Van’ın Erciş ilçesine bağlı Karakoyunlu köyü olan Ergans’ da dünyaya gelen ve 17.yuzyılda yaşamış olan Halk aşığı/ Şairi olan Erciş’li Emrah yurt sevgisi, aşk, doğa ve özlem konularına dair şiirleri yanı sıra “Emrah ile Selvihan” öyküsüyle ün salar. Bu öykü zamanla Azerbaycan, Türkmenistan ve Ermenistan’da farklı isimlerle kullanılır.
Hikayemiz sizlerle…
Emrah’ın babası Aşık Ahmet, daha Emrah küçükken, Ahlat’tan Erciş’e gelip yerleşmiş, oranın Beylerinden Miroğlu Mahmut Bey’in hizmetine girmiştir. Emrah büyüyüp delikanlı olunca aşk bâdesini içmiş, Mahmut Bey’in kızı Selvi Han’a âşık olmuştur.
Bu sıralarda Mahmut Bey’in evinde bulunan Bitlis Beyleri’nin ısrarıyla, aralarındaki nispetsizliğe bakmadan Mahmut Bey kızını Emrah’a vermeye razı olur. Düğün hazırlığı yapmağa başlarlar.
Ötede, İran hükümdarı Şah Abbas Van’ı muhasara etmiştir; bu muhasara yedi yıl sürmüştür. Şehri alamayacağını kestiren Şah ordularını çeker; fakat askere bütün gençleri esir edip götürmelerini de emreder. O sırada Erciş’ten geçerken iki asker Selvi Han’ı da alıp Şah’a armağan götürürler. Şah bu işe kızarsa da, ne yapsın, olan olmuştur. Selvi Han’ın güzelliğine hayran olur. Onu kendine eş yapmak ister. Selvi korkudan, kestirme reddedemez; yedi sene mühlet ister.
Erciş’te Emrah, Selvi Han’ın Şah askeri tarafından götürüldüğünü öğrenir. Isfahan’a doğru yola çıkar. Emrah Sahat Çukuruna uğrar; Bu memleketin Hanı Yağıp Han da Şah’la beraber gitmiştir; Yağıp Han’ın anası Emrah’ı çok sever, oğlundan Emrah’tan yardımlarını esirgememesini isteyen bir mektup yazıp Emrah’a verir.
Emrah Isfahan’a vardığı gün Şah ile Selvi Han’ın düğünlerinin kırkıncı günüdür. Yağıp Han Emrah’ı düğün evine götürür. Şah Emrah’ın dilinden iki sevgilinin maceralarını dinler, ve Selvi Han’dan vazgeçer. Fakat bu işe maiyetindeki Hanlar razı değildirler. Kendilerinin başına da böyle bir hal gelmesi ihtimalini düşünerek, Şah’ın kötü bir örnek vermesini istemezler. Emrah’ı bir sıra ağır imtihanlardan geçirirler. Hepsinden galip çıkan Emrah, nihayet «Hakk’ın keremiyle» kendisine sunulan ağuyu da, tüyüne zarar gelmeden içmek suretiyle, Şah’ı tamamen kendi tarafına kazanır. Şah, Hanları öldürtür. Selvi’yi Emrah’a teslim eder.
Fakat iki sevgilinin çilesi bitmemiştir: Erciş’te Selvi’nin kardeşleri bir âşık parçasına bacılarını vermek istemezler. Bir gün kızı kaçırırlar.
Emrah bu sefer babasıyla beraber, yedi sene daha Selvi Han’ın peşinden diyar diyar dolaşır. Bitlis’e, Van’a, Revan’a gider. Bir yerde Selvi’yi bulamaz. Bir gün türkü ile yardımını istediği turnalardan biri Emrah’ın önüne düşer, kılavuzluk eder; baba ile oğlu Hüreyman şehri denilen bir şehre götürür. Selvi’yi kardeşleri bu şehrin Hanı Emir Kul Han’ın yanına getirmişlerdir; Han da onu oğlu Mirza Bey’e verecektir. Selvi burada da yedi sene mühlet istemiştir.
Bu mühletin bittiği günlerde Emrah yetişir, Selvi’sini bulur. Fakat Emir Kul Han’ın adamları onu tutarlar, zindana atarlar.
Aşık Ahmet Isfahan’a -Hızır’ın yardımıyla bir günde- gidip Şah’tan imdat ister. Emrah’ın boynu vurulacağı saatte Şah’ın adamları erişirler, iki taraf cenk ederler. Emir Kul Han ve maiyeti mağlup olur. Şah iki sevgiliyi ikinci defa birbirine kavuşturur. Düğünlerini yaptırır, muratlarına erdirir.
Emrah Sahat Çukuru’na vardığı gün halk şehri boşaltmış, şehir dışında bir düzlüğe toplaşmış. Yağıp Han’ın, Şah Abbas’ın esirliğinden kurtulması için duaya hazırlanmaktadır. Kuzuları koyunlardan ayırmışlar, duayı, Tanrı katında kabul olması için, onların meleşerek birebirine katışması zamanına rastlatmışlardır. Emrah, kendi dileği de kabul olur ümidiyle dua yerine gider. Orada bu türküyü söyler:
BİR YİĞİT GURBETE GİTSE
Bir yiğit gurbete varsa
Gör başına neler gelir
Sılası hatıra düşse
Yaş gözüne dolar gelir
Bağrıma basayım taşlar
Didemden akıttım yaşlar
Yuvasın terk eden kuşlar
Yuvam der de döner gelir
Emrah eder Selvi boyun
Huri melek midir soyun
Sürüden ayrılan koyun
Kuzum der de meler gelir
SEVGİLERİMLE…