDİN ASYA

25 Mart 2023

AYDINLIK YARINLARA

11 Mart 2022
Ahmet Tek

Ahmet Tek (131)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (92)

Dr. Adnan Küçük

Dr. Adnan Küçük (72)

Necati İLMEN

Necati İLMEN (62)

Dr. İdris Tüzün

Dr. İdris Tüzün (48)

Sinan Tekin

Sinan Tekin (47)

Ali Murat Duman

Ali Murat Duman (41)

Bayram Baş

Bayram Baş (35)

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU

Ekrem YILDIRIM ESEVELİOĞLU (29)

Doç. Dr. Şemseddin Kırış

Doç. Dr. Şemseddin Kırış (25)

Prof. Dr. Emre Güler

Prof. Dr. Emre Güler (22)

Dr. İsmail Tekpınar

Dr. İsmail Tekpınar (16)

Fatıma Zehra

Fatıma Zehra (14)

Esra Çakan Kandemir

Esra Çakan Kandemir (8)

İbrahim Eksilmez

İbrahim Eksilmez (2)

Son Haberler

Tarihte Bugün; 14 Temmuz 1959- Kerkük’te Üç Gün Üç Gece Sürecek Türkmen Katliamı Başladı

14 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 13 Temmuz 1107- Anadolu Selçuklu Devleti’nin 2. Sultanı I. Kılıç Arslan Vefat Etti

13 Temmuz 2025

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “47 Yıllık Terör Belası Sona Erme Sürecine Girdi”

12 Temmuz 2025

Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı Burdur’da: MHP Teşkilatından Birlik Mesajı

12 Temmuz 2025
Hür Havadis

Kaliteli, doğru, güvenilir haberi sesi olmaya çalışıyoruz.

Bizi Takip Edin

Kategoriler

  • Belediyecilik
  • Dünya
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Genel
  • Haftanın Şiiri
  • Kültür ve Sanat
  • Önemli Şahsiyetler
  • Oyun
  • Politika
  • Sağlık
  • Sanat ve Kültür
  • Siyaset
  • Son Dakika
  • Spor
  • STK Faaliyetleri
  • Tarihte Bugün
  • Tasavvuf
  • Teknoloji
  • Terör İle Mücadele
  • Türkiye

Son Haberler

Tarihte Bugün; 14 Temmuz 1959- Kerkük’te Üç Gün Üç Gece Sürecek Türkmen Katliamı Başladı

14 Temmuz 2025

Tarihte Bugün; 13 Temmuz 1107- Anadolu Selçuklu Devleti’nin 2. Sultanı I. Kılıç Arslan Vefat Etti

13 Temmuz 2025

© 2021 Hür Havadis

Bulunamadı
Tüm Sonuçlar
  • Türkiye
  • Dünya
  • Politika
  • Kültür ve Sanat
  • Spor
  • Ekonomi
  • Yazarlar
  • Giriş

© 2021 Hür Havadis

Hoşgeldiniz

Lütfen bilgileriniz ile giriş yapınız

Şifremi unuttum? Kayıt Ol

Yeni hesap oluşturun!

Kayıt olmak için formu doldurunuz

Tüm alanları doldurun. Giriş yap

Şifre hatırlatma

Şifre değiştirmek için kullanıcı adınızı veya emailinizi girin!

Giriş yap